Ona söylerim traduction Portugais
716 traduction parallèle
Ben ona söylerim sevgilim.
Eu digo-lhe.
- Telefon edip gideceğinizi ona söylerim.
- Vou ligar e avisar que lá vão.
Olur, ona söylerim.
Está bem, eu digo-lhe.
- Ona söylerim.
Percebeu? - Eu digo-lhe.
- Ona söylerim.
- Eu falo com ela.
Ona söylerim. Hoşça kal.
Sim, está bem, dir-lhe-ei, adeus.
Geldiğinde ona söylerim.
Eu digo-lhe, se aparecer.
- Gelince ona söylerim.
- Eu digo-lhe, quando ele aparecer.
Ona söylerim.
Bem, eu digo-Ihe.
Ona söylerim.
Eu digo-lhe.
- Ona söylerim.
Eu digo-lhe.
Söndür o ateşi yoksa ona söylerim.
Apaga essa fogueira ou eu digo-lhe.
- Tamam, tamam. Bunu ona söylerim.
- Vou dizer-lhe.
Tamam, ona söylerim.
Muito bem. eu digo-lhe.
- Ona söylerim ama...
- Dir-lhe-ei...
Planda anlaşabilirsek, Dov gerekirse ve onu bulabilirsek ona söylerim ama emretmem.
Se concordarmos com o plano, e se Dov for necessário... e se o acharmos, dar-lhe-ei a escolha. Mas não o obrigarei.
Tamam bir tanem, ona söylerim.
Está bem, amor. Eu digo-lhe.
Pekala efendim. Ona söylerim.
Está certo, eu digo-lhe.
- Yüzeye çıktığında ona söylerim.
- Quando vier à superfície, digo-lhe.
Hayır, hayır, ben ona söylerim.
- Eu falo com ele, ele não se importa.
Emredersiniz efendim. "Motor bölümünü arayın." Görür görmez ona söylerim.
Sim, eu digo. "Contactar a oficina.". Assim que o vir.
- Ona söylerim.
- Ela quis dizer o açougueiro.
En kısa zamanda ona söylerim.
Vou contar-lhe assim que puder.
Peki, ben ona söylerim.
Com certeza.
Nerede olduğunu bilmiyorum, ama görürsem ona söylerim.
Não sei onde ele está, mas, se o vir, dir-lhe-ei.
Ona ne yapacağını her zaman söylerim.
Ele nunca mais pode voltar a sair.
Ona beni alakadar etmediğini söylerim.
Digo-lhe que não é da minha conta.
Ben ona başka şey söylerim.
Pois eu vou negar tudo.
Ona kendimi iyi hissetmediğimi söylerim.
Eu digo-lhe que não me sinto bem ou coisa assim...
Eğer O'Hara'ya sandıkta ne olduğunu söylersen... ben de ona kilerde ne olduğunu söylerim.
Se lhe contares, eu digo-lhe o que está na cave.
Belki bir gün ben de ona aynı şeyi söylerim.
Pode ser que um dia eu lhe diga o mesmo.
- Söyle ona, gitmiyorum. - Peki, söylerim. Barınağa o gitsin.
Não vou para um asilo!
Söylememi istediğiniz şeyleri söylerim ona.
Dir-lhe-ei o que me disser para lhe dizer.
Ne yapması gerektiğini ona ben söylerim.
Eu é que decido o que ela vai fazer.
Ne yapacağıma karar verdiğim zaman, ona ben kendim söylerim.
Quando decidir o que vou a fazer, eu mesma lhe direi.
Ona, benim böyle olmamın onun hatası olduğunu söylerim.
Eu conto a ele que é por culpa dele que eu sou como sou.
Gérard, annenize söylerim, ona göre.
Menino Gerard, vou dizer à sua mãe.
Ona da bir teğmen için beklettiğimi söylerim
Direi que o deixei à espera por um tenente. - Bem, nesse caso, eu...
Ona, rahat uyuyamadığını söylerim.
Eu acho que vocês não tem dormido de noite. Vai tocar o coração dele.
Ona ben söylerim.
Eu direi ao Sr. Belden.
Ona bir mektup yazar, iptal edilmesini söylerim. O zaman benim gibi insanlar başına dert olmaz.
Vou escrever-lhe e pedir-lhe para os destruir para que não a voltem a incomodar com isso.
Ben ona senin grip olduğunu söylerim.
Vou dizer pra ela que está gripada.
Ona nasıl söylerim, nasıl?
Como é que lhe vou contar? Como?
Hayır, ona ben söylerim.
- Eu conto-lhe.
- Ona, Jere'le nişanlandığımı söylerim. Tamam.
Vou dizer ao Comandante Eddington que estou noiva do Jere.
Nerede uyuyorlar? " Birinizin düşüp, yaralandığınızı söylerim ona.
Digo-lhe que um de vocês caiu e se magoou.
Ona tam anlamıyla sinir olduğunu söylerim.
Eu digo-lhe que você se chateou.
- Yazıp söylerim ona.
- Vou escrever a dizer-lhe.
Ona yüzünü dönmesini söylerim.
Eu peço-lhe que ele se vire.
- Evet, geldiğinde ona söylerim.
- Digo-lhe quando ela chegar.
Ona halledeceğini söylerim.
Diga-lhe que o compenso por isso.
söylerim 244
ona sor 138
ona söylemelisin 22
ona sordum 39
ona söyle 131
ona sordun mu 17
ona sorun 49
ona söylemedin mi 18
ona söyledim 87
ona söyleme 26
ona sor 138
ona söylemelisin 22
ona sordum 39
ona söyle 131
ona sordun mu 17
ona sorun 49
ona söylemedin mi 18
ona söyledim 87
ona söyleme 26