Ya bakın traduction Portugais
1,386 traduction parallèle
Neyin daha şiirsel ya da doğru olduğunu sormayın, aynaya bakın, şiir sizsiniz.
Não te perguntes o que é poesia, vê-te ao espelho, a poesia és tu!
Aşağıya bakın.
Os olhos voltados para o chão.
Lila'ya bakın, yavrularını sapasağlam teslim ediyor.
Olhem para a Lila, com as crias protegidas atrás do seu rabinho.
Tanrım, Celia'ya bakın.
Meu Deus, olha a Celia...
Oh doğru ya sen bebek bakıcısısın bir nevi bok temizleme görevi.
Ah, pois é! É verdade. É babysitter.
Şu asık suratlıya da bakın.
Olha para a cara de amuada.
Bak, barajı şaşırtmanı istiyorum topu Claire'e at, kendini iyi hissetmesini sağla, anlarsın ya? Bu onları yumuşatır.
Ouve, eu quero que finjas o passe, que atires para a Claire me interceptar, para ela se sentir bem.
Bakın 892. sayfa bu yüzde 894. sayfa diğer yüzde... 893. sayfa ya hiç yoktu ya da gizlenmiş.
- Veja. A página 892 está de um lado e a 894 no outro. Penso que a página 893 nunca existiu.
Bak, danşçıların biri kesici bir balık tarafından saldırıya uğramış.
Uma água viva maguou um dos bailarinos.
Bakın, bu defter var ya...
Escuta, eu tenho aqui umas merdas que...
Ya kuyu çok derindi, ya da Alice çok yavaş düşmüştü. Çünkü aşağıya inerken etrafına bakınıp neler olacağını düşünmek için bol bol vakit buldu.
Ou o poço era mesmo muito fundo, ou ela caía muito lentamente, porque enquanto caía, teve tempo de sobra para questionar-se a si própria e pensar no o que iria acontecer de seguida.
Perşembe günü "Hollywood'un İsa'ya Bakışı" nı işleyeceğiz. Birkaç filmden parça da göstereceğiz.
Terça vamos fazer "Jesus na perspectiva de Hollywood" mostrando arte e alguns excertos de filmes.
Bakın, eğer Cuma'ya kadar almazsanız atmaları talimatını verdik.
Se não as vier buscar até Sexta Feira temos instruções para as deitar ao lixo.
Bakış açınıza göre, iyi ya da kötü... -... ya da hem iyi hem kötü haberler.
Dependendo do ponto de vista, podem ser nem boas nem más, ou ambas boas ou ambas más...
Bak, sarhoştum, sen Chicago'ya gitmiştin ve basın tanıtımı- -
Ouve. Estava bêbedo e tu tinhas fugido para Chicago, e o evento da imprensa...
Bak, barajı şaşırtmanı istiyorum topu Claire'e at, kendini iyi hissetmesini sağla, anlarsın ya?
Ouve, eu quero que finjas o passe, que atires para a Claire me interceptar, para ela se sentir bem. Está bom?
Baba, bak... Richard protestoya gitse bile bu dünyanın sonu değil ya. Baş sayfa hikayesi değil.
Pai, olha... mesmo que o Richard vá a esta manifestação.
Tamam, bakın. Onu Ruanda'ya gönderemem. Henüz gönderemem, nasıl olsa.
Ok, veja, eu não posso embarcá-lo para Rwanda, não ainda.
Tiagra'ya bak, kadınım.
Olhe a Tiagra, a minha miúda.
Beni tutuklayamazsınız. Bak kim olduğun ya da neye inandığın beni ilgilendirmez.
Ouça. não me interessa quem é ou no que acredita.
Bak, daha sevimli olabilirsin, ya da arkadaşını bulmak için bize yardım edersin.
Olha, podes ser engraçada, ou ajudar-nos a encontrar a tua amiga.
Bakın, bu çekleri Atlanta'ya son tarihten önce götüremezsem birkaç banka batacak.
Olhe, se não fizer estas entregas em Atlanta num prazo limite, um par de bancos locais vão-se abaixo.
Anasuya'ya bakışını gördün mü?
Viste como olhou para a Anasuya?
Bakın Bay Santo. Karınız sizin tarafınızdan tecavüze uğramış ya da sizinle ateşli sevişmiş olsa da karınızın ölümünden şüphelisiniz.
Ouça, Sr. Santo, antes de morrer, a sua mulher foi violada por si, ou fizeram sexo violento.
Bakın, bu iyi, bu iyi, fakat hemen yargıya varmayın.
Olha, é bom, é bom, mas não vamos saltar para as conclusões.
Bak, neyi ya da kimi yaptığınızı bilmiyorum ama... gitmeniz gerek.
Olhe, não sei quem você é, nem o que está a fazer aqui, mas vai sair daqui.
Arabanın şu haline bak ya!
Olha para o carro.
Bir şey görüyorum- - birinin bakışlarını ya da... bir köpeğin beni seyredişi... ve birdenbire... ağlamaya başlıyorum.
a aparência do rosto de alguém, ou a maneira como um cachorro olha para mim... e sem mais nem menos, não consigo parar de chorar.
Ya da cee yapacakmış gibi bakıp parmağını ağzına soktuğun değil.
Ou a de perfil, onde tens o dedo na boca... e o olhar surpreso.
Bak, ya yanlış kişiyle evlenseydim ve doğru kişi dışarıda bir yerlerde ise, bunu biliyordum. Bu kişinin muayenehaneme gelip benimle konuşmasını isterdim.
Repara, se eu estivesse a casar com a pessoa errada e a pessoa certa estivesse por ai e o soubesse, eu quereria que essa pessoa viesse ao meu escritório de dermatologia e mo dissesse.
Bakın şu halimize. Beraber takılıyoruz, eğleniyoruz. Kimse Gina'nın içkisinden ya da Mary Teresa'nın sahte yüzüğünden bahsetmiyor.
Todos juntos, a divertirmo-nos, ninguém fala de a Gina beber nem do anel falso da Mary Teresa.
Bak, bu kadının yazacağı kötü bir yazı kariyerine gerçekten zarar verebilir 2 gün içinde baskıya geçecekler, o zamana kadar, ona istediği herşeyi ver.
Olha, um mau artigo desta mulher pode danificar a tua carreira. Eles vão publicar daqui a dois dias. Até lá, dá-lhe o que ela quer.
Yukarıya bakın.
Olhem pra cima.
Bak, Benim için kişisel sınırı aşan banyo ya da başka bir yeri çekmem ama
Olha só. Não pus nada na casa-de-banho. Ultrapassa os limites de privacidade para mim.
Bakın, bu kadın kovulmazsa Montecito'ya geri dönmeyeceğim ve bütün arkadaşlarıma da buraya gelmemelerini söyleyeceğim.
Veja, se esta mulher não for despedida, eu não voltarei mais ao Montecito. E certificar-me-ei que nenhum dos meus amigos volte também.
Bak, beni, burayı yönetmem için işe aldın, o yüzden yetki ya bendedir, ya da değildir.
Ouve, tu contrataste-me para tomar conta deste sitio, portanto, ou mando ou não.
Bak şimdi, bu olay Cinayet Masası'nın alanına giriyor sigorta dolandırıcılığı, ensest ilişki ya da seni her ne boktan işe veriyorlarsa, onun alanına değil.
Não sei se estás a ver. Isto está incluído nos Crimes Violentos, não em fraudes de igreja, ou assuntos de incesto, ou ou em qualquer daquelas merdas em que tens andado nestes dias.
İşimi bitirdiğimde sana sevk barutunu, kapsülünü, kovandaki nikel ve bakır oranını, üç kurşunun da aynı silahtan ateşlenip ateşlenmediğini söylerim. Aynı silahtan atıldıklarını sanıyorsun. Ama bunu doğrulayacak ya da aksini kanıtlayacak olan benim.
E quando eu tiver terminado, dir-te-ei o propulsor, a espoleta, a percentagem de níquel e cobre no metal, se todas as 3 cápsulas foram disparadas da mesma arma ou não, como tu presumes, mas eu posso provar ou contestar...
Bak, Christian, ya işimizi bir numara yapmak konusunda ciddi olmalısın, ya da daha fazla tutunamayız.
Ouve, Christian, ou queres mesmo fazer do nosso consultório o melhor, ou não sobrevivemos.
Bak, ya takımın bir parçası olursun, ya da sinirini bize saldırarak çıkaran... kendine acıyan kurban olarak kalırsın.
Ou fazes parte da equipa, ou ficas uma vítima de autocomiseração, que expressa a sua agressão a debilitar-nos. Nós?
Tamam, bakın. Eğer Korfelt'in belgelerden silaha kadar Akbaba'ya malzeme tedarik ettiğini düşünüyorsak o zaman şu kod defterindeki her ismi kontrol etmeliyiz.
Se dizemos que o Korfelt fornecia o Condor com tudo, desde documentos a armas, então devemos investigar cada um dos nomes naquele livro de códigos, está bem?
Bak, ne diyeceğim, eğer yarın sabah hala Chicago'ya gitmek istiyor olursan, söz veriyorum, seni otobüs garına kendim bırakacağım ve annemlere senin yokluğunu açıklamak için müthiş bir hikaye uyduracağım.
E digo-te mais. Se amanhã de manhã ainda quiseres ir a Chicago, prometo levar-te, eu próprio à paragem de autocarro e engendro uma história fantástica para os pais.
Bak, Kylie, sadece karın kaslarımla gurur duyuyorum ya da... kasımla.
Olha Kylie, eu apenas tenho um grande orgulho nos meus abdominais. Ou abdominal...
Bak, Kelso'ya karşı koyabilen bir tek sen varsın.
Tu és o único que faz frente ao Kelso.
Bilemiyorum, eğer sen, hapishane için problem çıkarmasaydın ya da polisleri kızdırmasaydın ama biz, bu kapıya bakıyoruz, eğer sen, başka türlü beni ikna etmezsen.
Não sei se curtes a choldra, ou se gostas de chatear polícias, mas vamos ficar de pé atrás até nos convenceres do contrário.
Görüyorsunuz ya Doktor, bizim bakış açımızdan, Binbaşı Sheppard'ın bağımsız doğası biraz sorun oluyor.
Repare Drª., do nosso ponto de vista a natureza independente do Major causa-nos um certo problema.
Bakın Bay Weed ya da her neyse ben bu kapıdan girene kadar mükemmel bir çalışandım ve kararlarımı, işimi sorgulatacak hiçbir davranışta bulunmadım.
Escute, Sr. Weed, ou seja qual for o seu nome, tenho sido uma empregada exemplar, desde que entrei por aquela porta, nunca fiz nada que possa levantar questões sobre a minha dedicação.
Tamam, Gia döndüğüne göre Goodmanların bakıcıya ihtiyacı yok. Diğerlerine gelince, yazı örneği alana dek çocuklarını bana emanet etmeye ikna edeceğim.
Bem, os Goodman já não precisam de ninguém, agora que a Gia voltou e os outros vou convencê-los a deixarem-me tomar conta dos filhos o tempo suficiente até ter uma amostra da letra deles.
Ben dönene kadar Appa'ya iyi bakın.
Toma conta do Appa por mim até eu voltar.
Şu islere bakın. Ve aşağıya. İçeride!
Mas olha para as marcas de queimadura, e ali em baixo.
"Daha sonra Gestapo'ya gittim ve dedim ki :..." "Bakın, bu saçmalık yeter artık. Dolabımı açamıyorum."
Fui â Gestapo e perguntei-lhes que disparate era aquele, pois não conseguia abrir o meu cacifo -
bakın 5588
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bakın ne diyeceğim 82
bakın ne buldum 41
bakın kim geldi 23
bakın hele 21
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bakın ne diyeceğim 82
bakın ne buldum 41
bakın kim geldi 23
bakın hele 21