English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ M ] / Mé

traduction Portugais

1,413,864 traduction parallèle
Meksika'daki yüksek kaliteli tıbbi ürünlerle ilgili sorular sordu, hiç duymadığım şeylerdi. Ne tarz?
Ela ligou-me e queria saber sobre fármacos de alta qualidade no México algo que eu nunca ouvi falar.
Tamam, doktor beyin sarsıntısının geçtiğinden emin olmak için şu soruları sormamı istedi.
O médico disse-me para fazer estas perguntas para ter a certeza que estás a recuperar.
Üzgünüm, kendimi tanıtmalıydım.
Desculpe, eu devia ter-me apresentado.
- Hatırladım.
Sim, lembro-me.
Beni dinlemiyorsun bile!
Não estás a ouvir-me!
- Çıkarın beni.
- Tira-me daqui.
Çıkarın beni!
Tira-me daqui!
- Lütfen iyi haber ver.
- Diz-me que tens boas notícias.
Bana borçlu.
Deve-me uma.
Bana birkaç saat verin.
Dêem-me algumas horas.
Görüşmeyi kabul ettiğiniz için teşekkürler.
Obrigada por me receber, Director.
- Artık tükendim Emily, mahvoluyorum ve bu yıl çok fazla duygusal iniş çıkış yaşadım.
Emily, estou exausta, e está a destruir-me, e este ano tem sido uma montanha-russa de emoção.
Yanlış anlamayın ama tüm bunlar ikinci derece kanıt.
Não me entendam mal, mas é tudo circunstancial.
Aklıma gelen tüm iyilikleri kullandım.
Cobrei todos os favores que me lembro e um pouco mais.
Michigan'a mı naklediliyorum?
O quê? Estás a transferir-me? Para Michigan?
İyi doktor annesini istiyorsa bana gelsin.
Agora, se o bom doutor quiser a mamã de volta, mandem-no vir ver-me.
Beni nerede bulacağını biliyor.
Ele sabe onde me encontrar.
Sonuçta beni içeri atan o.
Afinal de contas, ele colocou-me aqui.
Bana yalan söyledin.
Mentiste-me.
- Gitsem iyi olur.
- É melhor ir-me embora.
Yardım eder misin?
Dás-me uma ajuda?
Bir işim çıktı da.
Atrasei-me aqui.
Yüzlerindeki tebessüm, bana senin torunlarını hatırlattı.
Os sorrisos deles fizeram-me lembrar os teus netos.
Babam bana o bıçağı verdiğinde "Sağ olun efendim." deyip elini sıkmıştım.
O meu pai deu-me essa faca. Eu disse "obrigado" e apertei-lhe a mão.
Kanepede tek başıma oturmak.
Sentar-me sozinho no sofá.
Gitsem idare eder misin?
Ficas bem se eu me for embora?
Sigaranın beni rahatlatacağını sanmıyorum.
Não creio que me vá fazer sentir melhor.
En son ne zaman görüştüğümüzü bile hatırlamıyorum.
Nem sequer me lembro da última vez que nos vimos.
Hatırladığım kadarıyla, Colt bir karpuzu alkole yatırmıştı ve Abby'nin midesi yıkanmıştı.
Se bem me lembro, o Colt meteu Everclear numa melancia e fomos buscar a Abby depois de fazer uma lavagem ao estômago.
Zaten panik içindeyim.
Estou a passar-me.
İyi ama bana bir orgazm borçlusun.
Está bem, mas ficas a dever-me um orgasmo.
Sen bana on tane borçlusun.
Tu deves-me dez.
Baba, beni pek iyi tanıdığını sanmıyorum.
Pai, não sei se me conheces lá muito bem.
Yüce Tanrım.
Valha-me Deus.
Şu boşanma olayını kafamda oturtmaya çalışıyorum.
Ainda estou a habituar-me a isto do divórcio.
Anlamama yardım et, bu bir ayıklık şeysi mi yoksa bayan şeysi mi?
Ajuda-me, isso é coisa de sóbria ou coisa de mulher?
Aslında kızlarla restoranda buluşup... -... toplantıya gidecektim.
Eu ia encontrar-me com as minhas amigas no Bistro e ir à reunião.
Neden beni aramadılar?
Por que não me ligaram?
Neden ben aranmadım?
Por que não me ligaram?
Hastanenin beni aramamış olması çok garip.
Só é estranho o hospital não me ter ligado.
Hayır, Wendy, bilmiyordum, çünkü kimse beni aramadı!
Não, Wendy. Não sabia porque ninguém me ligou!
Bir işin olduğunu hep unutuyorum.
Esqueço-me sempre que tens um emprego.
Sodamı alabilir miyim?
- Podes dar-me o meu sumo?
Başım ağrıyor, midem bulanıyor ve pek bir şey hatırlamıyorum.
Estou com dor de cabeça, náuseas e não me lembro de muita coisa.
Yeniden 20 yaşında gibiyim.
Sinto-me como se tivesse 20 anos outra vez.
Koca kafanın onun karnını dürttüğünü hatırlamıyorum.
Não me lembro de te ver a sair da barriga dela.
Tekrar içmeye başladığında değiştirdim ve tekrar değiştirmeye fırsat olmadı sanırım.
Mudei quando tiveste a recaída, e acho que esqueci-me de mudar outra vez.
Benden gelmemi istedi ki bu harika, çünkü bu bana annelik sınıfımda öğrendiklerimi kullanma şansı veriyor.
Pediu-me para ficar aqui, o que é óptimo, porque posso usar o que aprendi nas aulas de maternidade.
Evet. Biraz kestirdim ve sonra Danielle bana banyo yaptırdı.
Sim, fiz uma sesta, e depois a Danielle deu-me banho com uma esponja.
Endişelendiğim şey görmen değil, parlatma yapman.
Não me preocupo que veja, mas sim se mexer lá.
Ve şimdi daha iyi olduğumu fark ettim.
E agora percebo que me sinto melhor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]