Yapacaktım traduction Portugais
1,439 traduction parallèle
Gelinle köpüklü bir küvette banyo yapıp, ona biraz masaj yapacaktım, ve tüm düğün stresini üzerinden attığında, elimi sıfır beden harika bacaklarının arasına kaydıracak ve-- -
Eu ia banhar a minha noiva num banho de espuma, fazer-lhe uma massagem... e depois, quando ela estivesse livre do stress do casamento, escorregava a minha mão pelas suas deliciosas coxas...
Sorgulama teknikleriyle geçen üç yıldan sonra ne yapacaktım?
O que mais podia eu fazer com três anos de técnicas de interrogatório?
Er geç yapacaktım.
Eu ainda ia telefonar.
Ama zaten yapacaktım.
Mas ia fazê-lo.
- Ödemeli arama yapacaktım.
- Olá. A pagar no destino, por favor.
Ben yapacaktım.
Eu teria desistido.
Şey, bekleyip sana süpriz yapacaktım ama... herneyse,
Ia fazer-te uma surpresa, mas que se lixe.
Trader Joe'dan çıkıyordum, karnı açtı. Ona pancake yapacaktım.
Ele tinha fome, por isso, ia fazer-lhe umas panquecas.
- Bu garip. Ben de tam aynı yorumu yapacaktım.
Engraçado, estava prestes a fazer o mesmo comentário.
Tek gidişli gezimi bu gece yapacaktım ama şimdi, eğer istersen, belki beraber gidebiliriz.
Estava numa de fazer essa viagem de ida simples esta noite mas agora, se estás com disposição podíamos ir juntos.
- Onu takım kaptanı yapacaktım.
- Ia nomeá-la campeã de equipa.
Son bir büyük patlama yapacaktım.
Eu gostava tanto de fazer um último golpe.
Annemin ardından yapacaktım ama ilanlara baktım ve sonunda buldum.
Bem, eu tive que fazer isto atrás de Mãe está de volta, mas eu ia pelo classificado e eu achei finalmente...
Sana sürpriz yapacaktım.
- Era para ser uma surpresa.
Eğer o kızlar benimle alay etmeseydi, 260 puan yapacaktım.
Eu podia ter feito 260 pontos se elas não me estivessem a gozar.
Tanrı Brian'ı kurtarırsa istediği bir şeyi yapacaktım.
Que se Ele salvasse o Brian eu faria, em troca, algo que Ele quisesse.
Ne isterse yapacaktım.
Qualquer coisa que "Ele" realmente quisesse.
Ne yapacaktım peki?
Que querias que eu fizesse?
- Sonra yapacaktım.
- Ia fazê-las mais logo.
Tamda kahve yapacaktım.
Só ia fazer um café.
Arabanın frenleri bozulmuş gibi yapacaktım.
Eu ia fingir que estava sem travões.
Neyse, Tiger Woods'un dövmesini yapacaktım ama farkettim ki buradaki ahbaplarla pek iyi anlaşamaz.
Bem, eu pensei colocar o Tiger Woods mas pensei que não ia cair bem com alguns dos irmãos aqui dentro.
Öyle mi yapacaktım?
Deveria?
Onun gibi bir baş belasını ne yapacaktım ki?
O que faria eu com uma chata daquelas?
Ne yapacaktım biliyor musun?
Sabes o que eu gostava mesmo de fazer? Não...
Biraz tatil yapacaktım.
Iria tirar um tempo livre.
Ya ne yapacaktım?
O que havia eu de fazer?
Ne yapacaktım ki!
- Odeio-o! - Porque é que fez aquilo?
Devam etmemi sağlayan tek şey bir gün Pamela'yı kollarımda tutma hayalimdi. O zaman karnında romantik bir patlama yapacaktım.
A única coisa que me fazia continuar era o meu sonho de um dia ter a Pamela nos meus braços e, então, fazer explosão de romance no estômago dela.
Sörf yapacaktım.
Eu ia surfar.
O şeyi sana zarar vermeden boynundan çıkarabilseydim aynı şeyi oğlum için de yapacaktım.
Se o conseguisse tirar a si, sem qualquer dano, podia fazer o mesmo ao meu filho.
Bu dünyada senin için her şeyi yapacaktım?
Que eu faria qualquer coisa no mundo por ti.
Ödemeli arama yapacaktım.
Fizeste o tal telefonema?
Eğer seni rahatlatacaksa, içeri girip bir aptal gibi rol yapacaktım.
Se te servir te consolo, eu ia entrar lá para lançar o caos.
Arkada rahatlatan Hıristiyan müziği eşliğinde bunu yapacaktım.
Quero dizer, a relaxar, música cristã de fundo, enquanto o fazia.
Lynn, işin aslı, oraya gidebilseydim bunu kendim yapacaktım ama yeterince yakın değilim.
Lynn, a verdade é que se eu pudesse chegar lá, eu próprio faria isso. Mas não estou suficientemente perto.
Lynn, işin aslı, oraya gidebilseydim bunu kendim yapacaktım ama yeterince yakın değilim.
A verdade é que se eu conseguisse lá chegar, fá-lo-ia, mas não estou lá perto.
Kimliğimi gizleyerek profesyonel kadın tavlama uzmanları hakkında haber yapacaktım.
Fui disfarçada, para fazer uma peça sobre artistas do engate profissionais.
Alışveriş yapacaktım.
Eu punha uma loja.
- Bir mide yaması yapacaktım.
- Eu ia fazer um enxerto gástrico.
Kızlık adını kullanmış ne yapacaktım?
Está Sherry Peroni. Marcou com outro nome.
İlk dansımız olarak, bu büyük tango salsa numarasını yapacaktık ama o korkaklık yaptı.
Íamos fazer um número de salsa e tango como primeira dança, mas ele acobardou-se.
Sürpriz yapacaktım da.
- Queria fazer uma surpresa.
O zaman şehri yok edecekler, aynen hatırlatırım ki zaten biz de bunu yapacaktık.
- Destroem a cidade, coisa que, lembro, íamos fazer de qualquer forma. - E quanto à Dédalo?
- Yapacaktım?
- Ia?
Olasılıkla, Gluant bu tutarlarla Pang'in adına yatırım yapacaktı.
Presumivelmente, Gluant investia-as pelo Pang.
Ama ben yapmasaydım, başkası yapacaktı.
Mas, se eu não o fizesse, outra pessoa o faria.
Pekâlâ. Güya beni daha güçlü ve hayatımı daha iyi yapacaktı. Tam tersi oldu.
Devia tornar-me mais forte, melhorar a minha vida, mas está a fazer o oposto.
Ne yapacaktım?
Que devia fazer?
Biz de öyle yapacaktık. Ama sonra, sosyal güvenlik numaralarına ihtiyacımız olduğunu fark ettik. İsviçre'de bile olsa, bu bizi ele verebilir.
Íamos fazer isso quando descobrimos que precisamos do número do seguro social o que deixa vestígio, mesmo na Suiça.
Ben de öyle yapacaktım.
Pois, era o que eu estava a tentar fazer.