Tüm bildiğim traduction Portugais
698 traduction parallèle
Tüm bildiğim Laura'nın Cuma günü Diane Redfern ile bir öğle yemeği yediği.
Tudo o que sei é que na Sexta ela almoçou com Diane Redfern.
Onun hakkında tüm bildiğim bu, çünkü konuklarımızın işine burnumuzu sokmayız.
É tudo o que sei sobre ela, porque não espiamos os nossos hóspedes.
Tüm bildiğim bu kadar, Bob.
Não sei mais, Bob.
O gerçek bir erkek, tüm bildiğim bu.
Tudo o que sei é que é um homem de verdade.
Tüm bildiğim onun yapmış olduğu.
Só sei que foi ele.
Hakkında tüm bildiğim bu.
Foi só onde sempre a vi, via-a no trabalho.
Onun hakkında tüm bildiğim bu Bay Smith.
É tudo o que sei sobre ele, Sr. Smith.
Tüm bildiğim benim ne hissettiğim.
Só sei como me sinto.
Tüm bildiğim bunlar gibi görünüyor.
Parece que é tudo que sei.
Tüm bildiğim beni işten kurtardığı.
Tudo o que sei é que poupou-me trabalho.
Yardıma ihtiyacımız var, tüm bildiğim bu.
- Precisamos de ajuda, é tudo que sei.
Tüm bildiğim bu.
É tudo que sei.
Tüm bildiğim kendine 4000 dolar...
Bem, tudo o que sei é ele comprou 4.000...
Tüm bildiğim Apache'ler onları ölüme teslim etti.
O que aconteceu com a minha família? Onde é que elas estão?
Tüm bildiğim... güç seviyesi % 12 düştü ve düşüyor.
Tudo o que sei é que... os níveis de energia caíram 12 % e estão constantemente a cair. Nunca vi nada como isto.
Tüm bildiğim yakında iki, dört, sekiz tane daha olacağı.
Bem, tudo o que eu sei é, que em breve haverá dois quatro, oito e mais.
Tüm bildiğim kendi yolumdayım
Só sei que vou a caminho
Tüm bildiğim kendi yolumdayım...
Só sei que vou a caminho
Tüm bildiğim... kendi yolumdayım...
Só sei Que vou a caminho
Nerede olacağım, emin değilim Tüm bildiğim kendi yolumdayım...
Para onde vou? Não estou certo Só sei que vou a caminho
Tüm bildiğim kendi yolumdayım...
Só sei é que vou a caminho
- Tüm bildiğim telefondaki sesler.
- Só conheço vozes ao telefone.
Tüm bildiğim mektubun dediği, kız üçe kadar yaşayacak.
Só sei que a carta diz que está viva até às 3 da manhã.
Tüm bildiğim bu.
É tudo o que sei.
Tüm bildiğim bu. İlgilendiğim tek şey de bu.
É só isso que sei e que me interessa.
Ve tüm bildiğim Büyük bir depresyonun başlangıcındayım
E tudo o que sei é que estou no início de uma grande depressão.
Ama tüm bildiğim İçimde bir yerde Kanıyorum
Mas tudo o que sei é que no fundo estou a sangrar...
Ve tüm bildiğim Halen canavar Besleniyor
E tudo o que sei é que a besta ainda se está a alimentar.
- Tüm bildiğim çimenden ibaret aslında. - Ne çimeni?
Samuel Johnson disse'cortar relva é cortar relva'.
Tüm bildiğim onu oradan çıkartmam gerektiğiydi.
A única coisa que me preocupava era tirá-lo dali.
Adrian, tüm bildiğim bu.
Adrian, só sei fazer isto.
Tüm bildiğim bu.
Só sei fazer isto.
Tüm bildiğim öyle bir adama göre masum olduğum kanıtlanana kadar suçluyum.
Tudo o que sei, é que com um homem desses, sou culpada até prova em contrário.
Bu Ozone'a zor çalışmalar sonucunda Ozone'a tüm bildiğim hareketleri öğrettim.
Como sendo o reconhecimento dos meus parceiros... pelos dias agonizantes de ensinar ao Ozono... tudo o que sei- -
Sana tüm anlatacaklarım bu kadar,... çünkü tüm bildiğim bu.
E é tudo o que te vou contar, porque é tudo o que sei.
- Merhaba. - Yapabileceğimi söylediler. Tüm bildiğim bu.
Disseram-me que eu era capaz, só sei isso.
Tüm bildiğim bazı kimyasallar satın aldıkları... Şu Pepe denen adam onları nereye götüreceklerini- -
Só sei que compram químicos e que o Pepe lhes diz para onde os levar.
Uzman değilim. Tüm bildiğim lokomotiflerin birlikte çalıştığı ve bütün işlemi öndekinin yaptığı. En öndekini durdurursan hepsi durur.
Quando um grupo de motores trabalha em conjunto, tudo opera através do motor principal - pára-se o motor principal, pára-se tudo.
- Tüm bildiğim, koyu kahverengi.
- Só conheço o castanho-avermelhado.
Tüm bildiğim bu.
Isto é o que sei.
Tüm bildiğim bu.
É só o que sei,
Önemli olan şey ise tüm gizli örgüt hareketinin liderinin ismini bildiğim.
O importante é... Tenho o nome do líder de todo o movimento da Resistência.
- Sorun değil Çünki sende bildiğim tüm almanlar gibisin, vede bildiklerimi belkide kendime saklamalıyım.
É tudo de alemão que conheço, e talvez que queira conhecer.
- Tüm hayatlarını bildiğim adamlar.
Homens a quem conheci toda a vida.
Bildiğim kadarıyla tüm eczaneler kapalı.
Eu não. Acho que estão todas fechadas.
Bildiğim tüm hikayeleri anlattım ve gidip başka hikayeler bulmalıyım.
Já contei todas as histórias que tinha e tenho que ir procurar mais.
Bir sürü yakınım bir araya toplanmışlar bildiğim tüm arkadaşlarım.
Um montão de gente reunida aqui. Todos os amigos que conheço.
Bildiğim tüm arkadaşlarım.
Todos os amigos que conheço.
Bildiğim tüm Arapçayı az önce sarf ettim.
Ah, não. Você já ouviu todo o Árabe que sei.
Ben, tüm bilimsel yeteneğimi ve bilgimi şeytanı amaçlar için kullanılacağını bildiğim bu projeye adadım.
Dediquei todo o meu conhecimento e saber científicos com projectos que sabia poderem ser usados para fins maléficos.
Wow! Faraday gemiyi bir hangarda tutuyordu ve içine David'i alıp havalandı. Tüm bildiğim şu :
Faraday pôs a nave num hangar.