English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Y ] / Yolu yok

Yolu yok traduction Portugais

3,143 traduction parallèle
Başka yolu yok.
Não há outra maneira.
Başka yolu yok.
É a única forma.
Yani hangisiyle ilgilendiğini öğrenmenin bir yolu yok?
Não se pode saber em qual deles ela estava interessada?
Metronun kameraları bozulmuş, o yüzden emin olmanın yolu yok.
As câmaras estavam avariadas, então, não têm uma certeza.
Mona'nın başka kimlere söylediğini öğrenmenin bir yolu yok.
Não há como saber a quem mais é que a Mona contou.
Seni gördüğüm için daha kötü, Eric. Ama sorduğun için sağol. Olanları düzeltmenin yolu yok.
Pior, agora que te estou a ver, Eric, mas obrigada por perguntares.
Bunu bilmenin bir yolu yok.
- Não se pode ter a certeza.
O ilişkileri düzeltmenin bir yolu yok artık.
Não vais conseguir recuperar aquelas amizades.
İletişim kurmamın bir yolu yok.
Não sei como a contactar.
Bu çocuk harika bir boksör olacak. O çocuğa böyle vahşi bir sporu öğretmenin hiç bir yolu yok.
Não vais ensinar ao rapaz um desporto tão selvagem.
Yerini tespit edebilmenin hiçbir yolu yok mu?
E não temos como localizá-lo?
Yani onunla bağlantıya geçmenin yolu yok. Gary, dinle.
Então não há como entrar em contacto com ela.
Size söylüyorum başka yolu yok.
Estou a dizer-vos, é impossível.
- Bunun başka yolu yok.
Não há alternativa.
- Kurtarmanın yolu yok mu?
- Não há como soltar? Não.
Onunla temasa geçmenin başka yolu yok mu?
Não há outra forma de o contactar?
Kuantum fizik diplomanız yoksa bunu onarmanın bir yolu yok.
E a menos que um de vocês saiba física quântica, - não há como consertá-lo.
Riskli olduğunu biliyorum ama Vincent'a ulaşmamın başka bir yolu yok.
Eu sei que é arriscado. Só que... Não tenho outra maneira de o encontrar.
Ama bunu sona erdirmenin başka yolu yok.
- Não há outra forma de lhe colocar um fim.
Öğrenmenin bir yolu yok mu?
Há alguma maneira de descobrir?
Çi-Bozucularla baş etmenin daha iyi bir yolu yok.
Não há pessoas melhores para lidarem com os Bloqueadores de Chi.
Klimayı tamir etmenin bir yolu yok.
O ar condicionado não tem conserto.
Pekala, pekala dinleyin, tüm gün bunu söylemenin en uygun yolunu düşündüm, ve sanırım direk söylemekten daha iyi bir yolu yok.
Está bem, ouçam... Passei a noite a pensar na melhor maneira de dizer isto, e não há melhor maneira do que dizer apenas.
Başka yolu yok.
Não há outro jeito.
Emin olmamızın hiçbir yolu yok.
Não podemos ter a certeza.
Eğer röntgen cihazımız olsaydı içinde neler olduğunu öğrenebilirdim ama elime çalışan bir makine geçmeden bunu bilmenin hiçbir yolu yok.
Se tivéssemos um Raio-X, eu podia descobrir o que há dentro dele, mas até que eu consiga um que trabalhe, não há hipóteses de saber.
İçimde ne olduğunu bilmenin hiçbir yolu yok gibi.
Não há hipóteses de saber o que se passa comigo.
Bunu dolaylı olarak söylemenin bir yolu yok, Sam.
Não há outra maneira de dizer.
Noelle öldü o yüzden Şerif'i geri getirmenin bir yolu yok, değil mi?
- A Noelle morreu. Não há maneira de ressuscitar o chefe, pois não?
Başka yolu yok mu?
Há outra maneira?
Uzaktan bilgisayarlarına sızmanın bir yolu yok mu?
Não há como hackear à distância?
- Söylememizin bir yolu yok mu?
Não há hipóteses de lhe dizer?
Kaçmasının yolu yok.
Não há saída.
- Evet. Dr. Hodgins, kalıntılardaki böcekleri temizlemenin başka bir yolu yok mu?
Dr. Hodgins, há alguma forma de limpar os restos mortais de insetos?
Bombayı oradan etkisiz hâle getirmenin yolu yok.
Nikita, vai-te embora. Vai!
Bir yolu yok General.
Não há facilitismos, General.
Yani onu ya da ödemeyi izlememizin bir yolu yok.
Então, não há hipóteses de localizá-lo ou ao pagamento.
Başka yolu yok.
Não há outra maneira. Vá lá.
kendini de öldürmüş olabilir, ama kanıtlamamın kesin bir yolu yok.
Embora ele possa ter-se morto, não há como eu provar isso.
Bunu söylemenin kolay bir yolu yok, o yüzden doğrudan söyleyeceğim.
Não... não há forma fácil de o dizer, portanto, vou...
Görünüşe bakılırsa şehri yıllar önce terketmiş. Yerini belirlemenin hiçbir yolu yok mu?
Estou ciente.
Silahları Romeo'dan geri almamızın bir yolu da yok.
Nem pensar em conseguir de volta aquelas armas do Romeo.
Bildiğin gibi, Güzin abla, kasırga Tanrı'nın mülkleri ve insanları yok etmesini bir yolu.
Sabe o que diz a tia Bea : os tornados são a forma como Deus destrói bens materiais e mata pessoas.
- Yukarı çıkmanın yolu yok.
Mas estamos presos, Sam.
Hava kuvvetleri gücünü yok etmenin en iyi yolu, onu patlatmak.
A melhor maneira de eliminar o poderio aéreo... é destruir aquilo.
Durdurmak için hiçbir şey yok mu? Evet, önceden de söylediğim gibi kötülüğü durdurmanın tek yolu usturlabın etkisini tersine çevirmek.
Não houve nada que se pudesse fazer para o parar? Sim, já te expliquei que o única forma de impedir que esse mal seja criado é inverter o efeito do astrolábio.
Onları yok etmenin tek yolu bu.
É a única maneira de as destruir.
Lakin biz bizim tarafımızı yok eder yolu kesersek solucan deliğine koydukları her şey oraya yük yapacak.
A vida continua sem distúrbios. Contudo, se colapsássemos a nossa ponta, fechando-a. Tudo o que mandassem pelo wormhole,
- Başka bir yolu olmalı. - Ama yok.
- Tem que haver outra maneira.
Aranızda ailesi için endişelenmeyen tek bir kişi bile yok ve işte bu işin bitmesinin yolu.
Não há aqui ninguém que não esteja preocupado com a família e com o desdobramento disto tudo.
Bunu bilmenin bir yolu yok.
Não há forma de saber...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]