English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Y ] / Yavrularım

Yavrularım traduction Portugais

312 traduction parallèle
Gelin yavrularım, çörekler soğumasın.
Meninos, vamos, está tudo bem quentinho.
Sütleriyle yavrularımızı doyuruyoruz.
O seu leite alimenta as nossas crianças.
Yavrularımız soğuk ve açlığa gözlerini açıyorlar.
Os nossos filhos nascem para o frio e a fome.
Tanrım, dualarım yetmiyorsa bağışlanmak için, yaptıklarımın cezasını mutlaka çekeceksem ne olur, yalnız bana yönelsin gazabın ; masum karımı, zavallı yavrularımı esirge.
Oh, Deus, se minhas preces profundas não te comovem, mas queres vingar-te dos meus crimes, abate a Tua ira apenas sobre mim. Oh, poupa minha mulher inocente e meus desgraçados filhos.
Gelin yavrularım, yıkanalım.
Anda, pequeno. Vamos tomar um bano.
Yavrularım benim, gelin!
Anda, pequeno, anda!
Ben ve yavrularım hazır olunca geleceğim.
Diz para te despachares. A Barazzi vai ter com ele daqui a cinco minutos.
- Tavuklarım yavrularımdır.
- Os meus frangos são filhos, idiota.
Neredesiniz, yavrularım?
Onde estão, minhas meninas?
İşte böyle, yavrularım.
"Bem, minha menina."
Biraz korkmuşlar değil mi, yavrularım?
Estão um pouco assustados, não estão, meus queridos?
Yavrularım, orada kalın lütfen.
Queridas, afastem-se, por favor.
Bir gün uyanacağım, bir de bakacağım ki minik yavrularım kocaman olmuş!
Qualquer dia acordo e nem os reconheço!
Bedelini ödüyorsun. Bir dolu teknelerim, yavrularım, arabalarım var.
Tenho barcos, miúdas, carros.
Yavrularım.
Meus rapazes.
Yavrularım, bir devrin sonundayız.
Meus rapazes, estamos no fim de uma época.
. Yavrularım!
As minhas lindas!
Umursamıyorum, çünkü, yavrularımı geri aldım!
Eu não quero saber, pois tenho as minhas lindas de volta. Olha, Peg.
Sakın ha yavrularım, bu hususta ona ilişmeyin. Onu üzmeyin, yoksa daha seyrek gelir.
Proíbo de o perseguir mais uma vez por causa disso, minhas filhas, não o atormentem : ele passaria a vir menos vezes, talvez!
- Yavrularım!
- Meus filhinhos!
Yavrularım.
Meus bebês.
Yavrularım!
Os meus bebés!
Belki Ella, kanarya yavrularımı dükkana götürmeden önce onları görmek ister diye düşündüm.
Olá, eu estava a pensar se talvez a Ella queria ver as minhas crias de canário. antes de as levar para a loja de animais.
Dışarıda yavrularım var.
Tenho filhos para criar.
Yavrularım!
Crianças! Pete!
Yavrularım!
Crianças! Janie!
Ah yavrularım, yavrularım.
Oh, meus meninos...
Yavrularımız kapana kısıldı.
- Por que está você aqui?
Yavrularımızı kuluçkaya yatırmak için doğal bir çekim kaynağı kullanmalıyız.
Um poço de gravidade artificial? O núcleo do reator Romulano? Sim.
Güç transferi. Güç transferi durdurulmalı. Zamanı kırıp yavrularımızı yok ediyor.
Capitão, acredito que os alienígenas confundiram a singularidade artificial do reator Romulano com uma natural, um buraco negro.
Kurbağa yavrularımız, kurbağalarımız, balıklarımız var.
Há girinos, há rãs, há peixes.
Annemi senin yaşında kaybettim, yavrularım da yakında terkedecekler beni.
Era como tu quando deixei a minha mãe, e os meus filhos já me irão deixar também.
Lütfen, yavrularımı alma! Yalvarırım!
Por favor!
Benim kıymetli yavrularım, sizden kalan tek şey.
Mãe, aqui. Mãe!
Yavrularım...
Os meus meninos.
Zavallı yavrularım!
Todos os meus pequeninos?
Sevgili bayan, o zavallı yavruları ararken alnımdaki dikenli tacın, canımı nasıl acıttığını bir bilseydiniz.
Cara senhora, se soubesse a coroa de espinhos que tive de suportar à procura daquelas ovelhinhas tresmalhadas.
Onları Mısır'dan çıkardı tıpkı yavrularını kanatlarında taşıyan bir kartal gibi.
Carregou-os para fora do Egipto como uma águia carrega as crias sobre as asas.
O zaten dönemindeydi ve kendi yavrularına sahip olabilecek yaştaydı. ve birlikte yaşadığımız hayatın dışında başka bir hayatın da olduğunun farkına varmaya başlamıştı.
Já tinha entrado no cio e podia ter os seus próprios leõezinhos... e ela começou a perceber que havia uma vida diferente... da que viviamos juntos.
Gördüğünüz gibi karımın ilk defa yavruları oluyor.
Veja, esta é a primeira vez que a minha esposa teve filhotes.
Hatırladığım kadarıyla köpekler, uh... yavrularını evde... bir sepet yada dolapta doğururdu.
Que me lembro, as cadelas tinham, uh... tinham seus filhotes em casa numa... numa cesta ou num armário.
Yavrular hazır mı?
Os filhotes estão prontos?
Avustralya'ya özgü değillerdi, yavrularını keselerinde taşımıyor ve o nefis okaliptüs yapraklarından yemiyorlardı.
Nenhum era natural da Austrália, carregara os seus bebés em bolsas, ou comera aquelas deliciosas folhas de eucalipto.
Sanırım düşündü ki, anne tavuğu kuluçkaya yatıramıyorsanız, yavrularıyla niçin zaman kaybedesiniz.
Ele deve ter achado que, se não se pode chegar à galinha-choca, porquê perder tempo com as galinhas?
Onun yavruları sürüdeki ajanlarımız olacak.
As suas crias serão os nossos agentes no meio da praga.
Kaplanlar yavrularını neden yer şimdi anladım.
Agora percebo porque é que os tigres comem as crias.
Baxter kendi yavruları olduğunu anlamış mıdır sence?
O Baxter sabe que são dele? Sim.
Dişi domuzu bırakın. Yavruları kışın karnımızı doyuracak.
Deixem a porca, os leitões dão-nos para o lnverno.
Tanrım, Ziggy çizgi romanları, minik ördek yavruları ve Sweatin'to the Oldies`in birinci, ikinci ve dördüncü sayıları için teşekkürler.
Meu Deus, obrigado pela banda desenhada do "Ziggy", pelos patinhos e pelos volumes um, dois e quatro de Sweatin'to the Oldies.
Yavrularımız.
- Não.
Yavruların mı?
Não leve os meus bebés!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]