Rad traduction Portugais
1,593 traduction parallèle
Sıradışı, bundan hoşlandım.
Atrevida. Gostei.
Krizle. - Ufak bir sıradışı randevu. - Öyle mi?
Uma crise, uma saída extrema.
Yani sıradışı randevu.
Numa coisa o Troy tinha razão.
Artık ona çıkma teklifi etmek konusunda endişelenmene gerek yok. Size bir sıradışı randevu ayarlayacağız.
Nem tens de te preocupar em convidá-la para sair, nós proporcionamo-vos uma saída extrema.
Düşünüyordum da Şu sıradışı randevu olayını denemekte fayda olduğuna karar verdim.
Andei a pensar e quero experimentar uma saída extrema.
Tamam sana sıradışı randevu ayarlayacağız.
- Vocês os dois... - Vamos arranjar-te uma saída extrema.
Sıradışı randevu için önemli bir etken üzerinde bir teorim var. - Söyle.
Tenho uma teoria sobre um elemento importante das saídas extremas.
Biliyor musun sizin şu "sıradışı randevu" şeyinin çok büyük bir hayranı... haline gelmeye başlıyorum.
Eu estou a tornar-me rapidamente num fã das saídas extremas.
Seninle sıradışı bir durumda şansını denemek istedi.
Queria estar em circunstâncias extremas contigo.
En yakın arkadaşını kandırıp... Sıradışı randevu ayarladığın için umutsuzsun.
Chegaste a tal ponto de desespero que até envolveste a tua melhor amiga numa saída extrema.
Sıradışı randevunun tüm amacı insanları gençleştirmek üzerine..
- A ideia das saídas extremas... - Vai atrair turistas mais jovens...
Ben ve Maggs sıradışı randevumuz için Paris'e gidiyoruz.
Eu e a Mags vamos fazer um passeio extremo em Paris.
Biraz sıradışı.
É um tanto ou quanto estranho.
Sanırım bir dahaki sefer çok daha sıradışı birini seçmeliyiz.
Da próxima, acho que temos de fugir às regras ainda mais. Cara fresca.
Hepinizin bildiği gibi Cedric Diggory sıradışı şekilde çalışkan son derece adil davranan ve en önemlisi körü körüne bağlı bir arkadaştı.
Cedric Diggory era, como todos sabem, excepcionalmente trabalhador, infinitamente justo, e o mais importante, um fiel, fiel amigo.
Bir kız için sıradışı bir isim!
Um nome incomum para uma garota.
Sıradışı oynayacaksınız
Vamos observá-los individualmente.
Amerikan geleneklerinde inanılmaz ve sıradışı bir futbol oynadınız
Dando mostras da grande tradição do futebol inglês.
Yeni kızkardeş kesinlikle sıradışı.
E com certeza estranha nova irmã.
Sıradışı bir şey olursa, bana haber ver.
Qualquer coisa diferente, conte-me.
Otostopçunun Galaksi Rehberi'nin sıradışı öyküsü çok sade bir şekilde başlar.
A extraordinária história de À boleia pelo universo começa de uma forma simples.
Bayan Dawes, bu çok sıradışı bir durum.
Miss Dawes, isto é muito irregular.
"Tıpkı Arkansas Nehrinin suları gibi... " tıpkı otoyoldan geçen motosikletliler gibi... " sıradışı hiçbir şey de o köye uğramazdı.
Como as águas do rio Arkansas, como os motoristas na auto-estrada, acontecimentos excepcionais nunca paravam por lá.
Yani, birtakım sıradışı alışkanlıklara sahip olmasına rağmen.
Ele tem alguns hábitos estranhos, acho.
Bir erkeğe saldırmak sıradışı bir şey.
É uma coisa do raio para revelar isso a um tipo.
Aslında biraz sıradışıdır.
Actualmente, ela é uma radical.
Niyetinizin iyi olduğu belli Bay Carter, ama metodlarınız biraz sıradışı.
As suas intenções são boas, Mr. Carter, mas os seus métodos são um pouco exagerados.
Sıradışı bir manzara yarattınız.
A senhora é que desenhou um quadro exagerado.
Sıradışı birşey olursa sana haber vereceğim.
Eu avisarei se o resultado do exame for algo fora do normal.
Umarım sıradışı birşey yoktur.
Espero que näo seja nada fora do normal.
Şu Vincent sıradışı sanatçıymış.
Este gajo é um grande artista.
Babaları sıradışı cerrahi uyguladı.
- PAI REALIZA INTERVENCÃO CONTROVERSA
Söyler misin bir parçası olduğun sıradışı rahibelik düzeninin kuralları çok katı mıdır?
Então, diga-me. Esta estranha Ordem de freiras a que pertence. É uma Ordem muito rigorosa?
Güzel, ama sıradışı görünmeyi başaramazsan kimseyi elde edemezsin, dostum.
É bestial, mas... não papas nada... se não arriscares, pá.
- A, bu süper, sıradışı gerçekten.
- Oh, isto é bonito, extraordinário...
Ama henüz Kevin'ın elinde incelemesi için gerçek dünya dışı canlı olmadığı... yapabileceğinin en iyisini yapıyor, o da ; derin okyanusların sıradışı koşullarında yaşamı inceliyor.
Como Kevin não tem amostras extraterrestres para analizar, a sua segunda opção é estudar a vida nas condições extremas das profundidades oceânicas.
Bu da onun ne kadar sıradışı biri olduğuydu.
era o quão invulgar ele era.
Ve olabildiğince sıradışısın.
E do mais invulgar que há.
"Hiç savaş" fikrinin resmini yapıyor. Bu çok sıradışı.
Pinta a sua ideia da Guerra da Sucessão.
Sence de o kadın vahşi ve sıradışı değil miydi?
Não a achou sem classe e provocante?
Bence seninle evlenen... Seninle evlenen bir adam sıradışı olmalı.
Quer dizer, o homem que... o homem que casa contigo devia ser extraordinário.
Sıradışı olmalı.
Devia ser extraordinário.
Sıradışı olanlardan sıkıldım artık.
Deus, estou farta de'extraordinário'.
Sıradışı için fazla yaşlıyım.
Sou demasiado velha para'extraordinário'.
Bir süredir sıradışı için fazla yaşlıyım.
Sou muito velha para'extraordinário'há já algum tempo.
Üzgünüm, tek yapmamız gereken uyumak ama... bunun benim için çok sıradışı bir şey olduğunu söylemeliyim... ama söylemediğim için... söylemek istemediğimi düşünme.
Desculpa, sei que devemos ir dormir... mas posso dizer que isto é algo muito fora do comum para mim... e não penses que só porque não digo muito... não gostaria de dizer muito.
Fakat o sıradışı.
" Mas ela é excepcional!
Bu diziler ; Dinazor'lardan önceki yaşamın, sıradışı hikayesini anlatıyor.
Esta série conta a extraordinária estória da vida antes dos dinossauros.
Micheal evde çalışırken sıradışı birşey farkeder.
O Michael Bluth estava a trabalhar em casa quando notou algo estranho.
Bu oldukça sıradışı bir giriş noktası.
É um ponto de entrada pouco usual.
Daha da sıradışı.
Mais murros.