Sei traduction Portugais
399,695 traduction parallèle
- Bilmiyorum.
- Não sei.
Bridget Cohen'ı aradığını biliyorum.
Sei que falaste com a Bridget Cohen.
- Biliyorum.
Eu sei.
Her şeyi biliyorum.
Eu sei de tudo.
Sensiz ne yaptığımı bilmiyorum.
Não sei não te ter por perto.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
Não sei o que fazer.
Ne yaptığının farkındayım.
Eu sei o que está a fazer.
Ama kadınla birlikte çalışabilirsin.
Com ela já dá para trabalhar. Sei que também o vê.
Biliyorum.
- Eu sei, eu sei.
- Doug'la ilgili bildiğim şey bu.
É o que eu sei do Doug.
Gerçek hikâyeyi biliyorum.
Mas eu sei a verdadeira história.
Acaba neden bu hâle geldi?
Não sei o que lhe aconteceu.
- Sanmıştım ki...
- Pensei que... - Eu sei, mas pense no seguinte.
Seni önemsediğimi bilmeni istiyorum ama ne kadar yanında olabilirim, bilmiyorum.
Quero que saibas que gosto de ti, mas não sei quanto apoio te poderei dar.
Bu konuda beklememizin doğru olacağını sanmıyorum.
Não sei se devíamos esperar, Sra. Presidente.
Bak, onun fikrinin senin için çok önemli olduğunu biliyorum.
Oiça, sei que a opinião dele é importante para a Claire.
Tıpkı hiç kimsenin beni senin kadar sevemeyeceğini bildiğim gibi.
Tal como eu sei que nunca ninguém me amará como tu.
Ama birini bulabilirim ya da... bilmem fark ettiniz mi ama gelsemium gibi bir şey bile yüksek dozda ölümcül olabilir.
Não sei se tem noção, mas mesmo algo como o gelsemium pode ser letal em doses grandes.
Rachel'a ne olduğunu bilmiyorum. Ama senin Zoe Barnes'ı öldürdüğüne inanmıyorum.
Não sei o que aconteceu a Rachel Posner, mas não acredito que tenha matado a Zoe Barnes.
Burada ne işim var, onu bile bilmiyorum.
Nem sei o que estou aqui a fazer.
Bilmem ki, boş ver.
Sei lá. Esquece.
Ama ilk olarak, "Sana çöp kutusu attığım için üzgünüm." emojilerle nasıl denir?
Mas, primeiro, não sei que emoji diz :
Gerçek din hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Além disso, não sei nada sobre religiões verdadeiras.
Evet, biliyorum.
Sim, eu sei.
Her şeyini biliyorum.
Sei tudo sobre ti.
Benim de bildiklerim var.
Bem, eu também sei coisas.
O paltoyu nereden aldığın gibi.
Sei onde arranjou esse belo casaco.
Bilmem ki... Popo tokuşturursunuz.
Não sei tocar rabos?
Dedikoducu ve ters biri olduğumu biliyorum.
Eu sei que sou mexeriqueira e mandona.
Bilmiyorum, herhangi bir sebep belirtmedi.
Não sei, ela nem me deu uma razão.
Biliyorum, Amy'de tren odası yapmama izin vermiyor.
Eu sei, e a Amy disse não a uma sala de comboios.
Ama kobay fare olarak kullanılmak konusunda emin değilim.
Mas não sei como me sinto a ser usado como um porquinho da índia.
Bilmem.
Não sei.
İlişkimizin detaylarını Howard'ın önünde paylaşma konusunda emin değilim.
Não sei se estou confortável dando detalhes da nossa relação em frente ao Howard.
Aynı şeyi masaj koltuğu hakkında da söylediğimi biliyorum, ama bu sefer ciddiyim.
E sei que disse o mesmo da cadeira de massagem, mas desta vez é verdade.
Bilmem, ne farkeder ki?
- Não sei. Que diferença faz?
Gönderdim, ne derece doğru olduğundan bile emin değilim.
Não sei se ela era tão precisa assim.
Derdin ne bilmiyorum, çocuk senin için çıldırıyor gibi görünüyor.
Não sei qual é o problema. Parece que ele é doido por ti.
Nick... Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Pek iyi değil.
O Nick... não sei como dizer... não bate bem.
- Bilmiyorum Kaptan.
- Não sei, Capitão.
Onun artık canımızı sıkamayacağı bir yer biliyorum.
Sei de um lugar onde não nos importunará mais.
Yoğun olduğunuzu biliyorum fakat ne olur biraz kalın.
Sei que estão ocupados, mas por favor, fiquem um pouco.
Bununla başa çıkabileceğini biliyorum.
Sei que podes lidar com isso. Eu vi-te!
Sanırım ben Inferno'nun nereye gitmiş olabileceğini biliyorum.
Acho que sei para onde o Inferno vai.
Ve sizin de onlarla beraber çalıştığınızı biliyorum Ulusal Güvenlik Konseyi'yle tüm yeni Nainsanlar'ı kayıt ediyorsunuz.
Sou a Iso. E sei que trabalham com eles, o Conselho de Segurança Nacional, obrigando os novos Inumanos a registarem-se.
Dünya'da Yenilmezler'in olmaması bir sorundur fakat çözümün bu olduğundan pek emin değilim.
Um mundo sem os Avengers é um problema, mas não sei se isto é a solução.
Bu hiç doğru gelmiyor.
Não sei. Não me parece bem.
Ne yaptığımızı kesinlikle biliyorum.
Sei perfeitamente o que estamos a fazer.
Fakat onun dışarıda olduğunu biliyorum.
Mas sei que está lá fora.
Fakat sarılmaların seni ne kadar sinirlendirdiğini biliyorum.
Só que sei como os abraços te irritam.
- Elimdeki bu.
É o que eu sei.