Yapılacak çok şey var traduction Portugais
110 traduction parallèle
Hala yapılacak çok şey var. Önemli olan hayatta kalmak.
Se alguma vez houve uma altura em que era importante estar vivo...
Ortalıkta yapılacak çok şey var.
Há muita coisa a fazer por aqui.
Sabah olmadan yapılacak çok şey var, Sherman?
Há muito que fazer antes da manhã, Sherman.
Ama geç oldu, yorgunum, ve yapılacak çok şey var.
Mas já é tarde, estou cansado, e ainda há muito para fazer.
- Basınla yapılacak çok şey var. - Kendinde ol yeter.
Bem, tens criado toda a espécie de problemas, vê se te portas bem.
Turnuvada önce yapılacak çok şey var.
Há muito trabalho a fazer antes do torneio.
Yapılacak çok şey var ve ben bunun bir parçası olmak istiyorum.
Há muito para fazer por cá e eu quero fazer parte disso.
Yapılacak çok şey var.
Há muito a ser feito.
Ama burada yapılacak çok şey var.
Mas ainda... Mas ainda há muito para ser feito aqui.
Yapılacak çok şey var.
Há muito a fazer.
# Yapılacak çok şey var
Mais do que o tempo
Hadi, yapılacak çok şey var.
Vamos, vamos, vamos! Há muito para fazer.
Yapılacak çok şey var.
Há muito para fazer.
Yapılacak çok şey var.
Há muito que fazer.
Sevgisinden mahrum kalmak için yapılacak çok şey var.
Muitos são os caminhos de uma mulher deixar o armário do amor do Patrick.
Yapılacak çok şey var.
É muito para assimilar.
Yapılacak çok şey var.
Isto dá muito trabalho.
Cuma sabahı, millet! Yapılacak çok şey var.
Manhã de sexta-feira, pessoal!
Burası Santa Cruz, gidilecek çok yer ve yapılacak çok şey var.
Aqui em Santa Cruz, há sítios aonde ir e coisas para fazer.
Evet, yapılacak çok şey var.
Pois, há muito a fazer.
Orada yapılacak çok şey var, o yüzden dönmeliyim.
Mas ainda há muito que fazer, pelo que é melhor voltar.
Pek fazla bir şey yapmamışım Geriye yapılacak çok şey var...
Que não tinha feito muito coisa... Ainda há tanta coisa para fazer....
Evet, çok ilginç bir şey değildi, hem de şu an Paris'te yapılacak çok şey var.
Sím, não era muito interessante e agora, há muíto trabalho em París.
Listemde bugün yapılacak çok şey var.
- Hoje tenho muito que fazer da lista.
Karnavalda yapılacak çok şey var.
Muita coisa para fazer-se no Carnaval.
Karnavalda yapılacak çok şey var. "
"Muito para fazer-se no Carnaval."
Daha düğün için yapılacak çok şey var.
Falta tanta coisa para o casamento.
Yapılacak çok şey var.
Temos muito para fazer.
Sadece, hala yapılacak çok şey var.
É só que... Ainda há muito a fazer.
Listemde bugün yapılacak çok şey var.
Há muito para fazer na minha lista hoje.
İyi eğlenceler. Hazır olmamız için uğraşıyorum. Çünkü yapılacak çok şey var.
Vou preparar tudo porque temos coisas para fazer.
Yapılacak tek şey var. Ve bu benim için çok önemli.
Só há uma coisa a fazer e é muito importante para o meu trabalho.
Bizim gibi gönülsüz çok az insan var. Bu az sayıdaki insan basit ve kayıtsız yaşamaktansa yapılacak daha çok şey olduğunu görecek kadar akıllılar.
Existem uns quantos de nós que não estão dispostos a isso, que são espertos para ver que há muito mais a ser feito do que viver umas vidinhas complacentes.
Yapılacak pek çok şey var ve sen iyi değilsin.
Há tantas coisas para fazer, e tu não estás bem.
Yapılacak çok şey var.
- Céus, que horas são?
Yapılacak o kadar çok şey, faydalı olabileceğim o kadar çok ülke var ki.
Há tanto para fazer, tantos países em que posso ser útil.
- Yapılacak çok fazla şey var..
- É que há coisas demais para fazer.
Yapılacak bir çok şey var.
Há muitas coisas para fazer.
- Onu geciktirdim mi? Yani yapılacak çok şey var.
Atrasei-o?
- Saat 6.30'da açacağız Yapılacak o kadar çok şey var ki.
Abrimos às seis e meia, há imenso que fazer.
Hadi abi. Yapılacak çok şey ve çok az zamanımız var.
Depressa, temos pouco tempo.
San Down Körfezi'nde yapılacak çok şey var.
Há muita actividade em San Down Bay.
Bak bu konuyu çok düşündüm. Ve yapılacak bir tek şey var.
Olha pensei muito sobre isto e só há uma coisa a fazer.
Bu çok... Burada çok fazla yapılacak şey var.
É demasiado parecido com trabalho.
Yapılacak öyle çok şey var ki insanlarla ilgilenmeyi unutursun.
Tanto para fazer que nos esquecemos das pessoas.
Problem ise seninle yapılacak o kadar çok şey var ki, nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Mas há tanto a fazer contigo, que nem sei por onde começar.
Yapılacak çok şey var!
Temos tanto que fazer!
Motorla yapılacak pek çok güzel şey var, değil mi?
Quer dizer, há uma série de coisas fixes numa mota, sabias?
Bu kadar yakışıklı olduğun için pişmanlık mı hissediyorsun? ... ve dünyada yapılacak o kadar çok çirkin şey mi var?
Sentes... culpa por seres lindo e existirem tantos feios malditos no mundo?
Ve samimi olmam gerekirse, Tori, bunu bir kaç kez düşündüm. Ama hayır, halen buradayım. Yapılacak çok fazla şey var.
Vou ser sincera contigo, Tory, pensei nisso algumas vezes, mas ainda aqui estou e há muito para fazer, por isso...
- Rufus, seni davet etmemin bir çok sebebi var,... ama romantizm bilgin değil..., Eğer bir erkeğl gerçekten kısklandırmak istiyorsan, - yapılacak tek şey vardır.
Se queres deixar um homem com ciúmes, só há uma coisa a fazer.