English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Y ] / Yılanlar

Yılanlar traduction Portugais

1,053 traduction parallèle
Yılanlarımı bulmam lazım!
Tenho que encontrar minhas serpentes!
Oh, yılanlarım!
Minhas serpentes.
Silahını korunmak için taşırsın, yılanlar için.
Traz uma arma por proteção. Cobras.
Yani artık yılanları serbest bırakıyoruz!
Então, sendo assim, vamos... libertar as víboras.
Ve de günah yılanları
E serpentes do pecado
Bildiğiniz gibi, yılanların fayanstan ödü kopar.
Cobras, como você sabe, morrem de medo de... azulejos.
"tüm varlıkların Yaradanı... " sen ki kutsal havarilerine... " yılanların ve akreplerin başını ezme gücünü verdin.
Senhor do Universo, que deu aos Teus santos apóstolos o poder de pisar as serpentes, concede a este Teu servo humilde
- Boa yılanlarını sever misiniz?
- Gosta de serpentes?
Yılanlar yürümez. Kayarlar.
As serpentes não andam, deslizam.
Örümcekler, yılanlar ve kertenkele kafası.
Aranhas, cobras e lagartos!
Örümcekler, yılanlar ve kertenkele kafası.
"Aranhas, cobras e lagartos!"
Yaptığı şeylerin yılanların dışında birinin yapılabileceğini bilmezdim.
Fez coisas que só uma víbora pode fazer. Deus poderoso.
İlki yılanlar.
- Uma são serpentes...
Bu işe yeni başlayanlar gayet iyi bilir ki inekler Hintliler için neyse yılanlar da vudu rahipleri için odur.
Até o iniciante sabe que usam serpentes venenosas no vosso ritual...
"Burada yatan Beech Buchan..." "yılanların dölü tarafından korunmaktadır."
"Aqui jaz Beech Buchanan, protegido pela ejaculação das serpentes."
Yılanlar.
Serpentes
Ayrıca bir çeşit fare olan bandikutlar vardı yılanlar, orman kertenkelesi, küçük kertenkeleler vardı kafalarını keserdiniz, sonra doğrardınız sonra köri katardınız.
Há ainda outros animais, como o bandicoot, uma espécie de rato, cobras, lagartos da selva e uns lagartos pequenos.
Kitapta yazana göre boa yılanları avlarını çiğnemeden, bütünüyle yutarlarmış.
O livro dizia : "As jiboias engolem a presa inteira, sem mastigá-la."
Yılanlar, örümcek, akrep! İnsan yiyen sürüngenler.
Há cobras, aranhas e escorpiões!
Yılanlar olabilir.
Pode haver cobras.
Ben kementimi yatacağınız yerin etrafına koyayım, Kement böceklerle yılanları sizden uzak tutar.
Vou pôr a minha corda à volta da sua cama, então os répteis nocturnos e as cobras vão respeitá-lo.
Ticaret tanrısı Merkür'ün çocukluğuyla ya da Herkül'ün beşikteyken yılanları boğmasıyla ilgili anlatılan öyküler gibi.
Como nas histórias que contam de Mercúrio quando criança, ou Hércules que estrangulou a serpente em seu berço.
Umarım yılanları ve kanseri gücendirmiyorumdur.
Espero não estar a ser injusto com as cobras e com a febre.
Bir yerde okumuştum... "S" harfiyle başlayan isimler... Yılanların adlarıymış.
Eu li uma vez que nomes... que começam com a letra "s"... são nomes de serpentes!
Onların elleri kolları bağlıyken ve, yılanlar gözlerini yerken, o da oturup onlara gülerdi.
E fica sentado a rir-se enquanto estamos amarrados e as cobras nos comem os olhos.
Yılanlar boğazınızdan aşağı süzülüp, bütün organlarınızı yerlerdi.
Entram pela garganta abaixo e comem-nos as entranhas.
Hatta yılanların sırtındaki pirelerdir onlar.
Pior, são pulgas de ratos.
Gece ağaçlarda uyumak zorundaydık. Isırılmamak için... Yılanlar veya örümcekler tarafından.
De noite dormimos nas árvores para não sermos atacados por serpentes ou aranhas.
İyi, pekala. Yine çıngıraklı yılanların seni ısırmasını istemiyorum.
Não quero que voltes a ser mordido, porque não usas as outras?
Daha sonra kulübede yılanlar ve gölde timsahlar çıkacak.
A próxima coisa que ele vai dizer é que há serpentes nas cabanas e crocodilos nas casas-de-banho.
Tüm bu timsahlar, yılanlar falan.
Tem aligátores, cobras e outros animais.
Dul İmparatoriçe'nin etrafındaki şu yılanlar...
Intrigas! As pessoas que rodeiam Sua Majestade Maria Fedoravna...
Seni yılanlar haklamazsa, siyahlar haklayacaktır!
Se as cobras não vos apanharem, os pretos apanham!
Bir sürü küçük ve tehlikeli hayvanlar, böcekler, yılanlar anladınız mı bayan?
Há muitos pequenos, perigosos. Animais, selva, cobras... Faço-me entender, senhorita?
Buralar çok tehlikeli ve eğer yılanlar etrafta olurlarsa ona saldırırlar amerikalılar yerine, anladınızmı?
Há por aí muitos perigos. Se o tiver junto a si, as serpentes vêm-no como alvo, atacando-o em vez de vos atacar a vós. Claro?
Yılanlar.
Cobras.
Yılanlar...
Cobras...
Kobralar, pitonlar, boa ve çıngıraklı yılanlar.
Cobras, pitões, boas, cascavéis.
Dünyanın yılanlarını ezecek...
Que esmagaria as cobras da Terra...
Tek bildiklerim, o lanetli kulelerdeki Set'in yılanları.
As únicas que conheço são as de Set, naquelas torres amaldiçoadas.
Güzel kentimde yılanlar.
Cobras na minha bela cidade.
Yılanlarım!
Minhas serpentes!
Yılanlarım!
Minhas serpentes.
Yıkılanları tekrar inşa edip yeni bir başlangıç yapacağız.
Recontruiremos o que foi destruido, e começaremos de novo.
Kaçmışlar, engerek yılanları.
Eles fugiram, malditos!
Ama zamanla her şey değişiyor, "ve aileye yeni katılanlar olduğu için"... çok sevmemize rağmen, "eski evi yıkmak zorunda kaldık".
Mas as coisas mudaram, e com o aumento da familia... mesmo amando-a muito, tivemos que demoli-la.
Teleskopun keşfinden önce son birkaç 10 yılda yaptığı bu gözlemler, o zamana kadarki yapılanların içinde en duyarlısıydı.
Estes dados, provenientes das últimas décadas, antes da invenção do telescópio, eram os mais preciosos obtidos até então.
Zehirsiz yılanları kullansana.
Foi para isso que as comprei.
Aramıza yeni katılanlar için söylüyorum, bu adamın babası... şehirdeki içki ve tefecilik işlerini elinde tutuyordu. 15 yıl boyunca bu şehre sendikayı sokmadı.
Para os novatos na cidade, o pai dele vendia álcool, extorquia dinheiro, e manteve os longshoremen fora de Miami durante quinze anos.
Onu dışarı bağlayacağız ve yılanlar bizim yerimize onu alacaklar.
Ele vai servir-nos de escudo.
Yılanların tüyleri yoktur.
Mas as cobras não têm pêlo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]