Yerinde traduction Portugais
17,366 traduction parallèle
Kalkan yerinden gevşediyse... ters iticilerin bağlantıları onu yerinde tutabilir.
Se o escudo térmico estiver solto, as correias dos retro propulsores podem segurá-lo.
Yerinde olsam konuyu kapatırdım.
SE FOSSE A TI, ACABAVA COM ISSO.
Keyfim yerinde değil sadece.
Não estou com vontade.
İş yerinde saldırıya uğramamayı.
De não ser atacado enquanto trabalho.
Saygın bir iş yerinde müdür yardımcısısın.
Agora és sub-gerente num negócio respeitável.
Sepi yerinde!
Ele está na "curtiduria"!
- Sepi yerinde!
- Ele está na "curtiduria"!
Yerinde olsam henüz endişelenmezdim.
Não me preocuparia para já, se eu fosse a si.
Yerinde olsam bunu yapmazdım.
Eu não faria isso.
Buraya geldiğimden beri güneş hiç batmadı hep yerinde durdu.
O sol não se pôs, nem se mexeu desde que eu cheguei.
Yerinde kal.
Fique aí.
Pardon dairenin her yerinde çalışıyor mu diye kontrol ettim.
Desculpem, só queria certificar-me de que funcionava a partir de qualquer sítio do apartamento.
Darhk'ın saklanma yerinde bulduğum işaret, Machin'in iki ay evvel sağlık görevlilerinin cesetlerinin yanında bıraktığı işaretlerle uyumlu.
O símbolo que encontrei no covil é igual ao que o Machin deixou perto dos corpos de dois paramédicos meses atrás.
Babama polislerin olay yerinde bir şey bulup bulmadıklarını soracağım.
Vou perguntar ao meu pai se encontraram alguma pista.
Ra's al Ghul, esirin sağlığının yerinde olmasını emretti.
Ra's al Ghul ordenou mantermos a prisioneira saudável.
Alet, yerinde.
- Plantei o dispositivo.
Şahmerdan, iyi numaraydı. Ama beni durdurabilmenin tek yolu web-bombasını yerinde imha etmek.
A tua entrada foi um bom truque, mas só me vais parar removendo a Web-nuke.
Sağlığı yerinde. Çok şükür.
Graças a Deus.
Sana yerinde kalmanı söylemiştim.
Disse-te para ficares quieto!
Hepsi yerinde.
- Estão no lugar.
İyi mi, hoş mu, keyfi yerinde mi?
Lindo, bem, excelente...
Ama hiç değilse sağlığın sıhhatin yerinde.
Mas ao menos tem a sua saúde.
Korkunç insanlar, dünyanın bir başka yerinde haykırıyor.
Pessoas assustadoras a gritar noutra parte do mundo. Coisas de adultos.
Yerinde olsam heyecandan yerimde duramazdım.
Bem, se estivesse no teu lugar, estaria mesmo empolgado.
# Gel başlayalım zıplamaya, kalbim duramıyor yerinde. #
Vamos começar a saltar o meu coração saltita
Güçleri de yerinde.
Ela tem o poder.
Her yerinde isimlerimiz var.
Os nossos nomes estão por todo o texto.
Benim de neşem hiç yerinde değil.
Eu também não estou particularmente alegre.
Yerinde olsam o tavşan deliğinden uzak dururdum.
Eu ficaria longe da toca do coelho, no teu lugar.
Yerinde olsam plânınızı tekrar gözden geçirirdim Bay Valor.
Se fosse a si, reconsiderava o seu plano, sr. Valor.
Berbat tesisatında dahil, herşey yerli yerinde.
E agora está tudo como era antes, a grande fuga de água e isso.
Ben onun yerinde olsam evini ateşe verirdim direkt.
Se fosse eu, teria queimado a tua casa.
Adanın herhangi bir yerinde uçacak olurlarsa, göreceğiz.
Se voarem perto desta ilha, vemo-los.
Yerinde olsam kıçımı kollardım.
Se eu fosse tu, tomaria cuidado.
Valizi yerinde değildi.
- As malas dela não estavam lá.
Senin yerinde olsam, Ayda en az 2 sefer gelirdim buraya.
Se eu fosse a si viria uma vez a cada 2 meses.
Çölde, hiçliğin orta yerinde sana su bulurlar.
Eles vão encontrar água, no meio do nada, no deserto.
Olay yerinde.
Uma cena de crime.
Hiçbir yerinde..
O soro.
Valentine'nın yerinde olsaydım, Jocelyn'i kurtarabileceğinizi düşünmenizi sağlardım.
Se eu fosse o Valentine, far-te-ia pensar que poderias salvar a Jocelyn.
Magnus'ın yerinde iblis senin görüntünü göstermişti.
Em casa do Magnus. O demónio... a tua imagem.
Duvarın her yerinde pençe izleri var.
A parede está cheia de marcas de garras.
Keyfiniz yerinde mi Bay Donovan?
Está a gostar, Sr. Donovan?
Yerinde teftişlere ne zaman başlayacaksınız?
Quando irá começar as inspecções no local?
Yani demek istediğin şey şu : Birkaç yerinde duramayan mahkumu alıp haftada birkaç kere meşgul tutacaksın.
O que estás a dizer é que vais pegar num monte de reclusas irrequietas e mantê-las ocupadas duas vezes por semana.
Yerinde duramayan biri var.
Está louca.
Aklı yerinde değildi.
A mente dela já não estava lá.
Elmayla armut. Oturup bilinci yerinde olmayan bir adamı beklersek kaybedeceğiz.
Vamos perder se ficarmos quietos perante um homem inconsciente.
Yerinde olsa bu konuşmayı yapıyor olur muydu sence?
Pensa que ele estaria sequer a ter esta conversa?
Bilinci yerinde olsaydı bana devam etmemi yanında olmamın en iyi yolunun ülkeme hizmet etmek olduğunu söylerdi.
Se ele estivesse consciente... "Dir-me-ia para continuar." Que a melhor maneira de estar ao seu lado é servir o meu país.
Erkek çocuk, kız çocuk ve yetişkin bir kadın olay yerinde ölü bulundu.
Um rapaz, uma rapariga e uma mulher adulta foram encontrados mortos no local.