Söylemeliyim traduction Portugais
4,970 traduction parallèle
- Çünkü sana söylemeliyim...
- Porque eu não quero.
Söylemeliyim ki, ben de kendime inanmıştım.
- Bom, devo dizer que também acreditei em mim.
Söylemeliyim ki işler planlandığı gibi gitmedi.
É inútil dizer... que as coisas não correram como planeado.
Söylemeliyim ki oğlunuz benim için ilham kaynağı oldu.
Só queria dizer que o seu filho foi uma inspiração para mim.
Şimdi izninizle sekiz numaraları masadaki birine Happy Gluckwunscht'ı söylemeliyim.
Agora, se me dão licença, tenho de ir cantar Feliz Gluckwunscht a alguém na mesa oito.
Dosyanda resim yaptığına dair bir şey görmemiştim, ancak söylemeliyim ki bu oldukça etkileyici.
Não tinha nada no teu arquivo sobre pintura, mas admito, isto é impressionante.
Yapmam gerek. Sayı söylemeliyim.
Tenho mesmo de os informar.
Bu ücra sokak köşesinin, ailen için pek de tâlihli bir yer olmadığını söylemeliyim Soph.
Devo dizer, que esta esquina, não está á prova o local mais sortudo para tua família esta noite.
- Sana bir şey söylemeliyim.
- Tenho de te contar uma coisa.
Şunu söylemeliyim ki CIA'den olmayan iki kişiyi yüksek öncelikli bir CIA operasyonuna dahil etmek bana göre berbat bir fikir. İsteğin reddedildi.
E devo dizer que a ideia de trazer dois não-agentes para um trabalho da CIA soa como uma péssima ideia.
Bu arada kaçmayı düşünüyorsan eğer şunu söylemeliyim ki güç sahibi birçok arkadaşım var.
E por falar nisso, se pensa em fugir quero que saiba que sou um homem com amigos poderosos.
Durum böyle olacaksa, skor artık bizde belki de artık annemlere kimle konuştuğunu söylemeliyim.
Se estamos a competir, talvez devesses contar às mães com quem andas a falar.
Yine de söylemeliyim ki annenler neredeyse çekilir görünen bir evlilik yapmışlar.
Embora, deva dizer, que as tuas mães fazem o casamento parecer muito mais aceitável.
Söylemeliyim ki burada oldukça rahat bir hayat tarzınız var Binbaşı.
Tenho de dizer, tens uma vida muito confortável aqui, Major.
Conrad her girişteki güvenliği arttırmış Grayson'lar için planladığım şey içinse onu benimle içeri sokmam gerektiğini söylemeliyim.
Conrad aumentou a segurança em todas as entradas e para aquilo que estou a planear para os Grayson, digamos apenas que terei de levá-lo comigo.
Belki de bir süre onlarla kalacağımı söylemeliyim.
Talvez deva dizer que vou viver uns tempos com eles.
Söylemeliyim ki Bay Şapka amacım şikâyet etmek değil. Ama bize şeker sözü vermiştiniz gördüklerimse kesinlikle iyilik değil.
Ei, Sr. Chapéu, não me quero queixar, mas prometeu-nos doces, não dores e mutilações.
Ve bunun etkileyici bir dedektiflik işi olduğunu söylemeliyim.
E, devo dizer, que foi um belo trabalho de detective.
Sana şunu söylemeliyim ki, annenle çok enteresan bir konuşma yaptık. Başka seçenek yok zaten.
Tenho de te dizer que tive uma conversa muito estranha com a tua mãe.
Şunu söylemeliyim ki yokluğunda işler arap saçına döndü.
Tenho de vos informar de que, na vossa ausência, isto se complicou.
Bir şey daha söylemeliyim.
E há mais uma coisa.
Şunu söylemeliyim ki, kurbanımız, geçen hafta Bay Palmer'la ona vurduğumuzdan beri oldukça küçük görünüyor.
Devo dizer, a nossa vítima parece muito menor do que era quando Sr. Palmer e eu batemos nele e o deixamos desacordado.
Zeytin dalı uzatma konusundaki istekliliğine hayran kalmamın yanında söylemeliyim ki bu hoş karşılanmayabilir.
Enquanto admiro a tua vontade para estenderes um ramo de oliveira tenho que te dizer que ele pode não ser bem vindo.
Nereye gideceğimizi ona söylemeliyim.
Tenho que lhe dizer para onde vamos.
Sana bir şey söylemeliyim Armand. Jessica'yı gerçekten de dergide konu etmelisin çünkü kendisi iyi oyuncudur.
Eu me sentiria mal se não o fizesse aproveitar esta oportunidade apenas para sinalizar a você, Armand, que você realmente deve Jessica colocou em sua revista porque ela é uma ótima atriz.
Warren Saget hayatından çıktığı için çok memnun olduğumu söylemeliyim.
Sabes, tenho que te dizer, estou mesmo muito contente que o Warren Saget esteja fora da vida dela.
Sana bir şey söylemeliyim, ve bu hiç hoşuna gitmeyecek.
Tenho que te dizer uma coisa, e não vais gostar disto.
- Onur duyduğumu söylemeliyim. - Onur duymanı istemiyorum. Evet demeni istiyorum.
Não quero que se sinta lisonjeado, quero que aceite.
Seni o laboratuvardan aldığımda seni hesaptan çıkardığımı söylemeliyim.
Mas tenho de dizer, quando te tirei daquele laboratório, pensei que era o teu fim.
Annie sana şunu söylemeliyim ki,... kaçak durumundayken Henry'nin peşinden gitmek- -
Tenho que dizer-te, Annie, ires atrás do Henry enquanto estás a ser procurada...
Ve müsaadenle, şahane bir plan olduğunu söylemeliyim.
E, se é que posso dizer, um plano brilhante.
Söylemeliyim ki Fontana'nın "Monsoon 2" sinin satışta olduğunu duyunca şok oldum.
Fiquei chocado por saber que "Monsoon nº2" do Fontana estava a ser leiloado.
Söylemeliyim ki, merdivenlerin oradaki Fontana'yı özlüyorum.
Devo dizer que sinto falta do Fontana na escadaria.
Söylemeliyim ki, bu fikir İtalyanları, İtalyanları düşündüğün zaman, resimleri çok severler, bunu kullanmamalarının sebebi bunun hileli olduğundandır, Çocukça buldum, tamamen çocukça.
A ideia de que os italianos, quando pensamos nos italianos, eles adoram quadros, a ideia de que não terão usado isto, pois isto seria considerado batota, considero isso absolutamente infantil.
Söylemeliyim ki tanrı beni yaptıklarından çok memnun olduğu hakkında bilgilendirdi.
Deus assegurou-me pessoalmente que ele está altamente agradecido com o seu trabalho.
Bana inanman için daha kaç kez söylemeliyim?
Quantas vezes preciso de te dizer para que acredites?
Hayal kırıklığına uğramadığımı söylemeliyim.
Mas devo dizer que estou desapontado.
Cidden Harvey, söylemeliyim ki...
A sério, Harvey, Preciso dizer...
Sana ne söylemeliyim bilemiyorum.
Não sei o que te dizer.
Ona bir şeyler söylemeliyim.
Eu tenho que lhe dar alguma coisa.
Büyük hayranınız olduğumuzu söylemeliyim.
Quero que saiba que somos grandes fãs.
Bunu özleyeceğimi söylemeliyim.
Tenho que dizer que... Senti mesmo falta disso.
Bu yolculukta çok rahatsız olduğumu söylemeliyim Dean.
Devo dizer Dean, estou muito desconfortável com toda esta viagem.
Sana hızlıca bir şeyler söylemeliyim.
Tenho de te dizer umas cenas rápidas.
Ama söylemeliyim ki istasyondan kovulduğumdan beri adam akıllı iş bulmakta zorlanıyorum.
Mas tenho que dizer-te... tem sido difícil encontrar trabalho desde que fui expulso do 51.
Söylemeliyim bu iş düşündüğüm gibi olmadı ama ama yine de hallettin.
Não aconteceu como eu esperava, mas tu conseguiste.
Onu aşağılık birisi olarak görmediğimi mi söylemeliyim?
Fingir que não o acho desprezível?
Beni hırpalamak istemeleri hakkında basına ne söylemeliyim? Şey gibi...
Eu dizer algo à imprensa, sobre o quanto eles me importunaram.
- Aynen. Pekala Sally hakkında da birşeyler söylemeliyim.
Temos que dizer alguma coisa sobre a Sally.
- Şunu söylemeliyim eğer birisi eski bir Nazi'nin izini sürüp onu öldürdüyse katilleri yakalamak bizim işimiz, değil mi?
- Sim. - Devo dizer, se alguém foi atrás deste velho nazi e o matou...
Ona gerçeği söylemeliyim, değil mi?
Tenho que dizer-lhe a verdade, não é?
söylemeliyim ki 66
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyleme 186
söyle bana 1105
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyleme 186
söyle bana 1105
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyle ona 443
söylediğim gibi 241
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylemedi 153
söyledin mi 33
söyleyemem 305
söyle ona 443
söylediğim gibi 241
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylemedi 153
söyledin mi 33
söyleyemem 305