Oluyorlar traduction Portugais
1,651 traduction parallèle
Siyah mormonlar mazoşist oluyorlar karmaşık oluyorlar.
"Mórmon negro" significa "masoquista". Significa "pervertido".
Giderek daha da kötü oluyorlar.
Não param de piorar.
Arka bahçelerinde şipşak fotoğraflarını çekip, ajanslara ücretli kayıt oluyorlar, ve sürekli birileriyle yatacaklarını düşünüyorlar.
Tiram umas fotografias a eles mesmos no jardim das traseiras, pagam a tarifa à agência, e calculam que serão pagos para dormirem com várias pessoas.
Çocuklar siz kesinlikle bir koltuk koymalısınız. Ya da bir tane Japon şiltesi koyarsınız. Gerçekten çok güzel oluyorlar.
Mas vocês deviam ter um sofá-cama ou um futon.
Şey, yaptığın müziğin aksine duygusal yanıt oluşmasına sebep oluyorlar.
Bem, ao contrário da sua música, elas provocam alguma resposta emocional.
Kapıdan ne zaman dışarı adımımızı atsak orada bizi bekliyor oluyorlar.
Sempre que pomos um pé fora da porta, eles estão lá fora à nossa espera.
Yani, yıllarca, bazen de ömür boyu insanlara musallat oluyorlar.
Perseguem pessoas durante anos.
Sanırım insanlar aptalca nedenlerle birlikte oluyorlar.
Ei, acho que as pessoas juntam-se sempre por dois motivos.
Bu, oldukça gergin bir paylaşım. Zamanla, filler su kuyusuna hâkim oluyorlar.
Este é o círculo da vida que a maioria de nós, na vida urbana, perdeu o contacto.
Sonra uyuz oluyorlar.
São desagradáveis, não tomam banho.
Çünkü diğer müşterilerimiz rahatsız oluyorlar.
Estão a fazer com que os outros clientes não se sintam confortáveis
Öğleden sonraları kahveyle birlikte iyi oluyorlar.
Gosto de comê-los com o meu café da tarde.
Kötüler dikkat çekiyor. Çünkü ortama hakim oluyorlar.
Eram os horríveis que dominavam a paisagem.
Ne oluyorlar peki?
- O que são então?
Olay şu ki, yapımcılarım seni şovda görmek için deli oluyorlar.
É o seguinte, meus produtores estão enlouquecendo sobre te ter no programa.
Her sabah babam ve Barbara 5 dakika önceden kasa dairesinin kapısında oluyorlar.
Agora bem, cada manhã meu pai e Barbara Escolham cinco minutos antes à porta da abóbada.
Bu güzel adam Jonah oluyorlar.
Este lindo jovem é o Jonah.
Köpüklere deli oluyorlar.
Meu Deus. Ficam doidas com bolhas.
Sahiden de deli oluyorlar.
Ficam mesmo.
Ve Frankly, kardeşlerin rap müzik dinledikçe kadınlara karşı daha nefret dolu oluyorlar.
E francamente, muita da música rap que muitos dos vossos irmãos ouvem é muito feia ao ouvido das mulheres.
Bir çocuğun üniversiteye gelinceye kadar ya da okulla birlikte büyürken üniversitenin ilk yılındaki öğrenciler, binlerce saat televizyon seyretmiş oluyorlar.
Quando uma criança chega à universidade, como caloiro, já terá visto milhares de horas de televisão.
Onlardan biri oluyorlar.
Eles tornam-se nelas
Hâlâ gecenin sonunda el değmemiş mi oluyorlar?
Continuam a não ser comidas até ao fim da noite?
Sirk cücelerinden biri işte. 1-2 santim uzuyorlar, sonra işlerinden oluyorlar.
É como um daqueles anões do circo. Se crescerem perdem os empregos.
Çoğu arkadaş zamanla, akrabalar gibi yararsız oluyorlar.
A maior parte dos amigos torna-se tão inútil como os parentes.
Ya sen? Acayip stresli oluyorlar.
Juro, são tão deprimentes.
Hap verdiler ama doğru olanları aldığımı sanmıyorum çünkü daha kötü hissetmeme neden oluyorlar.
- Eles deram-me pílulas, mas não acho que esteja a tomar as correctas porque fazem-me sentir pior.
Ama bazı bağımlılarsa bütün o kötülüklerden kötü yerlerden gelmelerine rağmen onları kullanmadan önceki insandan çok daha iyi bir insan oluyorlar.
Mas existem trastes que passaram por todos os sítios horríveis que estiveram, por toda a merda que fizeram. O facto de eles passar por isso tudo, torna-os melhores pessoas, como se nunca tivessem consumido na vida.
Bu eşekleri aşırı yüklüyor ve kazaya sebep oluyorlar.
Eles sobrecarregam estes burros e causam acidentes.
Bu eşekleri aşırı yüklüyor ve kazaya sebep oluyorlar.
Eles sobrecarregam estes burros e causam acidentes. É o caos.
İşte bu yüzden onları daha küçükken almalısın. Yoksa yaşlanıp iyice inatçı oluyorlar.
Por isso temos de os domar enquanto são jovens, senão envelhecem e ficam teimosos.
Deforme oluyorlar.
Eles não tinham nada de normal.
Tam buradan içeri giriyorlar, ufak bir kesikten endoskopu içeri yollayıp ciğerin çökmesine neden oluyorlar, ve omuriliğine yakın bir yerden bir sinir kesiyorlar.
Fazem uma pequena incisão aqui colocam um endoscópio, lesionam um pulmão e cortam um nervo junto à medula.
Bu olayla ilgili oldukça ısrarcı oluyorlar.
E com bastante insistência.
Biliyorsun, yetişkinler biraz karmaşık oluyorlar.
Sabes, os adultos são um pouco complicados.
- Evet, ama başka sebeplerden polis oluyorlar.
Sim, mas ainda assim há algo estranho.
onlar daha mantikli oluyorlar.
São mais sensíveis.
- ve daha iyi birer koca oluyorlar.
- E melhores maridos.
Evet, çünkü benim yaşımdaki erkekler inanılmaz oluyorlar.
Sim, porque os rapazes da minha idade são parvos.
Gördün mü, insanlar bu yüzden çocuk sahibi oluyorlar.
Vês, é por isso que as pessoas têm filhos.
- Gençler çok iyimser oluyorlar.
- O optimismo da observação.
Biliyor musun, biraz pilav ve wasabi ile çok leziz oluyorlar.
Esses sabem mesmo bem com um pouco de arroz e picante.
Bu şekilde insanlar daha dikkatli oluyorlar.
- Mantém as pessoas nos seus lugares.
Bu top oynayan küçük şeytanlar da... onların gözü ve kulağı oluyorlar.
E podes apostar que estes fedelhos sorridentes estão aqui para nos espiar.
Kendileri şerif oluyorlar.
Era a xerife.
Sonra üçüncüsünde, nergis olmuş oluyorlar.
E este labirinto de feno é tudo ideia do Taylor? É.
Ne? Birbirlerine destek oluyorlar, bilirsin?
- Apoiam-se.
Birbirlerine destek oluyorlar.
Vão manter-se unidos.
Biz oraya ulaşana dek, gitmiş oluyorlar.
Mas quando chegamos lá, eles desapareceram.
Oluyorlar.
Sim, são.
Babam korkunç zengindir, ama orada bulacak bir sosyete bile yok! Hayır. Oradaki adamlar koyunlarını becermekten mutlu oluyorlar.
Os homens adoram violar ovelhas.