English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ O ] / Olacagını

Olacagını traduction Portugais

35,185 traduction parallèle
Büyük bir sorun olacağını sanmıyorum.
Não penses que isso será um problema.
Birisi suratına aşağılık deyince, tekrarının nasıl olacağını merak ediyorsun.
Se alguém me chama um pedaço de merda, quero saber o que vem a seguir.
İhtiyacım olacağını düşünmemiştim ancak, Sen buraya geldiğinden beri ayakta terapi yapıyoruz.
Achei que não precisava de fazê-lo visto que temos feito terapia desde que chegaste.
Önceden de sabıkası olan bir uyuşturucu bağımlısının Laonard Bailey'e faydası olacağından emin değildim.
Não achei que uma drogada com uma condenação anterior pudesse ajudar o Leonard Bailey.
Kevin ile sorgu provası yapmak için Sutter ve ben yarın burada olacağız.
O Sutter ainda não sabe, mas eu e ele viremos cá amanhã para praticar o depoimento com o Kevin.
Bu çocuğun sorun olacağını biliyordum.
Eu sabia que aquele miúdo ia ser um problema.
İkimizden biri onu ele verirse ne olacağını biliyorum ama.
Pois, bem, eu sei o que acontece se um de nós o entregar.
Ayrıca kutlamak için herkesle birlikte burada olacağını da biliyorum.
E também sei que vais estar aqui a ajudar-me a celebrar com toda a gente.
Biliyorum, hayatta ne olacağı belli olmaz. Ama bazen kapıdan çıkıp etrafta otobüs olmadığını ummak lazım.
Sei que na vida tudo é incerto, mas às vezes temos que sair da porta e esperar que não haja autocarro.
Kim isminin Amanda olacağını bilebilirdi ki!
" Quem saberia que o seu nome seria Amanda?
- Neler olacağını bilmiyorum.
Não sei o que está a acontecer.
Vern, iyileştiğinde senin takımdaki en iyi defans olacağını biliyorlar ligdeki de.
Eles sabem que, recuperado, és o melhor DT da equipa ou da liga.
Tüm insanlar içinde senin finansal danışman olacağını duyunca kafayı yedim.
Ia perdendo a cabeça! Quando soube que tu... Logo tu!
Dostum, LA'ye gitmeyi istemenin tek sebebi bir sonraki Spike Lee olacağını sanman.
Só queres ir para LA porque julgas que vais ser o próximo Spike Lee.
Böyle olacağını bilmeliydin.
Isto tinha que acontecer.
Almanca olacağını düşünmemiştim.
Nunca pensei que estivesse em alemão.
Ne olacağını bilmek istiyoruz.
Queremos saber no que é que ele se irá transformar.
Pandora'nın kutusu bu, ne olacağını bilmiyorsun.
É a Caixa de Pandora. E não sabes quais serão as consequências.
Endişeni anlıyorum ama ben de karmaşanın içinde olacağım.
Entendo a sua preocupação, mas... estarei lá com eles.
Farzedin ki insan içindeki canavarın kölesi olacağına, onu kontrol edebiliyor.
Imagine o homem a controlar a besta interior, em vez de ser escravo dela.
Söylesene... kendi hikayenin böyle olacağını düşünmüş müydün?
Então, diz-me. Foi assim que imaginaste que a tua história se ia desenrolar?
Olacağını gördüm.
Eu vislumbrei-o.
Onların bir yuvası olacağını bilerek buradan ayrılabilmeliyim.
Gostava de poder morrer sabendo que eles terão uma casa.
Ciddiyim, etrafınıza bir bakın. Çocuğum olduğunda, şimdilerde cepte gördüğümüz şeylerin, gezegenimizin, onun biyolojik çeşitliliğinin, güzelliğinin, her şeyin gelecekte farklı olacağını düşünüyorum.
Olho à minha volta e penso que, quando tiver filhos, tudo aquilo que agora damos por garantido, o nosso planeta e toda a sua biodiversidade e beleza,
Bugün, gezegenin üstesinden gelemeyeceği bir durumdayken, insanoğlunun refah içinde bir geleceğe nasıl sahip olacağını anlamaya çalıştım.
Passo grande parte do meu tempo a tentar perceber como podemos garantir um futuro próspero para a humanidade, quando começamos a atingir o limite daquilo que o planeta aguenta.
Harekete geçmezsek dünyanın nasıl bir yer olacağı hakkında bir örnek verebilir misiniz?
Então, dê-me uma imagem do que poderá ser o mundo se não criarmos medidas
Benim memleketim olan İsveç gibi yerlerde insanlar arasında büyük bir başkaldırı vardı. Genç gruplardan halk yanlısı organizasyonlara kadar birçok katılımcı oldu. Bu durum öyle bir raddeye geldi ki başbakan, İsveç'in dünyanın ilk fosil yakıt kullanmayan ülkesi olacağını açıkladı.
Em países como o meu, na Suécia, houve uma enorme pressão das pessoas, de grupos de jovens, a organizações da sociedade civil, ao ponto de o 1º ministro ter anunciado, há três semanas, que a Suécia se tornará o primeiro país livre de combustíveis fósseis.
Bütün dünyada olacağını bekliyoruz.
Não, prevemos que seja no mundo inteiro.
Biraz Hindistan'da, Amerika'da da Oklahoma'da olacağını öngörüyoruz. Toz fırtınası bölgesinin önümüzdeki onyıllarda çok daha kurak olacağını düşünüyoruz.
Em regiões da India, nos EUA, no Oklahoma, esta região central, prevemos que fique muito mais seca nas próximas décadas.
50 yıl sonra, toz fırtınası bölgesinde ve burada sürekli kuraklık olacağını öngörüyoruz.
Prevê-se uma seca grave no centro dos EUA e aqui, daqui a 50 anos.
Bunun birkaç onyıllık bir dönemde olacağını konuşuyoruz.
Está a acontecer antes do previsto. Acontecerá em poucas décadas.
Yani muhtemel bir siber saldırı olacağını mı söylüyorsun?
Então... está a dizer que poderá haver um potencial ataque cibernético?
Annem bana bunun bir tatil gibi olacağını söyledi.
A mãe disse-me que isso era como umas férias que eu iria me juntar a eles em breve.
Afrika'ya gidip pislik içinde çekim yapmanın iğrenç olacağını fark eden ekibimiz, ofiste kalmaya karar verdi.
Depois de se aperceber que uma viagem a África seria malcheirosa e nojenta, a nossa equipa decidiu ficar no escritório.
Sorun olacağını düşünmedim.
Pensei que não importaria.
Suçlularla buluşacaksınız ve ne olacağını bilmiyorsunuz.
Vamos encontrar-nos com os criminosos e não sabemos o que vai acontecer.
Bunun kötü bir haber olacağını biliyorum.
Já sei que tem más notícias.
WYATT'IN BABASI oyun kurucu olarak ilk on birde yer alacağını birinci sınıflardan birinin de yedek olacağını düşünüyordu. Yani...
PAI DO WYATT... o Wyatt julgava que ir ser o quarterback titular e que talvez trouxessem um caloiro.
Bunun olacağını sanmam, efendim.
- Não creio que isso vá acontecer.
D-77'nin sonraki saldırısının neresi olacağını nasıl tespit edeceğimizi bulamazsan,... halk müziği tek çıkış yolumuz olacak, kıvırbaş.
Se não conseguires dizer-nos como relacionar os gastos da D-77 com a localização do seu próximo ataque, é música country até casa, Curly-Q.
Başkan'ın dost canlısı Müslümanı mı olacağım yani?
Quer exibir-me como o muçulmano amigável do Presidente?
Ona makul ve adil olacağınıza güvenebileceğini söylemiştim.
Disse-lhe que o senhor seria uma pessoa séria e justa.
Muhabirlik, düşündüğümden daha zormuş, ki zaten çok zor olacağını düşünüyordum.
Fazer jornalismo é mais difícil do que eu pensava. E pensava que ia ser mesmo muito difícil.
Bu güçlere sahip olmanın eğlenceli olacağını sanmıştım.
Sim, pensei que seria divertido ter estes poderes.
Nasıl olacağını sana öğreteceğim.
Irei ensinar-te como.
Geri verebilirim ama bir farkı olacağını sanmam.
Posso pedi-los de volta mas... não me parece que isso faça nenhuma diferença.
Sebebinin şey olacağını hiç düşünmedim diğeri yani. Şey...
Nunca pensei que fosse porque gostava da "outra coisa", que... talvez eu...
Senin farklı olacağını biliyordum Alex.
O teu destino era ser diferente, Alex.
- Böyle olacağını söylememiştin.
Isto não é como prometeu.
Buradan çıktığımız zaman Peder Tomas ya da Marcus'la ne yapmanın en doğru olduğunu düşünüyorsanız sonuna kadar arkanızda olacağım.
Então, quando ela sair daqui, o que achares que é melhor fazer, com o Padre Tomas ou o Padre Marcus... Vou concordar.
"Yarın orada olacağım."
ESTAREI LÁ AMANHÃ.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]