Sahtekar traduction Portugais
1,239 traduction parallèle
- Senin, sahtekar olduğunu düşünüyor.
- Ele acha-te um falso.
Söyledim ya. Senin sahtekar olduğunu düşünüyor.
Já te disse : acha que és um falso.
- Sahtekar mı?
Um falso? !
Bana sahtekar mı dedi?
Ele chamou-me isso?
- Büyük bir sahtekar.
Um falso dos diabos.
- Evet. Tam bir sahtekar.
É um falso dos diabos.
Benim sahtekar olduğumu düşünüyor musun?
Achas que eu sou um falso?
- Mike, benim sahtekar olduğumu düşünüyor.
- O Mike acha que eu sou falso.
- Senin sahtekar olduğunu mu düşünüyor?
- Acha que és falso? !
- Bana, sahtekar dememişsin gibi, bir de!
Como se não me tivesses chamado falso.
Adamım, şu Michael Jordan tam bir sahtekar.
"Bolas, o Michael Jordan é cá um falsário...!"
Birkaç yeni sahtekar oyuncu almaya karar verdim- -... profesyonel beyzbolcular.
Decidi trazer algumas estrelas jogadores profissionais de basebol.
Sahtekar!
Falsificação!
Varolamamış sahtekar seni...
És uma fraude não-existente!
Seni adi sahtekar.
Sua fraude.
- İki yüzlü ve sahtekar... - İtiraz ediyorum.
- Encobrimento e desonestidade...
Berry bu sahtekar kadının maskesini düşürdü ve gitmesini istedi.
O Tenente Berry desmascarou esta mulher impostora e pediu-lhe para sair.
Sanığın bir sahtekar olduğunu mu söylüyorsunuz?
Afirma que o réu é um impostor?
Bir sahtekar!
Uma fraude!
Sahtekar olduğunu biliyorum ve ödül törenine gidip, onu biraz sıkıştıracağım.
Eu sei que ele é podre e eu vou vê-lo receber o prémio.
Sen adi, sahtekar, ahlaksız bir dolandırıcısın. Çok doğru.
tu és um oportunista reles e baixo-nível.
Pekala sahtekar, annemi öldürdün!
Bófia, mataste a minha mamã!
Duydun mu sahtekar?
Ouves, bófia?
Onlar sahtekar sanatçılar. Sahtekar sanatçılar. Ve ciddi değiller.
Eles são ladrões e não são sérios.
Sahtekar olamaz.
Não pode ser impostora.
- O bir sahtekar, bir dolandırıcı.
- Ele é um vigarista, um aldrabão.
Boggs'un bir sahtekar olduğunu ortaya çıkardık.
Expusemos o Boggs como uma fraude.
Çocuk sahtekarın tekiymiş, aynı senin dediğin gibi, öyle değil mi Maurice?
O rapaz era uma farsa horrível, como tu disseste, não era?
Sahtekar polisler ve adam kaçıranlar çek kabul etmez.
Chuis corruptos e raptores não aceitam cheques.
Sen şu üçkağıtçı... golf sahtekarı, Beverly Hills'li pezevenk değil misin?
Se bem me lembro, não és o batoteiro às cartas, vigarista no golfe e chulo de Beverly Hills?
Sadece konuşuyorlarmış, pis sahtekar.
Conversando uma ova!
"Johnny Cage, Sahtekar!"
"Johnny Cage é uma farsa!"
Evet benim sahtekar olduğumu sanıyorlar.
Sim, eles pensam que sou uma farsa.
"Sahtekar!"
"Johnny Cage é uma farsa!"
Kısa, sahtekar, kelleşen bir adam. Adı Costanza'ydı. O, benim annemi öldürdü.
Baixo, trapaceiro, a ficar calvo chamava-se Costanza e matou a minha mãe. "
Bir liman bulmak ve yeni mürettebat almak zorunda kaldık. Sahtekar adamlarmış.
Fomos obrigados a encontrar um porto e aceitar tripulantes novos, uns verdadeiros canalhas.
Mahkemeye kanıt getirdik. Kızlar sahtekar.
Temos provas de que essas raparigas são umas fraudes!
Ekselans. Gözlerinizi acacak kanıtlarımız var. Kızlar sahtekar!
Temos provas de que as raparigas são umas fraudes!
Bu kızın sahtekar olduğuna yemin ederim.
Juro pela minha alma que esta rapariga é falsa!
Benim Morty sahtekarın biri mi?
O meu Morty... um bandido?
Hasta bir adam olmak sahtekar bir adam olmanın ardından ikinci sırada gelir.
O ser doente vem atrás de se ser malvado.
Ve Bob, sen sahtekarın tekisin.
E Bob, és malvado.
Hayır, Bayım. Bence en iyisi buradan gitmeniz. Yarın herkes, sizin bir sahtekar olduğunuzu anlayacak.
Não senhor, acho que é melhor ir-se embora Amanhã, eles já devem ter descoberto que você é uma fraude.
Tu sana, sahtekar.
É uma armadilha.
Hani şu sahtekar, yalancı, yeteneksiz olan.
Essa fraude, esse nulo?
Sen sahtekarın tekisin.
És uma grande peça.
O işi bitir, sahtekar..
Faz o seguro de saúde, seu grande fingido.
O bir sahtekar!
É um embuste!
Sahtekar değil!
Ele é o verdadeiro.
Flint, dostun DeWald sahtekar.
Flint, o seu amigo DeWald é podre, está bem?
"Yönetici bir sahtekar."
Escritório.