Yaptım mı traduction Portugais
104,756 traduction parallèle
Elbette iyi işler de yaptım ama teşkilattaki ikinci senemde bir yanlış yaptım. Çok büyük bir yanlış.
Claro que fiz coisas boas, mas no meu segundo ano de serviço fiz algo errado.
Peki, saat 3 : 10 ile 3 : 17 arasında olay yerinde ne olup ne olmadığının kaydı tutulmadan önce evde tek başınıza baştan aşağı tarama yaptınız mı?
Então, revistou a casa sozinho, entre as 3h10 e as 3h17, antes de haver um registo do que estava ou não no local do crime.
Ne yaptım şimdi ben?
O que fiz eu, agora?
Ne yaptığımızın hiç önemi yok.
Não importa o que fazemos.
Eğer Tanrı yaptığım şeyleri affedebiliyorsa,... eminim ki bunu da affedecektir.
Se Deus consegue perdoar as coisas que fiz, tenho a certeza que nos vai perdoar isto.
Telefonlarına dönüş yaptı mı?
Ele ligou-te de volta?
Bizim için neler yaptığının farkındayım.
Eu sei o que fizeste por todos nós.
Meg için yaptım.
não o fiz por ti nem pelo Kevin, fi-lo pela Meg.
- Yapmam gerekeni yaptım.
- Fiz o que tinha de fazer.
Yapmamam gereken bir şey yaptım.
Fiz algo que não devia...
Çünkü asıl ihtiyacım olan, işime sıkı sıkı sarılmak ve en iyi yaptığım şeyi yapmak, yani iyi bir polis olmak.
Porque o que eu preciso de fazer é trabalhar ainda mais e fazer o que faço melhor, que é ser um polícia.
Neden? Ne yaptım ki?
O que foi que eu fiz?
O bile benim yaptığımı düşünmüyor.
Ele não acredita que eu sou culpado. Pois não?
Kadınlara yaklaşımını düşünürsek eski bir nişanlı olabilir. Belki yanlış yaptığı ve ondan beklentisi olan biridir.
Considerando a sua política de terra queimada com as mulheres pode ser uma ex. Alguém com quem ele foi injusto, alguém que esperava mais dele.
- Bunu ona sen yaptırmadın mı acaba?
Não foste tu que lhe deste a ideia?
Babam mı yaptı bunu?
O meu pai fez isso?
Sizin için tüm eve böcek ilacı yaptım.
Pulverizei a casa de insecticida só para ti.
Senin için yaptım ben.
Eu fi-lo por si.
Her blöf yaptığımda ne kadar boktan bir "poker suratım" olduğunu söylerdin.
Sempre que fazia "bluff" dizias que eu tinha péssima cara de jogo.
Öteki tarafta bilgi paylaşımı yaptığınızı sanıyordum!
Pensei que vocês trocavam essas informações do outro lado.
O seçimi ben yaptım.
A escolha foi minha.
Yaptığımız en büyük hata ona inanmamaktı.
O maior erro que cometemos foi não acreditar nele.
Ben yaptım.
Fui eu.
Yaptığımı sanmıştım ama galiba yapmamışım.
Bem, pensei que sim, mas acho que afinal não.
Evet, yeminin için yardım etmemi istedin. Bunun bir şifre olduğunu sanmıştım ama öyle yaptık.
Sim, pediste-me que te ajudasse com os votos, pensei que fosse código, mas foi o que fizemos.
Evet, o yüzden bunu bana kimin yaptığını bulmak için dört dakikada telefon açmalıyım!
É por isso que tenho de fazer um telefonema nos próximos quatro minutos para perceber quem me fez isto.
- Merhaba. Sandviç yaptım.
Obrigada.
Ben mi yaptım
Será?
Ne yaptığımızı düşünüyorsun?
O que achaste que fizemos?
Bilerek yaptım.
Fi-lo de propósito.
Ne yaptığım önemli değil. - Baraj kuruyor.
Não importa o que faço, a fonte secou.
Benim yaptığım baskıya bir cevap veriyormuş gibi görünür.
Como se respondesses à minha pressão.
Yapabileceğim en iyi şeyi yaptım.
Fiz o melhor que pude.
Yenileme yaptığımız için buna böyle diyemeyiz.
Por isso temos uma dívida...
Nasıl yaptırdığımı hatırlamıyorum bile.
Nem me lembro como a fiz...
Sence bu işi neden ve kim için yaptığım konusunda bir ahlak karmaşası yaşadığımı mı sanıyorsun? Kanıtla o zaman.
Acha que tive um momento de confusão e me esqueci do que faço e para quem faço?
Yani çalışanınız Mick Danzig için polise rüşvet verilmesi hakkında aracılık yaptınız mı yoksa yapmadınız mı?
Então não intercedeu junto da polícia e os subornou pelo Mick Danzig?
Evlat bugün aklını başından alacak bir şey yaptım.
Filho, fiz algo hoje que te vai deixar de boca aberta.
Orta okulda 30 yıl öğretmenlik yaptım. Emekliliğim için hep ödenek ayırdım.
Dei aulas durante 30 anos e sempre fiz os meus descontos.
Bunu yaptığımızda ilçe bununla yüzleşecek ve güçlenecek ya da yok olacaktır.
A cidade vai ter de enfrentar o desafio e sairá mais forte. Ou deixará de existir.
Özellikle yaptığımız bir şey yok.
Não temos culpa.
Müvekkilim sonuçta. Benden istediğini yaptım.
Ele é meu cliente, fiz o que pediu.
Ben kimseye bir şey yaptırmadım.
- Não obriguei ninguém.
Aradaki fark, benim yaptığım şeyde yasalara aykırı bir şey olmaması.
Exceto que não seria ilegal.
Olay buraya varmasın diye elimden gelen her şeyi yaptım.
Fiz tudo o que podia para que não chegasse a isto.
! Bunu yüzlerce kez yaptım!
- Fiz isto muitas vezes.
Bir hata yaptım. Herkes hata yapar.
Todos cometemos erros.
Bugün yaptığım şeylerin,... soğuk ve can sıkıcı göründüğünü biliyorum.
Eu sei... que as minhas acções hoje... pareceram frias e cínicas, mas peço-vos que compreendam que foram o oposto.
İlginçti,... biliyorsun, yaptığımız şey.
Foi interessante. Aquilo que fizemos.
Bunu yaptın mı?
Foste tu que fizeste isto?
Ve yaptığım şey için,... beni vuracağına inanmıyorum.
E não acredito que me vá dar um tiro onde quer que durma.