Olabildiğinçe traduction Portugais
3,147 traduction parallèle
Olabildiğince bekledim ama nihayetinde sizi canlandırmam gerekiyordu.
Esperei o máximo de tempo possível, mas, depois, tive de o reanimar.
Olabildiğince hızlı İntikamcılar Malikanesi'ne gelin, Takımınızın size ihtiyacı var
Venham para a Mansão, depressa. A equipa está à espera.
Olabildiğince çabuk getirdim.
Trouxe-a assim que consegui.
Görevim, dünyadan her yerinden olabildiğince fazla kişiyle iletişime geçmek.
A minha missão é interagir com tantas pessoas quanto possível, de todo o mundo.
Olabildiğince çömelip öyle kalman lazım.
- Abaixa-te o máximo que podes. - Porquê?
Olabildiğince güneye.
O mais possível para sul.
Olabildiğince onu senden uzaklaştırmaya çalışacağım.
Vou distraí-lo o máximo que eu puder.
Bir cerrahın bir sorunu düzgün tedavi edebilmek için olabildiğince çok bilgi edinmesi gerekir.
Antes de tratar um problema apropriadamente, uma cirurgiã precisa do máximo de informações.
Bunu tek seferde iç, olabildiğince çabuk.
Bebe isto de uma vez, o mais depressa que puderes.
Roman'ın şu an olabildiğince çok arkadaşa ihtiyacı var.
O Roman precisa de todos os amigos que tem.
Powell ailesinden olabildiğince uzak durmaya çalış.
Fica longe dos Powell.
Bu olabildiğince berbat bir hal almaya başladı.
Não dá para ficar pior do que isso.
Travis'i öldürmek iyi bir çözüm olabilirdi ama ihtiyacımız olan onun ölmesi değil. Olabildiğince yolumuzdan çekilmesi ve Theseus'dan uzak kalmasına ihtiyacımız var.
Matar o Travis era uma boa solução, mas não precisamos dele morto, tanto quanto fora do caminho e longe do Thaseus.
Öyleyse kesinliğe olabildiğince yakın durduğuma mutluyum.
Estou feliz em chegar o mais próximo que consigo.
Bana olabildiğince yakın dur.
Fica o mais próximo de mim que puderes.
Olabildiğince sabit durman gerek.
Preciso que fiques totalmente quieta.
Ve bu pis olaydan olabildiğince hızlı kurtulmak istiyorum.
E quero encerrar este caso o mais rápido possível. - Imploro-lhe!
Bir anda karşı tarafa geçip, niyetinin olabildiğince Amerikalı'yı öldürmek olduğunu gösterip, sonra da ülkenin düşmanı değilmiş gibi davranılmayı bekleyemezsin.
Tu não podes mudar de equipa, declarar as tuas intenções de matar tantos americanos quanto seja possível e não esperar ser tratado como um inimigo do Estado.
Olabildiğince çabuk geldim.
Vim assim que pude.
Evet, bunu olabildiğince iyi karşıladı.
Sim, está a levar da melhor maneira que pode.
Sokağı olabildiğince hızlı şekilde trafiğe kapatın.
Fechem as ruas assim que possível.
Sivillerden olabildiğince uzaklaşmalıyız.
Temos de tirar todos os civis de perigo.
Olabildiğince çabuk olun.
O mais rápido que puderem.
PETN olabildiğince uçuçu bir maddedir.
O tetranitrato de pentaeritrina ( PETN ) é volátil que chegue.
Olmadı ama şansın olabildiğince bizim yanımızda olmasını isterim.
Bem, não, mas eu gostaria de... Ter as probabilidades a nossa favor o máximo possivel.
O zaman yapabileceğin en iyi şey onlardan olabildiğince uzaklaşmak. Bekle, affedersin.
Então, o melhor a fazer é afastar-me ao máximo deles.
Eşyalarımı olabildiğince çabuk şekilde toplayacağım. Sen de Deb'e dönmeme konusunda özgür kalırsın.
Vou levar as minhas coisas assim que puder para ficares livre para não voltares para a Deb.
Olabildiğince çabuk anlaşmaya bak.
Faz um acordo rapidamente.
Bu çocukları olabildiğince çabuk evlerine getirelim.
- Estamos todos de acordo?
Buradan git. Olabildiğince uzağa, kendine yeni bir hayat kur.
Sai daqui, vai o mais longe que puderes, começa uma nova vida.
Bize gereken Wilson için ilaç ve buradan olabildiğince uzağa gitmek.
Precisamos ir o mais longe e de drogas para o Wilson.
Güvende olmak için olabildiğince uzakta yap.
Fazer isso longe daqui, é mais seguro.
Bu konuyu bu hafta olabildiğince uzak tuttum ama şimdi Burgundy'li Charles ile arkadaş olduğumuzdan ve Fransa dışarıda kaldığından bekleyemez.
Mantive isto em sigilo o quanto pude esta semana, mas já que Charles de Burgundy voltou a ser nosso aliado, e França foi descartada, não posso esperar.
Ama bunu görmek için, dışarıdaki tüm havayı soluyup olabildiğince öksürmek gerekir.
Mas para se ver, tenho de expirar todo o ar para fora do meu corpo e depois tossir com muita força.
On tane şınav, olabildiğince hızlı.
Dez flexões, o mais rápido que puderem.
Düşes'in hatrına, onun Dük'ten olabildiğince uzakta oturduğuna emin olalım.
Vamos garantir que ela sente o mais longe possível do Duque. - Pelo bem da Duquesa.
Bu olay ne şekilde biterse bitsin, onu bundan olabildiğince uzak tutmamız lazım.
Independentemente de como correr, temos de o manter o mais longe disto quanto possível.
Olabildiğince çabuk tamir etmemi istemiştiniz. Evet.
Aquele que pediu para arranjar rapidamente.
Buradan olabildiğince uzaklaşmaya çalış. Amcanı ara. Git.
Vai o mais longe que conseguires, liga ao teu tio.
Ben sadece olabildiğince eğlenmek istedim.
Quis aproveitar enquanto podia.
Olabildiğince çok istihbarata ulaşacağız. Christopher için çalışmalara derhal başlayacağız.
Arranjaremos toda a informação que conseguirmos e começaremos as preparações para a Operação Christopher, sem demora.
Saygımdan ötürü olabildiğince geciktirdim eşiniz için çok üzüldüm.
Esperei o máximo que pude por uma questão de respeito. Os meus pêsames pela morte da sua mulher.
Olabildiğince çok bilgi toplamak için bir yol bulacağına güvenim tam.
Acredito que arranjará forma de descobrir... tudo o que puder.
İddiaları olabildiğince reddetmeyi sürdürmeniz gerekiyor.
Tem de manter a mais plausível negação que puder.
Olabildiğince erken bir isim ve adres istiyorum.
Quero nomes e endereços o mais rápido possível.
Sadece olabildiğince hızlı buraya gel.
Apenas chega aqui o mais rápido que puderes.
Oradan olabildiğince hızla uzaklaştım ve geri dönüp bakmadım.
Fugi o mais rápido que pude e não olhei para trás.
Ama gergedanların vehameti öyle önemli bir hikaye ki... olabildiğince yakınlaşmak istiyoruz.
Mas a situação do rinoceronte é uma história tão importante que queríamos chegar o mais perto possível deles.
Söyle bakayım, olabildiğince topluma açık olmayı falan mı deniyorsun?
Diz-me uma coisa. Estás a tentar ser tão óbvio quanto possível?
Klaus'tan olabildiğince uzakta.
- O mais longe possível do Klaus.
- Olabildiğince hızlı gidiyorum.
Vou o mais rápido que consigo!
olabildiğince 16
olabildiğince çabuk 25
olabildiğince çabuk geldim 25
olabilir 2111
olabilirim 40
olabilirsin 27
olabilir mi 109
olabilirdi 52
olabilir de 21
olabildiğince çabuk 25
olabildiğince çabuk geldim 25
olabilir 2111
olabilirim 40
olabilirsin 27
olabilir mi 109
olabilirdi 52
olabilir de 21