Yaptığım traduction Portugais
46,390 traduction parallèle
Başka bir dünyada yaşıyor çünkü. Yaptığımız işi hiçbir zaman anlamayacak.
Ele vive num mundo diferente e nunca vai compreender o nosso trabalho.
Bak, yaptığım şeylere inanıyorum. Uğruna savaştığım şeye inanıyorum.
Eu acredito no que faço e acredito naquilo por que luto, mas...
Her zaman yaptığımız gibi. Biz buyuz.
É isso que nós fazemos.
- Elimden geleni yaptığımı bilmeni istiyorum.
- Preciso que saibas que fiz tudo ao meu alcance para a manter em segurança.
Sana artık kader ortaklığı yaptığımızı hatırlamam lazım.
Pareceu-me justo lembrar-te que os nossos destinos estão agora ligados.
Madam Guthrie ve adamlarıyla yaptığım toplantılar giderek uzuyor.
Os encontros com a senhora Guthrie e o homem dela são mais longos a cada dia.
Rajan yaptığım işe saygı duyuyor.
O Rajan respeita o meu trabalho.
Yaptığımız şeye benim kadar inandı.
Ela acreditava no que estávamos a fazer tanto quanto eu.
Beni ne yaptığım için değil, kim olduğum için hapsediyorlar.
Estou encurralado não pelo que fiz, mas por quem sou.
Müfettişin bizden beklediği tek şey, elimizden geleni yaptığımızı söylememiz.
Tudo o que o C.G. quer é que digamos que estamos a fazer o melhor possível.
Hayatımda yaptığım hiçbir şey bana senin öğretmenin olmak kadar onur vermedi.
Nada do que fiz na vida supera a honra de ter sido teu professor.
Ne yaptığımı biliyorum.
Eu sei o que estou a fazer.
Bu çocuklar, bizim yaptığımızdan daha fazlasını bizim için yapıyorlar.
Estas crianças fazem muito mais por nós do que podemos fazer por elas.
Onunla yaptığım iş bana... Kutsal gibi geliyordu.
E o trabalho que fiz com ela parecia algo... sagrado.
Kendimi geçmişte yaptığım bir hata yüzünden şüpheyle felç etmektense konuya sen ve Sun gibi daha proaktif bir şekilde yaklaşacağım ve Rajan'a her şeyi söyleyeceğim.
Em vez de me deixar paralisar pela dúvida, um erro que cometi no passado, estou a pensar numa abordagem mais proativa, como tu e a Sun, e simplesmente contar tudo ao Rajan.
Stajyerleri yanımda tutmak için yaptığım her bok delice para harcayıp onlara iyi vakit geçirtmek falan hiçbiri sende işe yaramayacak.
O que faço para conquistar os estagiários, dinheiro, diversão, nada funciona contigo.
Herhangi birşey için başvuru yaptığımı hatırlamıyorum.
Não me lembro de me candidatar ao que fosse.
Sana iyilik yaptığımın farkındasındır umarım.
Estou a fazer-te um favor, sabes?
Yaptığım işe bok mu atıyorsun parlak çocuk?
Achas que faço mal o meu trabalho, emproado de merda?
ISS'te yaptığımız her şey dünyada yaptıklarınız gibi.
Tudo o que fazemos aqui é igual ao que tu fazes ai na terra.
Dünyada birbirimize yaptığımız zulümlere katlanamıyorum.
Não posso fazer o que fazemos aqui lá em baixo.
Yani ilk ve son hatamızı yaptığımız konusunda anlaşalım.
Então vamos todos concordar que fizemos o nosso primeiro e último erro.
Laboratuvarda yaptığım hata yüzünden.
Tudo por causa do meu erro... no laboratório.
- Yaptığımı yaparsan.
- Se? - Fizeres o que eu fiz.
Ve siz bunu benim yaptığımı mı düşünüyorsunuz?
E acha que eu fiz isso?
Çabuk harca. Çünkü Teena'ya yaptığımın aynısını sana yapacağım.
Apressa-te ou faço-te o mesmo que fiz à Tina.
Kafalarında bir sürü soru var ve dürüst olmak gerekirse ben bile tam olarak burada ne yaptığımı bilmiyorum.
Têm um monte de perguntas. E francamente, ainda não compreendo bem o que estou a fazer aqui.
Yaptığımız şey için asla kredi almayız. Çünkü biz yokuz.
Nunca recebemos os louros do que fazemos porque não existimos.
Burada yaptığımız şeyi söylüyorum.
Isto que estamos a fazer, percebes?
- Neden yaptığımız şeyi ona söylemiyoruz?
Porque não podemos dizer a ele o que estamos a fazer?
Şu anda yaptığımız bu konuşma...
E, neste momento, isto entre nós, eu simplesmente...
Yaptığımız şey bu ülkenin gayesini ilerletiyordu.
Nós estávamos a fazer avançar a causa deste país.
Beni biraz koşturdun. Yanlış bir şey yaptığımı düşündürdün.
Tu obrigaste-me a fugir, pensando que fizera algo de errado.
Yaptığımız şey çok önemli.
O que estamos a fazer é demasiado importante.
Ne? Ne yaptığımı biliyorsun.
Sabes o que estou a fazer!
Umarım ne yaptığını biliyorsundur.
Espero que saibam o que estão a fazer.
Rebacca'nın bunu öğrendiğine dair yeterince bilgim var evet, sınırları biraz zorladığının farkındayım, ama senin yaptığını asla yapmazdı.
Acho que já conheço bem a Rebecca para saber que ela está disposta a ir a extremos. Mas ela nunca faria o que você fez.
Karımı bulmak için neler yaptığını öğrenmeye çalışıyordum.
Quis saber o que ele estava a fazer para tentar encontrá-la.
Ama pek azımız geçen hafta senin yaptığını yapardı.
Poucos estão dispostos a correr riscos como fez na semana passada.
Bunu neden yaptığınızı açıklar mısınız?
Importa-se de explicar o que vos deu?
Neden yaptığını açıklar mısın?
O que lhe deu?
Yaptırdığımız ilk anketlere göre, farkı kapatmaya başladın.
Fizemos algumas sondagens preliminares e estás à frente dele.
Yaramalı, ama ne yaptığını tam olarak anlamadığım için emin olamam.
Devia, mas, como não percebo exatamente o que faz, não tenho a certeza.
Tam işi bitireceğim bir hamle yapacağım sırada ne yaptığını gördüm.
Tinha uma tática imparável quando vi acontecer.
Kulağa aptalca gelebilir ama... sana bu yüzden kızgınım aldattığın için değil. Yaptığın şey seni kaybetmeme neden oldu.
Pode até soar estúpido... mas é por isso que estou com raiva de ti, não pela traição... mas por me teres feito perder-te.
- Buradan. Şaka yaptığını sanmıştım.
Pensei que estava a brincar.
Ne yaptığını bana mı soruyorsun?
Está a perguntar-me o que fez!
Tanrım, beni affet. Doğru olduğuna inandığım şeyi yaptım.
Meu Deus, pensei que o que fazia estava correcto.
Ne yaptığının farkında mısın?
Percebe o que está a fazer?
Ben sadece bir yarışçıyım, insanların ne yaptığını kontrol edemem!
Sou piloto de corridas, não controlo o que as pessoas fazem!
Yaptığım her şey onun için.
Tudo o que faço é por ela.
yaptığım bu 21
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
yaptım bile 41
yaptığını beğendin mi 27
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
yaptım bile 41
yaptığını beğendin mi 27