Ona de ki traduction Portugais
1,440 traduction parallèle
Ona de ki bütün bu muhteşem sanat eserleri, dar beyinli kitlelere cahilliklerini dayatan bir grup faşiste bir cevap gibidir.
Diz-lhe que as obras de arte são a resposta a fascistas tacanhos, que tentam impor a sua ignorância às massas de rebanhos.
- Ona de ki... - Claire.
- Diz que a Claire...
Ona de ki Danny ile birlikti kafenin etrafını soruşturduk ve Maureen'i bir adamla görmeyi bırak onu gördüklerini bile hatırlamıyorlar.
Diz-lhe apenas... que o Danny e eu sondámos a área em redor da cafetaria e além de não se lembrarem de ver a Maureen com um homem, também não se lembram dela.
Dinle, Renata geri gelince, sadece ona de ki...
Escute, quando a Renata chegar, diga a ela...
İnanıyorum ki bir kadının kalbi yalnızca ona aittir, isterse yalnızca o verebilir.
Acredito também, que um coração de uma mulher é dela e só dela para o dar.
Bazen bir kaç arkadaşın gelmesi önemli değil. Ve annen geldiğinde, ki sonunda geleceğinden eminim. Kapımız ona hep açık.
Não me importo de vez em quando receber uns amigos, e quando a tua mãe vier, que ela vai vir, ela também será bem vinda.
Ona bir bak, belli ki sarhoş. Başka biri tarafından ezilmesini istemiyorum tamam mı?
Olha para ele, de certeza que está esmagado.
Sonra bu gece, havalimanında, ona rastladım. Ve tabi ki ikimiz de yalnızdık.
Ok.
Annesi dedi ki, Noel'de eve gelmesi için ona bilet yollamış.
A mãe dele disse-me que lhe mandou um bilhete de avião, para ele vir a casa pelo aniversário do Menino Jesus.
Kim düşünürdü ki, tanıdığım tüm kadınların içinde ona karşı önlem almadığım kadın beni nakavt edecek.
Quem diria, de todas as mulheres que jamais conheci, que aquela a quem me entreguei fosse aquela que me viria a trair?
Anneniz o kadar aptal ki Barneys Rooftop restorana yemeğe gidip nicoise salatası sipariş ediyor ve ona "ni-coise" salatası diyor.
A tua mãe é tão estúpida... que quando vai ao Restaurante do Barneys para almoçar... e pede uma Salada Niçoise, chama-a de Salada "Ni-coise".
Sadie dedi ki, orada oturmakta olan savcı söylediği şeyleri aslında zorla söyletmiş bu yüzden şeyi çok istiyor- - Ne denir ona?
Vê, a Sadie diz que aqui o Delegado a fez dizer tudo o que ela disse, portanto ela gostaria muito de... Qual é a palavra?
Ona bakarsan etrafta erkek gibi geçinip, erkekleri beceren evde ki karılarına, kız arkadaşlarına AIDS bulaştıran adamlar da var.
Também há muito homem que se diz heterossexual que anda por aí... a comer o cu de outros gajos, e volta para casa com SIDA... e passam para as esposas!
Bunu ona anlatırız ve sırada ne olabileceğini anlamak için biraz bekleriz ki... bence bu birden fazla insanın girebileceği, oda büyüklüğünde bir kutu yapmak olurdu.
Mas se o explicaremos, nos tomaremos um tempo... para pensar no próximo... que, crio, seria construir uma caixa maior do tamanho de um quarto... onde caiba mais de uma pessoa.
Yani diyorsun ki bu adam... sen ona izin verdikten sonra seninle belli şeyler yaptı ve... herhangi bir finansal karşılıkta bulunmayı reddetti öyle mi?
Tu dizes que este homem... depois de teres permitido fazer-te certas coisas... negou-se a demonstrar a sua gratidão em termos financeiros.
Ona o kadar hayranlık duyardım ki- -
Vamos ficar neste escritório ou abrimos um novo? Não temos de decidir hoje.
Şüphenizi anlıyorum. Ama ikimiz de biliyoruz ki, her ne alındıysa muhtemelen ona giriş iznim vardı.
Compreendo as suas suspeitas, mas ambos sabemos o que quer que tenha sido levado, provavelmente tinha acesso a isso.
Demek ki veri tabanına aldıracak kadar ona değer veren biri var.
Desaparecida... Então, alguém gostava dela a ponto de a colocar na base de dados.
Hadi artık, şu rozetini bırak, büyük tuğla binandan çık... ve Clail Watson'u buraya getir... ki ona hak ettiğini verelim.
Porque é que não deixas o teu distintivo e o teu grande edifício de tijolos... e trazes o Clail Watson cá para fora, para lhe darmos o que ele merece?
Peki ona neden böyle bir şey anlattın ki?
Por que lhe contou esse tipo de história?
Ben de düşünüp taşındım ve ona arkadaşım Mary Ellen'ı ayarladım ki o bu gece gelemedi, çünkü... şey değil...
Pensei e fiz-lhe um arranjinho com a minha amiga Mary Ellen, que não pôde vir esta noite porque... Não é...
Çoktan ona numaranı verdiğini gördüm. Üzerine de ufak bir ruj izi bıraktım, ki ben buna "kalite faktörü" diyorum.
E pus-lhe marcas de batom, para o que chamo "o factor classe."
Ona aşık olduğun için seni suçlamıyorum. Demek ki, yeteneğini sonuna kadar kullanmışsın. Bu nedir?
Não te culpo por te apaixonares por ela, mas talvez uses o teu dom de um modo demasiado livre.
Yani, ayrıldıktan sonra, Harry hep seni sordu ve ben ona dedim ki Pink'in sahte şahinini onun "Bitter Pill"
Esta manhã, o Harry perguntou-me tudo sobre ti. Disse que penteaste a Pink para o teledisco de Bitter Pill... e ele ficou doido.
ama önce şu Greg Walker'ı bulmanı istiyorum... - ve ona bir ödül ayarla, tamam mı? - İyi de adam ödül istemiyor ki.
Mas primeiro preciso que encontres esse Greg Walker... e lhe dês uma recompensa, está bem?
Demek ki "Buz Kraliçesi" sonunda eriyor. - Ona iyi bak.
Então, a rainha de gelo finalmente derreteu!
Tabi ki ona daha yakından bakmak isterim.
Gostaria muito de dar uma olhadela.
- Ona ihtiyacın yok ki.
Você não precisa de um.
Duvarda ki binlerce tuğladan sadece ona gerekeni çıkarmış.
De mil tijolos desta parede ele só removeu o que precisava.
İddia ediyor ki Alvarez ona eğer altı yıllık kontrat imzalarsa... Denizci Askere Alma Komisyonu Program'ına katılmaya hak kazanacağını söylemiş.
Afirma que o Alvarez lhe disse que se se alistasse por seis anos, se qualificava para o Programa de Fuzileiros Alistados.
Ona yapacak iş verdim ki beni arayamasın.
Dei-lhe algo para fazer, para ela deixar de me telefonar. Resultou.
- Evet, evet, korkarım ki... tekrar o kahve tezgahına çıkıp, aşık olduğumu ona söylemem gerekiyor.
- Penso que está na altura de fazer valer o provérbio do menu daquele café e declarar-me.
Onun bende ne kadar büyük bir anlamı olduğunu ona göstermenin bir yolunu arıyordum ki bana sadece arkadaş olmamızı istediğini söyledi.
Estava desejosa de ter oportunidade de lhe mostrar o quanto ele é importante. E ele disse que quer que sejamos apenas amigos.
Herneyse, korkmamız ona nasıl yardımcı olacak ki?
E de que vale entrarmos em pânico?
Eğer cihazı takmazsa, anlamalı ki ona ne güvenlik ne de destek sağlayabiliriz.
Ela tem de entender que, se não usar escuta, não podemos oferecer protecção e vigilância.
İroniktir ki namus testinde sen ona göre her zaman çocuk çıkıyorsun.
Que engraçado, de acordo com o teste de Pureza, sempre foste prematuro.
Ona söyle hiç bir şey ödemeyeceğim, ta ki gerçek olduğunu kanıtlayana kadar.
Só pago depois de confirmar.
Demek istediğim şu ki, onun bize her zaman verdiği desteği şimdi de biz ona verelim.
Só estou a dizer para lhe darmos o mesmo apoio que ele sempre nos deu.
Bana öyle çok ihtiyacı vardı ki, bazen ona verecek hiçbir şeyim yokmuş gibi hissettim.
Ela precisava tanto de mim, e eu, às vezes, sentia que não tinha nada para lhe dar.
Adam öylesine yumuşak, sessiz sedasız, hatta hanım evladı gibiydi ki striptizciler bile CEO olduğuna inanmamıştı. Pai onları ofisine çıkardı ve sanırım kızlar orada, ona ufak bir gösteri yaptılar.
A questão é como é que ele um tipo quase molenga, de voz suave, um tipo tranquilo, possivelmente estas bailarinas não acreditavam que ele era o CEO, e então levava-as para o seu escritório, e, creio, que faziam lá um show privado só para ele.
O kadar uzun süredir hayallerle yaşıyorum ki, ona çılgınca bir aşk mektubu yazıp... ikimizi de utandırmaktan korkuyorum.
Vivo na minha imaginação há tanto tempo, Tenho receio de escrever uma carta de amor... e envergonhar-nos aos dois.
Grace bu toplantıda çok fazla zaman kaybetti, ki ona kalırsa, tartışmanın bir yere vardığı da yoktu. Babası saat 8'de kapıda olacaktı. Yarım saati kalmıştı, merdiveni de yoktu.
Grace passou muito tempo naquela reunião mas pelo seu ponto de vista, não estava levando a nenhum lugar seu pai estaria no portão às 8hs agora, ela não tinha escadas estava sozinha e vigiada por muitos como sairia de Manderlay?
Bu kitap için Bay Collins'e yapılan yatırım o kadar büyük ki Mucize Kız'ın ona sormasını istediğimiz sorular için bir soru listesi hazırladım.
E é porque o investimento no Sr. Collins é tão grande que compilei uma lista de perguntas que gostaríamos que a "rapariga milagre" fizesse.
Ben de ona dedim ki, "Jimmy... " romanın, bir Yahudi'ye aşık olan zenci bir eşcinsel hakkında.
E eu disse : " Jimmy... o teu romance é sobre um homossexual negro apaixonado por um judeu.
Ve ben de ona dedim ki, " Eğer onu Iraklılar öldürmüşse...
Eu fiz questão de dizer, " Porque mentiria o nosso governo...
Buna rağmen, birisi ona derse ki demiryolu bizim orta halli köyümüze gelmeyecek, o zaman gidecektir.
No entanto, se alguém lhe dissesse que os caminhos de ferro já não iriam atravessar a nossa honesta vila, ele ir-se-ia embora.
Ama, beni tatmin etmek için öylesine istekli ki ve ben de ona karşı aynı şekilde hissediyorum.
Mas ele fica tão ansioso em me satisfazer... E eu sinto o mesmo a respeito dele.
Tug demek ki o malın yarısını araklamış ve uzun zaman ona kafi gelmiş.
Durante muito tempo, Tug teve a possibilidade de o roubar e cortar.
Göreceksiniz ki doktorların Emily'ye yardım etmedeki mutlak başarısızlıklarının ardından Peder Moore ona sadece farklı bir yöntemle yardımcı olmaya çalışmıştır. Emily'nin ve ailesinin inandığı, kullandığı yaklaşım onun tek çaresiydi.
Porque verão que após o falhanço completo dos médicos na ajuda à Emily o Padre Moore apenas tentou ajudá-la de uma forma diferente, usando uma abordagem que ele, a Emily e a sua família acreditavam piamente ser a sua única possibilidade de recuperação.
Ya da Mossad bilgiyi, Louis'ye bilgi veren CIA'ye veriyor Ephraim de bizden Louis'yi ona vermemizi istiyor çünkü biliyor ki, bizim ondan yapmasını bekleyeceğimiz...
Ou dá-as a Mossad à CIA, que as passa ao Louis... e o Ephraim pede-nos o Louis... por esperarmos que o fizesse...
Ama son zamanlarda bana öyle geliyor ki ona bu konuda pek uzman denemez.
Mas, ultimamente, tenho pensado que ela não é bem o que podemos chamar de profissional.