Uçuyorsun traduction Portugais
223 traduction parallèle
Sen uçuyorsun!
Estás a voar!
İyi uçuyorsun.
Você voa bem.
Bir uçurtma gibi uçuyorsun.
Você está quase louco...
İçeri gelirken mutluluktan uçuyorsun... ama onun iyi olmadığını görünce endişeleniyorsun.
Está feliz... mas quando vê que não se sente bem, se preocupa por ela.
Kız Tokyo'ya gidiyor sen de Randolph Field'a uçuyorsun. Yarından sonra.
A rapariga vai para Tóquio e você vai para Randolph Field, depois de amanhã.
Washington'a mı uçuyorsun?
Vais para Washington?
Sen uçuyorsun, Dave.
Estás por cima, Dave.
Bu gece bir yere mi uçuyorsun?
Vai voar para algum sítio esta noite?
Şimdi de savaşta uçuyorsun.
Agora voas na guerra.
Jill, kelebek gibi uçuyorsun.
Jill, andas de um lado para o outro, como uma borboleta.
Kelebek gibi uçuyorsun. Neden bir yere konmuyorsun?
Andas de um lado para o outro como uma borboleta.
Mutluluktan uçuyorsun.
Estou simplesmente...
Paris'e mi uçuyorsun?
Vai para Paris?
Ne zamandır uçuyorsun?
Há quanto tempo pilotas?
- Zaten uçuyorsun, Kris!
- Já está em vôo, Kris!
Sonra sen kayıp hazineyi buluyorsun kanatlanıp uçuyorsun.
Depois de encontrares o tesouro perdido... vão... crescer-te asas e vais voar.
Viper'ınla görevlere uçuyorsun, savaşın içinde.
Tu partes em missões no teu víbora, para combater.
Sanırım biraz yüksekten uçuyorsun adamım. Tamam dostum.
Creio que vamos um pouco alto, amigo.
- Demek hala uçuyorsun.
- Ele voa?
Yüksekten uçuyorsun diye bunu mahvedemem.
Não me esqueço... mesmo se estejas pedrado!
Sen göklerde uçuyorsun, biz ise bir bodrumdayız!
Desce das nuvens, nós estamos numa cave!
Çok yüksekten uçuyorsun, hava boşluklarına dikkat et.
Você está a voar muito alto, rapaz, e o ar é muito rarefeito lá em cima.
Uçuyorsun, Tygra.
Tu estás a voar, Tygra.
Nereye uçuyorsun?
O que buscas?
- lceman'le mi uçuyorsun?
- Vais voar com o Iceman?
Birinci sınıfta uçuyorsun.
Estão a voar em primeira classe.
Sırf ben seyrederken böyle uçuyorsun.
só voas assim quando eu estou a ver.
- İşte bak, uçuyorsun.
- Aí tens, estás a voar.
Sen o kadar uçuyorsun ki, onu bile beceremezsin.
Andas tão atordoada que até nisso falharias.
Neden 1.sınıfta sen uçuyorsun?
- Por que hás-de ir tu em primeira?
Falcon'la uçuyorsun.
Ralph, ainda sabes pilotar um Falcon, não sabes?
- Don, sen uçuyorsun.
- Don, sei que tu também.
Uçuyorsun.
Estás a voar.
Yukarda öylece uçuyorsun.
Andar a voar por aí.
- Uçuyorsun!
- Olha! Estás a voar!
Evet ama sen hiç böyle değildin. Bir anda sebepsiz yere tuhaf bir şehre uçuyorsun, üstelik sebebini en yakın arkadaşına bile söylemiyorsun.
Vais viajar assim de repente e nem dizes o motivo à tua melhor amiga?
Fazla yüksekten uçuyorsun, Hunter.
Você está fora das suas competências, Hunter.
Hanta işini bırakıyorsun ve Zaire'ye uçuyorsun.
Deixa o Hanta e voa para o Zaire.
Hey, Buzz! Uçuyorsun!
Buzz, estás a voar!
- Yalnız başına uçuyorsun, öğrenci.
Agora está sozinho cadete!
Uçuyorsun.
Continua!
Uçuyorsun, Ames!
Continua!
Onun kafasını karıştıran tek zaman, hemşirenin onu banyoya taşıdığı anlar ve ben de o zaman ona "Marvin, baksana, uçuyorsun!"
Ele só perturba quando ela o leva para o banho... e eu digo : "Veja, Marvin, você está a voar!"
Tam 30 yıl bekleyip buraya uçuyorsun, bula bula bugünü mü buldun?
A mãe espera trinta anos, aparece aqui e escolhe logo este dia?
Bugün uçuyorsun, değil mi?
Partes hoje, não é?
Bu son uyarı! Neyle uçuyorsun?
Que avião vais apanhar?
Bedavaya uçuyorsun.
Viaja de borla.
Hayır. - Uçuyorsun.
Sabe voar.
Evet, uçuyorsun.
Sim, sabe.
Çok yüksekten uçuyorsun, Yakılacaksın.
Voas demasiado alto. Acabarás por cair.
Dot, uçuyorsun!
Dot, estás a voar!