Nın bedeni traduction Portugais
410 traduction parallèle
Onun, inkar ettiğin İsa'nın bedeni olduğunu bilmiyor musun?
Dás-te conta que é o Corpo de Cristo que rejeitas?
Yüce İsa'nın bedeni,
"Herética, Relapsa, Apóstata, Idólatra"
Çok ufak düzeltmeler gerekebilir, ama bayanın bedeni.
Sim. Pode precisar dumas pequenas alterações, mas é o tamanho da senhora.
Bu başkasının bedeni, kendimi ansızın içinde buldum.
Este é o corpo de outra pessoa, onde me encontrei, de repente.
Sonra kurbanın bedeni yavaş yavaş gerdirilir ve kırılma noktası aşılır.
O corpo é gradualmente esticado para e além do ponto de rutura.
Anılan devirden beri onlar dağlara baksa da her nerde olursa olsun, açlığın en kötüsünü umutsuzluk ve karanlıkta kaybolmayı bilen insanın bedeni burda, bu mahkeme salonunda zindana, ateşe ve kılıca rağmen hâlâ yaşıyor.
E olharam acima das montanhas. Desde os tempos de outrora ali onde os homens conheciam a angústia da avidez e perdidos na obscuridade e na desesperança nesta sala, onde vive o pesar do calabouço, do fogo e da espada...
İsa'nın bedeni ekmeğin içinde değil.
O Corpo de Cristo não está fechado num pão.
Ben hep, İsa'nın bedeni ekmeğin içindedir derim ;.. ... tıpkı tavşanın şu ezmenin içinde oluşu gibi.
Eu digo sempre que o corpo de Cristo, está contido na hóstia, como a lebre neste paté.
"İsa'nın bedeni sana sonsuz hayatı sunsun."
Que o corpo do Senhor me conceda a vida eterna.
KARINCA Karıncanın bedeni 3 bölüme ayrılır.
O corpo da formiga é dividido em três secções.
İnsanın bedeni Tıpkı yalnızlık gibi.
Só um corpo o homem pode ter.
İsa'nın bedeni.
O corpo de Cristo...
Sizde zayıf bir kadının bedeni, ama bir caninin dehası var.
Sra. Scratchit, tem o corpo de uma mulher frágil, mas a mente de um génio criminoso.
# İsa'nın bedeni
# Corpo de Cristo!
Fakat bunu bilemeyiz. Çünkü kurbanın bedeni asla bulunamadı.
Mas nunca o chegaremos a saber porque o corpo da vítima nunca chegou a ser descoberto.
- İsa'nın bedeni.
- O corpo de Cristo. - Ámen.
Ölü bedeni orada uzanmış yatıyordu, yarım milyon doların yanında.
Ali morto e com o meio milhãon de pratas a seu lado.
Cesedin durumuna bakılırsa, kızın bedeni birkaç gündür nehirde yüzüyormuş. Üzerinde sadece kürk mantosu vardı.
O cadáver ficou vários dias no rio, vestido unicamente com o casaco de peles.
Asla evlenmemeliydik. Henri'nin zavallı bedeni hatamızın en büyük kanıtı.
O pobre corpo deformado de Henri é a prova do nosso erro.
Mısır'ın kanunlarına göre, Firavun'u toprağa verdiğinizde bedeni mezarın içine yerleştirildiğinde, onun olan her şeyi miras olarak devralacaksınız.
De acordo com as leis do Egipto, quando sepultar o Faraó. Quando seu corpo estiver dentro de sua tumba, herdará tudo que é seu.
O zamandan beri kaç bedeni muayeneye tâbi kaldınız?
Quantos exames físicos fez desde então?
Bütün ruhu ve bedeni âşık olduğu adamla doluyken hiçbir kadın böyle yaşamayı istemez.
Uma mulher só quer viver de corpo e alma com o seu homem.
Kraliyet mumyası, Prenses Ananka'nın fani bedeni.
A múmia real, restos mortais da princesa Ananka.
Dürüst bir vatandaşın delik deşik bedeni mi?
O corpo cravejado de balas de um cidadão honesto?
Bedeni öldürebilen, ama canı öldüremeyenlerden korkmayın.
Não temais aqueles que matam o corpo. Não podem matar a alma.
- "Kızın titreyen bedeni erkeğin altında ürpererek..."
- "O corpo dela a tremer... " sob o seu... "
Madam Shagal, daha önce anlatmıştım Bay Shagal'ın bedeni yok edildi, ama bunu saplayarak ruhunu kurtarabilirsiniz.
Madame Shagal, já lhe expliquei O corpo de Mr. Shagal está destruido, mas ainda podemos salvar a sua alma ao enfiar a estaca.
Profesör Jansen ve Kaptan Lecau yönetimindeki keşif ekibi Grönland'ın kuzeyindeki en uç bölümünde, buzun içinde, çok iyi korunmuş bir erkek bedeni buldular.
A expedição franco-dinamarquesa dirigida pelo professor Janssen e pelo comandante Lecaut descobre no extremo norte da Groenlândia o corpo de um homem em perfeito estado de conservação.
Hatta üstünde bir parça kumaş olan bir kadın bedeni.
Ou mesmo uma adaga com alguma roupa em cima.
Evet, ama ruhların bedeni olmaz.
Sim, mas os espíritos não têm corpos.
Hahamın ya da rahibin... bedeni ele geçirmiş ruhu kovmak için uyguladığı özel bir merasimdir.
É um ritual estilizado, no qual o rabi ou o padre tentam fazer sair o espírito invasor.
Ancak kadınların bedeni hayatta kalmayı sağlayan... bir salgı üretti... ve kadın beynine erkeklerin zihnine hükmetmeyi sağlayan... bir özellik kazandırdı.
Mas as mulheres desenvolveram uma secreçao glandular... que as permitiu sobreviver... e a manipular certas áreas do cérebro masculino... influenciando suas emoçoes.
- Teşekkür ederim. - Şapkanızın bedeni nedir?
Qual é o seu número?
"Onu halinden memnun, aşağılanmış, bedelini ödemiş ve dalga geçer bir vaziyette bedeni çürüdüğünde katı ve iyi olan, kendi ekipmanın yanında gördük."
Vemo-lo quase com alegria Humilhado Pagou o preço elevado E parecia agora gozado Pelo próprio equipamento Forte e bom,
Öyle bir zehirdi ki bu, kana karıştığı an Cıva gibi bir anda bedeni dolaşır, doğal geçitlerinden, sokaklarından geçer ve sanki süte ekşi katmışsın gibi... Hemen etkisini gösterir. O akışkan, sağlıklı kanı kaskatı keser.
Tinha na mão um frasco com um sumo estranho... e, nas minhas orelhas, ele despejou um líquido... cujo efeito não é a tal ponto o pior inimigo do homem... e, no entanto, como se diz, se precipita... pelos meios naturais do corpo... com firmeza e rigor, congela-se e apodrece... como gotas lançadas ao leite... o sangue fluído, puro e santo.
Sarek. Skon'un çocuğu Solkar'ın çocuğu oğlunun bedeni hâlâ nefes alıyor.
Sarek, filho de Skon, filho de Solkar,
Spock'ın bedeni hayatta.
O corpo de Spock vive...
Antik şeytanların ruhları bu zayıf bedeni sonsuz yaşam için Mumm-Ra'ya dönüştürün.
Espíritos antigos do mal Transformem esta forma decadente no Mumm-Ra, o sempre-vivo.
Antik şeytanların ruhları bu zayıf bedeni sonsuz yaşam için Mumm-Ra'ya dönüştürün.
Espíritos Antigos do Mal transforma esta forma decadente em Mumm-Ra, o sempre-vivo.
Antik şeytanların ruhları bu zayıf bedeni sonsuz yaşam için Mumm-Ra'ya dönüştürün.
Antigos espíritos do mal transformem esta forma Decadente no Mumm-Ra o sempre-vivo.
yakalamaya çalışıyorum... bazı yansımalar... bir kadın bedeni ve onu arzulayan adam arasında. Ah... akseden yansımalar!
Eu tento mudar certos ecos, reflexos... entre o corpo feminino e o desejo que desperta no homem.
Hayır, tek istediğim, parmaklarının uzunluğunda zilli domuz eti koymak ve o masadan sızdırırken, yarım tonluk bedeni kalkmayacak ve çenesini yükseltecek, ama tam o sırada ben geri çekeceğim ve o ağzının içine bile koyamayacak.
Não, só quero pôr uma caixa de biscoitos fora do alcance dos dedos gordos dela. E quando ela arrastar o corpo de quinhentos quilos para a mesa e levantar os seus três queixos para pôr um dos biscoitos na boca vou transformá-Ios em mim!
Evet Richard'ın bedeni yeniden defnedildi... ve onun üzerine, onun birliklerinin... akıttığı kanlardan daha çok pişmanlık gözyaşları aktı.
Fiz enterrarem de novo o corpo de Ricardo e sobre ele derramei... mais lágrimas contritas do que seu próprio sangue ele derramou!
Kadınların bedeni, bebek yapmaya hazırlanır.
O corpo da mulher está preparado para ter bebés.
Konağın bedeni ölüyor.
O corpo... hóspede morre.
Odan'ın bedeni aldığı yaralardan ötürü bir saat önce öldü.
O corpo hóspede morreu recentemente mais de uma hora.
Bedeni topraktan olmasına rağmen dünyadaki hayatın belirsizliğini biliyoruz
Toda a carne é como a relva E toda a sua beleza é como uma flor do campo.
Şu yeşil olanın büyük bedeni var mı?
Tem este verde em tamanho grande?
Sevgili dostlarım, Tanrı'nın çocukları,... kardeşlerim,... eğer bedeni kirletirseniz,... ruhu da kirletirsiniz!
HOSPITAL DE KENWOOD Irmãos e irmãs, se profanarem este corpo, então estão a chacinar a alma.
Kızımın bedeni çıplaktı bacakları genişçe ayrıktı.
O corpo da minha filha estava nu, as pernas abertas.
Dick Rivers'a yakalandığınızda sarmaş dolaşmışsınız. Üstelik zavallı Ogletree teyzenin cansız bedeni oracıkta, sedyede yatıyormuş.
Ouvi dizer que o Dick Rivers apanhou-vos a fazê-lo no mesmo quarto... onde a pobre Sra. Ogletree estava a descansar em paz.