Ofiş traduction Portugais
2,499 traduction parallèle
Evet, boş ofis para getirmiyor.
Consultório vazio não traz dinheiro. Não te preocupes.
Ofis işi olabilir mi?
Talvez trabalho de escritório?
Bir ofis arıyorum.
Procuro um escritório.
Şahit olduğumuz şey, ofis dedikodularına yeni kaynak bulmak için acınası bir teşebbüs.
O que presenciamos aqui foi... uma tentativa patética de cultivar uma bisbilhotice.
Dana Miller, Lawson'un metresi bir ofis aşkıymış meğer.
Dana Miller, amante do Lawson. Era um romance de escritório.
Yalnızca daha fazla para ve daha büyük bir ofis için doktor önlüğünü kenara attın diye mi?
Porque largaste a tua bata por mais dinheiro e um gabinete maior?
Dış ofis 2.0 operasyonu, birinci adım.
Fase um da operação gabinete exterior 2.0.
Bir kaç saat ofis dışında olacağım.
Vou estar fora durante algumas horas.
Sanırım bu ofis benimkinden daha büyük.
O escritório é maior que o meu.
"Değerli müvekkil, hafta boyunca ofis dışında olacağım."
"Estimado cliente, estarei ausente toda a semana."
Umudum şu an ofis dışında.
A minha esperança foi de férias.
Ofis falan kirala.
- Arrenda um escritório.
Ofis malzemeleri.
Alvos de papel.
Yeni ofis mobilyaları daha iyi bir konu.
Mobília nova. Comida.
Hastalarımdan birinin kullanamayacağı iki bileti varmış senin de ev ve ofis hapsinde olduğun da ortada.
Um meu paciente tem dois bilhetes que não pode usar e tu obviamente estás condicionado à tua casa e ao hospital.
Ofis değil.
Não um escritório.
- Geniş ofis mi, Birkhoff?
Espaço amplo, Birkhoff?
Ofis öğle arası için kapalı.
O escritório está fechado para almoço.
Güvenlik şefimiz bu mesajı onun ofis telefonundan yolladı.
O meu encarregado de segurança enviou-me esta mensagem do telefone do seu escritório há dois dias atrás.
Bu da büyük bir gelir hesabı ve manzaralı bir ofis anlamına geliyor.
Ficarás com uma conta recheada e um escritório de canto.
Ofis'de bir resim vardı.
Tinha uma foto no escritório dela.
Çifte ajan, çifte ofis işi demek.
Agente duplo tem o dobro da papelada.
Schmidt endişelenme hepimiz bu akşamki ofis partinde takılacağız.
- É? Não te preocupes, Schmidt. Hoje vamos à tua festa do escritório.
Neden bu akşamki ofis partisine gitmek zorundayız?
- Porque temos de ir a essa festa?
İçinde kiralık kasa olan ufak bir ofis.
É uma salinha com um cofre.
Sen ve işlettiğin ofis hakkında bilgi edinmek istedi.
E quer saber coisas sobre ti e sobre quem está à frente do teu escritório.
Ofis mağazanın arka tarafında.
O escritório é nas traseiras da loja.
Ofis garajda.
O escritório é na garagem.
Hayır, hayır. Sadece bir ofis binasını havaya uçurmuş.
Não, simplismente explodiu um edifício de escritórios.
Hala manzaralı bir ofis yerine mesai çıkışı 6. Avenue'yü tercih ediyorum.
Prefiro a 6th Avenue na hora de ponta a um gabinete com uma bela vista.
Saint Mary hastanesinden bir sokak sonra bir ofis binasının önündeki donmuş çimlerin üzerine bıraktım. Ve sonra seni görmeye geldim, Frank.
Conduzi um quarteirão depois do Saint Mary e deixei-o sobre a relva gelada na frente de um prédio de escritórios... e depois vim ver-te, Frank.
Belki de ofis işi o kadar da kötü değildi.
Talvez aquele trabalho de escritório não fosse assim tão mau. "
Ben bir kat almak ofis gitmek zorunda.
Eu tenho que ir ao escritório apanhar uma coisa.
Benim ofis arkadaşları.
Pessoas com quem trabalhava.
Böylece bazı kaliteli ofis elemanları, alt düzey yönetici dingiller Joan Cusack Deneyimi'mizin yaptıklarının ticari olmadığını mı söyleyecek?
Então um certo jovem executivo de escritório, um palerma de um executivo-júnior, vai dizer-vos que... Joan Cusack Experience, o nosso material, não é comercial?
Tim birleştiğimiz zaman arka ofis masraflarından yaklaşık % 50 tasarruf edebileceğimizi düşünüyor.
O Tim acha que após nos consolidarmos, podemos poupar cerca de 50 % nos nossos custos administrativos.
Efendim, Puja bayramı için ofis yarından itibaren kapalı olacak.
O gabinete está fechado no Puja, a partir de amanhã.
Ofis dışında. Teşekkürler.
Fora do local de trabalho.
Şu ilerde bir apartman dairesinde yaşıyormuş, bir ofis çalışanıymış.
Era um assalariado que morava aqui perto num apartamento.
Yasal bir iş. Ofis.
É um bom emprego.
SATILIK-Ofis / Daire - 830 Metre Kare Şehirde Kaçırılmaz Fırsat
VENDE-SE - Escritório / Sótão - 830 m2 Excelente Oportunidade na Baixa
Bazı ofis kuralları.
Algumas regras do escritório.
- Ofis işinden bahsediyorum.
Este serviço de escritório.
Utangaç romantik ofis aşıkları neredeyse işe yarıyordu değil mi?
Uma pena que casos no trabalho realmente funcionem.
Kendinize çalışmak isteyeceğiniz bir ofis yaratacaksınız.
Vão direitinhos ao escritório da segurança social.
Burada ofis açmış, yetenek arıyor.
Montou um escritório cá porque procura talento.
Ofis içerisinde olduğu zaman, satış komisyonu ödemene gerek yok sanırdım.
Pensei que não era preciso pagar taxa de referência se estivesse dentro do escritório.
- Ofis araçlarım.
- É para o meu escritório.
Ofis kabul ettiyse, tamam.
Ok, se o escritório o deixou claro.
Evet, burası şu anda içinde bulunduğumuz ofis.
Sim, este é o escritório em que estamos agora.
Ofis boy'sun lan sen!
És um burocrata!