Randevu traduction Portugais
4,790 traduction parallèle
Sekreterim randevu ayarlayabilir.
A minha secretária agenda uma reunião.
- Bu bir randevu, tamam mı? - Tamam.
- Isto é um encontro, sim?
- Bu bir randevu, tamam mı?
- Isto é um encontro, sim?
Dişçiyle randevu ayarlıyorum, gidiyorsun.
Vou marcar uma consulta, e tu vais ao dentista.
Randevu almak için arayın, sonra konuşuruz.
depois falamos.
Artık randevu almak zorunda mı kaldık, Abu Musa?
agora temos de marcar encontros?
Merhaba, Dr. Richardson'dan perşembe günü için randevu almak istiyorum.
Olá. Preciso de marcar consulta para quinta para o Dr. Richardson.
- Adliyeden randevu aldım bile.
Já marquei entrevista no tribunal.
Randevu tamamdır.
Resultou!
Aksi takdirde.. bir randevu defteri çok iyi olabilirdi.
Se não encontrar aqui, uma agenda seria óptima.
Randevu defteri değil, ama..... finansal kayıt defterini buldum.
Não tem agenda, mas... Encontrei a contabilidade financeira.
Randevu defterinde adınız yazılıydı.
Encontrámos o seu nome na agenda dele.
Bir fahişe burada çalışsaydı ve bir müşteri randevu isteseydi burada buluşmaları için bir oda var mı? - Burası genelev değil.
Se estivesse aqui a trabalhar uma prostituta e alguém pedisse uma acompanhante, haveria aqui quartos?
Adam ayak üstü randevu yaptı.
Muito bem. Temos um encontro.
Tamam, bak, doktorumdan bir randevu alacağım.
Está bem, vou marcar uma consulta com o meu médico, está bem?
Bir randevu daha.
Apenas mais um encontro.
Randevu yerine daha ne kadar yol var?
- Qual é a distância até ao lugar?
Bir tür ilk randevu gibi, öyle değil mi? - Ne?
- É como o primeiro encontro.
Ara onu, oraya gitmem için bir randevu ayarla.
Liga-lhe, marca um dia para eu ir lá. - Eu tentei.
Manikür için bana randevu ayarlayabilir misiniz?
Posso ser atendida pela manicura?
Görünüşe göre, bir randevu gibi bir şey için etrafı bu geceliğine temizleyecek.
Parece que ele vai ser do complexo, hoje à noite, para um encontro.
Bu gece geç saatlerde sadece ikimiz için bir randevu ayarlayacağım.
Tomei a liberdade de te marcar uma consulta... esta noite, depois do horário de expediente.
Randevu defteri muhtemelen ofisindedir.
A agenda de compromissos dela deve estar no escritório.
Bir müze töreni sıcaklığı kadar olabilecek bir randevu.
Caso possa haver um, numa recepção do museu.
Yani randevu gibi olur.
- Eu quis dizer num encontro.
Görünüşe göre Ezra'nın bitap dünya anlayışının çoğu komşunun kızından randevu koparamamasından kaynaklanıyormuş.
A maioria do que o Ezra pensa sobre o mundo é sobre ele não conseguir um encontro com a vizinha.
Randevu mu?
Num encontro?
Kensi ile randevu demek istemedim.
Não um encontro com a Kensi.
Oh, Randevu mu?
Um encontro?
Akşam yemeği mi? Randevu gibi mi?
Como num encontro?
Eğer bu ilk randevu sayılırsa tabi- -
Se é que isso conta como um encontro...
Randevu mu?
Um encontro?
Rebecca'ya seninle randevu verdiğim zamanla aynı anda Küçük Odessa'da olmam gerek.
Devo estar em Little Odessa à mesma hora que prometi à Rebecca uma reunião contigo.
Şimdi de ona başka bir erkekle kusursuz bir randevu mu ayarlayacaksın?
Mas agora tens de arranjar um encontro perfeito com outra pessoa?
Bu randevu fikriyle çelişmiyor mu?
Isso não contradiz a ideia de um caso amoroso?
Aradım ve randevu ayarladım.
Liguei e marquei uma hora.
- Bir randevu ayarladın mı?
- Já marcaste a consulta?
Asistanımı arayıp bir randevu al.
Liga para a minha assistente para marcar uma reunião.
Bir randevu ayarlarım.
Vou marcar uma consulta.
Bu da o yavrularından biriyle ayarladığın bir randevu mu?
A marcar um encontro com uma das tuas amantes?
Öğle vakti Port-au-Prince için dolusunuz. Randevu ayarlarsanız diye söylüyorum.
És esperada em Port-au-Prince ao meio-dia, nseguir estar presente no compromisso.
Ürkütücü bir ilk randevu olarak mı?
Como um primeiro encontro estranho?
Tamam, pekala randevu bitmiştir. Ben de gidiyorum.
Está bem, então o encontro acabou e eu quero sair daqui.
"Mümkün olan en ucuz randevu" aratmışsın.
"Encontro mais barato o possível."
Sonra da şu Randevu Parkı'na gittik.
E depois ir ao Rendezvous Park.
Randevu Parkı.
Rendezvous Park.
Evet, hadi bir randevu yapalım.
Sim, vamos ao Rendez Vous.
Evet ama Sheldon ile Amy randevu akşamı yaptılar ve garipleşmesi için de bana ihtiyaçları yok.
Sim, mas o Sheldon e a Amy estão a ter uma noite romântica, e não precisam de mim lá para a tornar desconfortável.
Dorothy, randevu defterini benim takip etmeme izin ver.
Dorothy, tem de me deixar gerir a sua agenda.
Randevu profilin gibi geldi.
Parece a tua alma gémea.
Randevu.
Encontro.