Utangacım traduction Portugais
200 traduction parallèle
Kendim sorardım ama çok utangacım.
Eu mesmo me oferecia, mas sou muito tímido.
Bu şarkıyı dönüp yüzüne bakarak söylemek için fazla utangacım.
Sou tímido demais para virar e dizer na sua cara.
Korkuyorum ve utangacım.
Tenho medo e sou tímido.
Bu doğru değil, sadece utangacım. Gayet iyi biliyorsun.
Não gosto de intrigas, mas sabes bem que sou tímida.
Ben... utangacım.
Eu... eu sou tímida.
Utangacım, Özellikle kadınlarla.
Sou um tímido, principalmente com as mulheres.
- Aslında utangacım.
- Sou mais tímida do que pareço.
Bu konularda biraz utangacım.
Estas coisas dão-me vergonha.
Lisede olduğumdan daha az utangacım.
Eu estou menos tímido do que no liceu.
Beni seviyor çünkü ben kibar, nazik ve tasalıyım ve heyecanlı ve utangaç ve şefkatliyim!
E sabes porquê?
Dahiler çekingen ve utangaç olmaz mı?
Os grandes intelectuais não são retrógrados e tímidos?
- Utangaç mı?
- Tímido?
Utangaç mısın?
Não te acanhes. Por que ficas assim?
Dansa kaldırılmayan bir çift utangaç kız mı?
Ficaram sem par?
- Utangaç mısın Charlie?
- Tens vergonha, Charlie?
Dudaklarım. iki utangaç hacı yüz sürüp mihrabına. hazırdır bu kaba dokunuşu bir öpüşle yumuşatmaya.
Os meus lábios, dois modestos peregrinos, estão prontos para suavizar esse toque indigno com um terno beijo.
Uzmanlarımız sizi "korkunç derece sıkıcı", "hayal gücü kıt", "utangaç, iradesiz," "kolayca hükmedilebilir", "espri anlayışı olmayan," "can sıkıcı" ve "önüne geçilmez bir şekilde tekdüze ve berbat" diye nitelendirdiler.
Os nossos peritos descrevem-no como... "um fulano espantosamente chato" "sem imaginação",... "tímido, sem espinha," "facilmente dominável",...
Sanırım tam olarak anladın ben aslında çok utangaç biriyim.
Eu acho que lá no fundo, sou basicamente uma pessoa muito tímida.
Utangaç mısınız?
Tímido?
Ben aptalım, sen de utangaç.
Eu sou burro, tu és tímida.
Hadi, tatlım. Utangaç olmana gerek yok.
Emilia, de nada adianta ser tímida.
Hakkımda bilmen gereken ilk şey... biraz utangaç olduğumdur tatlım.
Uma das primeiras coisas que devia saber sobre mim, meu querido, é que sou um pouco tímida.
Utangaç mısın?
Envergonhado?
Bak, Doktor, bence siz utangaç bir tipsiniz. Yani, ah... Burnumu pudralamaya gidiyorum, ve geri geldiğimde, umarım senin kıyafetlerini benimkilerin yanında bulurum.
Ouça, doutor, eu acho-o um pouco tímido... por isso, vou ali dentro retocar a maquilhagem... e, quando voltar... espero ver a sua roupa ao lado da minha.
utangaç mısın?
Embaraçado?
Bugüne kadar tanıdığım en utangaç erkekti.
Devia ser o mais tímido que já conheci.
Birdenbire utangaç mı olduk?
Ficou tímido de repente, foi?
- Utangaç değilsin, değil mi tatlım?
- Não és tímida, pois não?
Sosyalleşmek için çok utangaç derneğe gitmek için fazlasıyla korkak gittikçe daha fazla yalnızdım.
Demasiado tímida, demasiado envergonhada para ir à associação. Estava cada vez mais sozinha.
Gerçekten bu kadar utangaç mısın, yoksa bize rol mü kesiyorsun?
És assim tão tímida, ou estás a fazer fita?
Asla süslü sözlerle aklını başından almaya çalışmadım. Sadece bir ağabeyin kız kardeşine göstereceği utangaç sadakati ve... -... buna yaraşır sevgiyi gösterdim.
Nunca a tentei com outras palavras que não as de um irmão para uma irmã, mostrando uma sinceridade recatada e um amor puro.
İstemiyor musun? Yoksa utangaç mısın?
Queres ir beber um copo comigo?
Utangaç mı yoksa kibirli mi emin değilim.
Não sei se ele é arrogante ou tímido.
Bir eyerden eğilmiş utangaç utangaç bakan bir resmi var mı?
tem alguma foto onde ela esteja inclinada?
Ben Utangaç çalmak.... hadi ama! Sevgili komşular biraz mantıklı olalım.
Caros colegas condóminos, raciocinemos.
Romantik bir arkadaşım var. Cidden çok utangaç.
O meu amigo é um romantico, é muito tímido.
Utangaç mı?
Tímido?
Dudaklarım, bu iki utangaç hacı, Yüz sürüp mihrabına Hazırdır bu kabalığı nazik bir öpüşle yumuşatmaya
Meus lábios, dois peregrinos corados, prontos estão para amenizar esse indelicado toque com um terno beijo.
Ray, para için yapmadım. Ne utangaç.
- Não o fiz pelo dinheiro.
Onu bir çok kez öldürmeye çalıştığım için biraz utangaç davranıyor.
É um bocado tímido porque eu já o tentei matar várias vezes.
Tamamen utangaç kalacağım.
Vou ficar acanhado.
Hyde aniden utangaç mı oldu?
De repente o Hyde ficou tímido?
Son sefer olan şeyden dolayı biraz utangaçım da.
Estou um pouco envergonhado depois do que aconteceu.
- Çok utangaçım.
- Sou muito tímida.
Bizi ayırt etmek çok kolay, çünkü ben utangaç olanım.
É fácil distinguir-nos, porque eu sou o tímido.
Sanırım biraz utangaç biri.
Será assim tão tímido? Suponho que isso seja bom para variar.
Umarım çok utangaç değildir.
Espero que não seja muito tímido.
- Utangacım.
- Sou tímido.
Ben de utangaçım.
Também sou tímido.
Utangaç mısın?
És timida?
Ben utangaçım.
Eu sou timido.