Sağlık traduction Portugais
8,147 traduction parallèle
Birlik, KDS'de talimatlara uygun olmayan şekilde çalışan üç şahsı ihbar eden Sağlık ve Emniyet yetkililerini tebrik ediyor.
O Colectivo deseja felicitar o oficial de Saúde e Segurança, ID 22564943 que avisou as autoridades de 3 pessoas que operaram contra o protocolo da DEN.
Zorunlu SOS testi tüm SE çalışanları ve sağlık çalışanları için de en kısa zamanda başlayacaktır.
O teste de S.O.S. obrigatório começará imediatamente, para todos os funcionários da Saúde e Segurança, bem como os profissionais da área médica.
Angela'nın sağlık raporları da geldi.
Nós temos os resultados do relatório médico da Angela.
Her şey olağanüstü Pam, eline sağlık.
Está tudo óptimo, Pam. Obrigado.
Burada bir sağlık riskinden mi söz ediyoruz?
Estamos a falar aqui de riscos para a saúde?
Avukatlar... Aslında biraz sağlık sigortası gibiyiz.
Advogados, somos como seguros de saúde.
Zihinsel sağlık kurumu.
Uma instituição de doentes mentais.
Burada sağlık raporlarım var.
Aqui está o meu seguro de saúde.
Sağlık sigortam filan, hepsi tamam zaten.
Eu também já tenho seguro de saúde e tudo o resto.
Sosyal Güvenlik, Sağlık Sigortası, ve Sağlık Yardımı gibi kanımızı emen tüm yardım programlarının masaya yatırılmasını istiyorum ve bu hiç yeterli değil.
Segurança Social, Medicare, Medicaid, todos os programas de benefícios sociais que nos sugam o dinheiro, quero tudo em cima da mesa e isto nem chega lá perto.
Kazanı sökmek zorunda olman hiç umurumda değil, kahrolası bodrumumda sağlık sorunu istemiyorum.
Não me importo que seja preciso desligar a caldeira, não quero é um perigo assim na minha maldita cave.
12 KASIM 1949 AYLESBURY'DE NEHİRLER NEDEN KARARIYOR? Kasaba sağlık sorunlarını çözmek için koştururken ölümler devam ediyor.
"O que está a deixar os rios de Aylesbury escuros?"
Kızma ama bize tiksindirici sağlıksız bir kaç bir şey aldım.
Não te zangues, mas, trouxe-nos algumas coisas mesmo nada saudáveis.
Hayır, sağlık ekipleri onu hiçbir yerde bulamamış.
Não, os paramédicos não deram com ele em lado nenhum.
Polis ve sağlık birimleri geçici bir kontrol bölgesi oluşturdu ve Sorgenfri sakinlerinin şu sınırları geçmemelerini talep ediyor :
A polícia e as autoridades sanitárias estabeleceram uma área controlada e pedem aos habitantes de Sorgenfri que não cruzem os seguintes limites :
Sağlık makamları telaşa kapılacak bir şeyin olmadığını belirtiyor.
As autoridades sanitárias afirmam que não há razões para alarmes.
Eline sağlık.
Foi muito bem feito.
Ronald Kray'in aklı 26 yıllık psikiyatristlik hayatımda gördüğüm en sağlıklı akıl.
O Ronald Kray possui provavelmente a mente mais sã que conheci em 26 anos de prática psiquiátrica.
Madde 55 Düşmanca amaçlara karşı... teknik yaklaşımlar kullanılarak... çevre sağlığı, ve savaşa maruz kalan nüfusun... sağlık koşulları korunmalıdır...
Artigo 55, a utilização de técnicas de modificação do meio ambiental para fins hostis, de forma a proteger a saúde da população em tempo de guerra.
- Sağlık sorunlarım var, evet.
Tive problemas de saúde, sim.
Lokal bir sağlık kliniğinde çalışıyorum kanser hastalarını daha az geleneksel ilaçlarla tedavi eden...
Trabalho numa clínica aqui perto, tratamos pacientes com cancro com medicamentos menos convencionais.
Ciaran Donnelly'nin kampçılık dükkânında derhal sağlık ekibi ve ambulansa ihtiyaç var.
- Merda! Precisamos de assistência médica e uma ambulância imediatamente na loja de campismo do Ciaran Donnelly.
Ekibin sana olan desteğini gördü ve, sana olan hisselerinin artık sağlıklı olmayacağına karar verdi ve çekildi.
Viu o apoio esmagador da tripulação a ti e sentiu que os ressentimentos contra ti impediam a sua existência entre eles.
- O zaman bunu ulusal sağlık tehlikesi ilan ediyorum.
Então, declararei a existência de uma ameaça à saúde nacional.
Onu aldığımızda sağlık durumu kötü olabilir.
Ele pode estar em mau estado quando eu o alcançar.
Kip artık iyi beslenmiş ve sağlıklı bir genç erkek.
Kip é agora um rapazinho bem alimentado e saudável.
Ağzına sağlık, kardeş.
Muito bem dito, irmão.
Ya da, bu konuda bir kulak misafiridir. Bu düzen hakkında konuşuyorum. Bir ay önce sağlık bakanlığından onay aldılar.
Ou talvez ele tenha ouvido um investigador falar numa descoberta, um mês antes da aprovação da FDA.
Acil ilk yardıma ihtiyacınız varsa, lütfen en yakın sağlık merkezine gidin.
Se precisarem de cuidados médicos urgentes, apresentem-se no posto de saúde mais próximo.
Sağlık puanını aşıyor.
Excede o teu HP.
Bayanlar ve baylar kendi rızam ve isteğim doğrultusunda sizlere aile ve sağlık sorunları sebebiyle meclisteki görevimden istifa ettiğimi bildirmek isterim.
Senhoras e senhores, em pleno gozo de minhas faculdades mentais e físicas, desejo comunicar a minha decisão de renunciar ao meu cargo no Congresso da República por motivos de família e de saúde.
Efendim, çiftin B-47 sağlık ve I-435 kimlik belgeleri yok.
Este casal não tem o formulário B-47 nem o I-435 de identificação.
Kız mı, erkek mi bilmiyorum ama sağlıklı olsun da gerisi önemli değil.
Não sei se é menino ou menina, mas o importante é que tenha saúde.
Sağlık durumu iyi mi?
Mas ele está bem?
Baldızımın sağlık durumu pek iyi değil.
A minha cunhada não está bem.
Ken'in hapishanede sağlık sorunlarıyla tutunabileceğini sanmıyorum.
Não me parece que aqui o Ken, com os seus problemas de saúde, se vá aguentar na prisão.
Koridorun sonunda, sağlık odasının yanında lavabo var.
Há uma casa de banho ao fundo do corredor junto ao Health Club.
Tek sağlık görevlimiz de kasabamızın doktorunu kurtarmaya çalışıyor.
O nosso único médico está a tentar salvar o médico da cidade.
Sizi sağlık merkezine götürmemi ister misiniz?
Quer que o leve ao centro médico?
Sağlık merkezinden burada olduğunu söylediler.
No centro médico disseram-me que ela estava aqui.
İlk önce Sağlık Kurulu'na gideceğim sonra mali sermayelerine bir bakacağım!
Primeiro, vou à Comissão de Saúde e vou ver quem os financia.
Sağlık gereksinimleri nedeniyle mi daha zor oluyor bu sizce?
Você acha que é mais difícil por causa dos cuidados de saúde que elas exigem?
Hapishane sağlık standartları hakkında hiçbir şey bilmiyorum ama...
Não sei nada sobre... normas médicas da prisão, mas...
Eline sağlık.
Obrigado.
Sağlık ve Emniyet için çalışmak zaten yeterince zor.
Trabalhar para a Saúde e Segurança é bastante difícil.
Onlar da sürekli "Hayır, sigara içmekle sağlığınıza zarar vermek ya da hastalık kapmanız arasında bir bağlantı yok." demişlerdi.
"Não há ligação entre fumar e danos para a saúde ou efeitos nocivos."
Kulakları geniş bir duyma alanına sahipler. En kısık sesleri bile duymalarını sağlıyor.
As orelhas dão-lhes uma audição de longo alcance, permitindo-lhes apanhar o mais subtil dos sons.
Seni kısa sürede sağlığına kavuşturacağız.
Não te preocupes, Julia. Ficarás bem dentro de pouco tempo.
Zavallı kızın kafasını karıştırıp akıl sağlığının bozulması senin işindi.
Mexeu com a cabeça daquela pobre rapariga e o colapso dela foi obra sua.
Seninle geçirdiğim her dakika, hakkında öğrendiğim her bir şey sana biraz daha aşık olmamı sağlıyor.
E cada momento que passo contigo, cada coisa que aprendo sobre ti, faz-me amar-te ainda mais. Prometo-te que vamos resolver as coisas da nossa matilha.
Üç yıl şartlı tahliye ve bir ruh sağlığı merkezinde ayakta tedavi üzerinde anlaştık.
Concordamos em 3 anos de condicional, e tratamento urgente numa clínica psiquiátrica.