English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ U ] / Uyanıyor

Uyanıyor traduction Portugais

534 traduction parallèle
- Uyanıyor. - Ne yapacağız?
- O que vamos fazer?
Uyanıyor. Aç olduğuna bahse girerim!
- Com fome, eu aposto!
Gecenin bir yarısında uyanıyorum ve pençelerinin tıkırtıları beynimde yankılanıyor.
Acordo de noite, com o som dos seus passos ecoando na minha cabeça.
Kahkahaçiçekleri uyanıyor
E tem as glórias-matinais que despertam...
Her gün içimde çalışma heyecanı uyanıyor.
Sinto a força para trabalhar crescer dentro de mim, diariamente.
Yeni uyanıyor, avuçlarındaki kumu ovalıyor ve yeni bir "turistler için güzel görünelim" gününe hazırlanıyor, misafirleri tatmin etmek için gereken hizmetleri sunan insanlar olmadan asla gerçekleşemeyecek bir gün.
Está a acordar, a sacudir a areia, preparada para mais um dia a ser bonita para os turistas, um dia impossível sem quem presta os serviços necessários para satisfazer o visitante.
Diğer konuğunuz uyanıyor galiba.
Parece que o vosso outro hóspede está a acordar.
Aslan uyanıyor artık, hayatım.
O leäo está acordando, querida.
" Londra uyanıyor
" Londres está a acordar
Şimdi kardeşim güvende ve uyanıyor.
Neste momento a minha irmã está segura e a acordar. 'E nasce um novo dia, Uma nova vítima é escolhida...'
Kendine geliyor, uyanıyor.
Ele está a voltar a si, a acordar.
- Acele et, Hubert. Uyanıyor.
Depressa Hubert!
- Acele et, Hubert, uyanıyor!
Depressa, Hubert! Já está! Está a acordar.
- Kalbi uyanıyor.
- O coração dele despertou.
Bir dostun dostu uyanıyor
Há um amigo de um amigo a acordar
Sonra sen geliyorsun, o da Eldir'de uyanıyor hesapladığı gibi kaçıp gidememiştir.
Depois apareceste tu, e ele acordou em Eldir... em vez de se ter logo ido embora, tal como ele planeou.
Günaydın güneş, yeryüzü uyanıyor
Bom dia, brilho das estrelas A Terra saúda-te
Günaydın güneş, yeryüzü uyanıyor
Canto da manhã nascente Bom dia, brilho das estrelas A Terra te saúda
Uyuyan güzel uyanıyor.
A bela adormecida acordou.
İnsanlar farklı giyiniyor, terliyor, kötü uyanıyor ve kendine gelmiyor.
As pessoas transpiram e acordam mal dispostas logo de manhã.
Bir gece uyanıyor, teyzeyi görmeye iniyor ve bir herifle yakalıyor.
Parece que uma noite acordou... ... e apanhou a tia com um tipo.
- Artık kaçamayacak. - Uyanıyor!
Ele vai acordar!
Direniş uyanıyor mu?
E isso enfraquecerá a nossa luta?
Uyanıyor Hannibal.
Ele está a acordar, Hannibal.
Uyuyan dev uyanıyor.
O gigante adormecido acordou.
Hannibal, uyanıyor.
Hannibal, ele está a acordar.
- O nasıl? - Uyanıyor.
- Como é que ele está?
- Uyanıyor.
- Está a acordar.
Bak, komşular uyanıyor.
Os vizinhos vão acordar.
- Evet, uyanıyor.
- Está a acordar da sesta.
New York güne uyanıyor. Hayatın çarkları dönmeye başlıyor.
Nova York acorda, a máquinaria da vida começa a se mover.
Uyanıkken yaptığımdan daha iyisini yapıyor.
Ele sabe mais a dormir do que eu acordado.
Baba uyanık, anne çığlık atıyor, göz yaşı, suçlamalar, meydan okumalar!
O pai dela vai acordar, a mãe vai gritar. Haverá lágrimas e recriminações.
Ciro uyan! Kar yağıyor.
Ciro, acorda que está a nevar!
Uyanın kar yağıyor!
Levanta-te, está a nevar!
Luca, Luca uyan bak kar yağıyor!
Luca, olha!
Uyan Humbert, otel yanıyor!
Acorde, Humbert! O hotel está a arder!
Reklamlar yüzünden hep uyanıyor.
Barney! Os anúncios acordam-na sempre.
Benimle birlikte bir saat olsun uyanık kalamıyor musunuz?
Então, não pudestes vigiar uma hora comigo.
Gece uyanık olacağım, yağmur şiddetli yağıyor.
A chover assim no meu quarto, não vou conseguir dormir.
Bu beyefendi karısının mink etolünün rengine uyan bir müzik seti bakıyor.
Este senhor procura uma aparelhagem que condiga com a marta da mulher.
Şimdi de uyanıp, yemyeşil, soluk bir suratla, neler yaptığına mı bakıyor?
E acorda agora, tão verde e pálida, pelo que desejou tão livremente?
Ne sıkıcı, sadece burada oturuyor... ve hap alıyor ve kıçlarının üzerine oturup... kitapların arasında bitin gece... uyanık kalıyorlar.
Que pessoas enfadonhas, eles sentam-se lá... a tomar bennies e a ficar acordados toda a noite... com a cara deles enfiada num monte de livros... e com o polegar pelo cu acima.
Son kez soruyorum, tarifime uyan bir rahip tanıyor musunuz?
Pela última vez, conece algum padre que corresponda à descrição?
Sabah uyanıp baktığınız yerde in cin top oynuyordu. Etraftan kabarcıklar çıkıyor, yerden kaynayarak dumanlar yükseliyordu.
Acordávamos de manhã e olhávamos para aquela extensão de terra de ninguém, que borbulhava e fervia com os vapores que saíam do terreno.
Bir Brahma yüzyılı sonunda, uyanıp düzelerek tekrar dalıp büyük kozmik nilüfer rüyasına yatıyor.
Até que, ao fim de outro século de Brama, se move, se recompõe e recomeça de novo, a sonhar o grande sonho cósmico do lótus.
Yaklaşık her elli kafadan biri canlı kalırmış. Tamamen uyanık halde gözler kırpıyor, ağızları bir şey söylemeye çalışır gibi.
Mas cada quinto das cabeças ainda estava viva... com os olhos a pestajenar, e a boca a tentar dizer algo.
- Oh, uyanıyor!
- Está a acordar!
- Hatırladın mı? Uyanıp da "geldiler" dediğini hatırlıyor musun?
Lembras-te de, ontem, teres dito que "Eles estão aqui"?
- Uyanır uyanmaz hap alıyor.
- Acorda com sedativos...
Uyan hadi, postacı kapıyı çalıyor...
Amigo... Acorda amigo, chegou o carteiro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]