Oturma odasında traduction Portugais
591 traduction parallèle
Doğru. Oturma odasında, içki içiyordu.
- Sim, estava a beber qualquer coisa.
Oturma odasında dedim, Kemp.
Eu disse na sala, Kemp.
Oturma odasında bekleyin efendim.
Queira esperar na sala de estar, sir.
Bay ffolliott da oturma odasında bekliyor.
O Sr. Ffolliott está aqui agora. Está à sala na sala de estar.
Hediyeler beni oturma odasında bekliyorlardı.
- Os convidados estavam-me a aguardar na sala.
Olay yukarıda, oturma odasında oldu.
Foi na sala de estar, no andar de cima.
- Daktilo nerede? - Oturma odasında.
- Onde está a máquina?
Sen oturma odasında yatarsın, ona da misafir odasını veririz.
Se não fugirmos pegarão todos nós.
Neredeyse unutacaktım. Bayan McCanles oturma odasında seni bekliyor.
A Sra. McCanles quer falar consigo na sala de estar.
Tommy oturma odasında uyuyabilir.
O Tommy dorme na sala.
Oturma odasında olmalı.
Deve haver um na sala de estar, algures.
Nicky, piyano oturma odasında.
Nicky, o piano está na sala.
- Sanırım oturma odasında.
- Acho que está na sala.
Haftada üç gün Max duvarda duran Nevada ticaret odasından hediye edilen tabloyu kaldırırdı. Oturma odasında film izlerdik.
Três vezes por semana, o Max içava o enorme quadro a óleo, oferecido por uma Câmara do Comércio qualquer, e víamos um filme, ali mesmo, na sala dela.
Kendisi oturma odasında.
Ele está na sala, sir.
Az önce, oturma odasında.
Agora mesmo, na sala.
Oturma odasında karanlıkta oturuyor.
Está sentado às escuras na sala.
Bayan Miles yukarıda, oturma odasında.
A Sra. Miles está lá em cima, na sala de visitas.
Yukarıda, oturma odasında.
Está lá em cima na sala de visitas.
Çocukken oturma odasında oturup, konuşurken görürdüm bazen onları benim ihtiyara hayran kalırdım, her zaman öyle şefkatliydi ki.
Eu costumava vê-los, quando era pequeno, sentados na sala, conversando sem parar. Eu adorava o meu velho porque ele era muito bom.
Oturma odasında.
Na sala de estar.
Oturma odasında buluşuyoruz.
Todos nos reuniremos na sala de estar.
- Ceset oturma odasında.
- O corpo está na sala.
Oturma odasında bir kanepede uyuyorum.
Dormia no sofá da sala.
Drago, ben oturma odasında uyuyacağım.
Drago, vou dormir cá em baixo.
Mutfakta, oturma odasında, yatak odasında ve ofiste kablo var.
Há TV cabo na cozinha, na sala, no quarto e no escritório.
Aile, sizi oturma odasında bekliyor.
Os seus pais estão na sala de estar.
Sanırım yıkanmalısın tatlım,... ve ardından oturma odasında bize katılmaya ne dersin?
Eu acho que você devia limpar isso, amor, e se junte a nós na sala de visitas.
Sir Roger üst katta oturma odasında kitap okuyordu, biliyorsunuz, ve aşağı inmeye başladı.
Sir Roger estava a ler na sala do piso de cima e desceu.
Oturma odasında beklerim.
- Eu não incomodo. Fico aqui à espera, na sala de estar.
Orada değil, oturma odasında.
Não aí, na sala de estar.
Bu tartışmayı oturma odasında yapmak zorunda mıyız?
Podem falar na sala de estar?
İpoteği kısa bir süre sonra sona eriyor. Oturma odasında olduğumuzu hayal et.
Imagina nós dois no salão, em belos trajes de seda, ouvindo o rádio.
Takıma oturma odasında toplanmalarını sÖyle. Bir iki dakika içinde onlarla gÖrüşeceğim.
Diga aos empregados para irem à sala... vou entrevistá-los alguns minutos.
Beni bir bayanın oturma odasında en zayıf anımdayken yakalamayı seçtin.
Foi escolhido ir atrás de mim no salão de uma senhora por quem eu nutro o mais profundo...
Oturma odasında.
Está na sala de estar.
Sonny Gus'ın oturma odasında evlendi.
O Sonny casou-se na sala de estar do Gus.
Oturma odasında.
Para a sala.
Ev biraz rutubetli olabiliyor ama öğleden sonra oturma odasında güzel bir ateş yaktım.
A casa costuma ser húmida, mas esta tarde acendi a lareira no quarto de vestir.
Ya bu insanların oturma odasında iki farklı boyut bir aradaysa?
E se esta gente tiver uma zona de bi-localização mesmo na sala?
İçkilerimizi oturma odasında şöminenin yanında alacağız, sanırım.
Vamos tomar as bebidas na sala, à lareira.
Anne, oturma odasında seninle konuşmak isteyen iki adam var.
Mãe, Tem dois homens na saleta que querem falar com a senhora...
- Buldum. - Oturma odasında.
- Está na sala.
- Üst katta, oturma odasında.
- Lá em cima, na sala.
Oturma odasında.
Está ali, na sala.
- Oturma odasında.
- Na sala de estar?
Burada, oturma odasında konuşabiliriz.
Vamos conversar na sala.
Oturma odasında bu dergileri buldum.
Estava na limpeza.
Bir komşumuzun yatak odasında jakuzisi var. Jakuziyi de bir su kemeriyle dışarıdaki havuza bağladı. Yarısı oturma odasının içinde yarısı dışında.
Um vizinho meu construiu um jacuzzi dentro do quarto, que está ligado à piscina, que fica metade no exterior e metade no interior da casa.
Kaymaklı dondurma rengi gay oturma odası tadında bir isim.
Parece o nome de um sabor numa gelataria gay.
Oturma odasında.
- Ali.