Yıldız traduction Portugais
17,672 traduction parallèle
Daha önce bu kadar yıldızı bir arada hiç görmemiştim. Ne?
Nunca vi tantas estrelas, meu.
Sonra büyük bir yıldız oldu ve biri onu öldürmeye karar verdi.
Então ela virou uma estrela e alguém decidiu matá-la.
Eski nişanlın ve bir zamanların yıldızı soğukkanlılıkla öldürüldükten bir gün sonra evlendiğine inanamıyorum.
Não creio que está se casando um dia após sua ex-noiva e outrora maior estrela, ser morta a sangue frio.
Ian, sen yıldızımız olacaksın.
Ian, tu vais ser o protagonista.
Bu Polaris, Kuzey Yıldızı.
Aquela é a Polaris.
Gittiğimiz kostüm partilerinden öğrendiğimiz bir şey varsa o da, bir takım olarak hareket ettiğimiz zaman yıldız gibi parladığımızdır.
Como a nossa história e a nossa cultura nos ensinaram, brilhamos mais quando trabalhamos em equipa. Sim.
Hafta sonu ki genç yıldız ve yıldızcıkların magazin çekimlerin için çeşitli aşağılayıcı yollarla uzlaşmaya varılmış.
Sobre as fotografias de fim de semana dos "paparazzi", de jovens estrelas e aspirantes, apanhados em flagrante nas mais diversas situações humilhantes.
Bir film yıldızını görünce "bu mu yani" dersin ya hani.
É como quando uma estrela de cinema em pessoas e pensamos : é só isto?
Hücrelerin Dünya'nın sarı yıldızından yeterince radyasyon emdiği zaman güçlerin geri gelecek.
Quando as tuas células reabsorverem radiação suficiente da estrela amarela da Terra, os teus poderes deverão reaparecer.
Yıldızı Rossi'den, Lorenzo'dan ve Stoner'dan daha hızlı yükseliyordu.
Ele ascendia mais depressa do que Rossi, Lorenzo e Stoner antes dele.
Biraz önce Yıldız Destroyeri hiper uzaydan çıktı.
Um Star Destroyer acabou de sair do hiperespaço.
İlk kıyamet sonrası Reality Show yıldızı ben olacağım denenize.
Estou prestes a ser a primeira celebridade da realidade pós-apocalíptica. Aplaudam-me.
Mert Yıldız Keyifli Seyirler.
- Eli Matchett -
Adam resmen rock yıldızı.
Ele é uma estrela. Tens de contar sobre ele.
- Bu porno yıldızı kimmiş?
- Quem é essa estrela porno?
Parlayan Yıldız Günü'nü.
O Dia da Estrela Brilhante.
Evet, mutlu Parlayan Yıldız Günü.
Sim, o feliz Dia da Estrela Brilhante.
Öğrenci yoldaşlarım, bu hepinizin dört gözle beklediği tatil. Mutlu Parlayan Yıldız Günü. Saygıdeğer Başkomutan Kim Jong-İl'in doğum günü.
Camaradas estudantes, este é o feriado por que todos aguardam, o feliz Dia da Estrela Brilhante, o aniversário do Respeitado Generalíssimo Kim Jong-il.
Bugün, Parlayan Yıldız Günü'nde bu en mutlu günde, bize düşen, her zaman bizimle olan her şeyini bize feda eden
Hoje, neste dia feliz o Dia da Estrela Brilhante relembramos a radiante figura do Grande Generalíssimo Kim Jong-il!
" Zin-mi, Parlak Yıldız Günü'nde Çocuk Sendikası'na katıldı.
" A Zin-mi ingressou na União das Crianças no Dia da Estrela Brilhante.
Ayrıca onu bir başka şey için, kızının Parlak Yıldız Günü'nde Çocuk Sendikası'na katılması şerefine de kutlamak istiyorum.
Gostaria de lhe dar os parabéns pelo facto de a sua filha ter ingressado na União das Crianças no Dia da Estrela Brilhante.
Üstelik, kızı Parlayan Yıldız Günü'nde Çocuk Sendikası'na katıldı.
Adicionalmente, a filha dele ingressou na União das Crianças no Dia da Estrela Brilhante.
- Hawaii Eyaleti'nden yeni bir yıldız doğuyor.
- Uma nova lenda nasce no Hawaii. - Chin?
Ve bugünün ilk yıldızı... Ben...
E a primeira estrela de hoje é... eu.
Kayıp devriyemizin bilinen son pozisyona gelmek üzereyiz fakat ben çoktan yıldız çizelgelerini inceledim.
É a última localização da nossa patrulha que desapareceu, mas já vi os mapas estelares.
- Bu bir Yıldız Savaş gemisi!
- É um Star Destroyer!
Fakat bu Yıldız gemisine yaklaşmamız anlamına geliyor.
Mas significa aproximarmo-nos daquele Star Destroyer.
Kabul etmelisin ki Lothal'ın etrafında Yıldız gemilerinin olmayışı güzel bir değişiklik.
Temos de admitir, é bom não ver Star Destroyers... sobre Lothal, para variar.
Bu rock yıldızı hayatına sahip olmak inanılmaz bir şey.
É incrível ter esta vida de'estrela de rock'.
O kadar insan çığlık atıyor ki "Aman Tanrım, pop yıldızı oldum" diyorsunuz.
- Muitas pessoas a gritar... - Isso! E pensas :
Bizim oynayacağımız oyunun adı Kaplan, Rock Yıldızı, Tavşan.
Vamos fazer um jogo chamado "Tigre, estrela rock, coelho".
"Rock yıldızı" dediğimde büyük bir rockçı olacaksınız.
Quando eu gritar "estrela rock", serão um roqueiro mundialmente famoso.
- Rock yıldızı olman gerekiyordu.
Devias ser uma estrela rock.
Hayır, Tanrı'yla bugüne kadar yıldızlarımız pek barışmamıştır.
Não... Eu e Deus não nos entendemos muito bem.
Peary onun yıldız atlamacısıydı.
O Peary era o saltador estrela dele.
Başlamadan önce, en sevdiğin kadın filmi yıldızı kim?
Bem, antes de começarmos, qual é a tua estrela de cinema preferida?
Çok ünlü bir yıldız.
É uma estrela famosíssima.
Vazifenizde size katılmaya karar verdiğim gün yıldızınızın gökkubbeme girmesine izin verdim. Eşiniz yükselişinize şahit olmak için bulunuyordu.
No dia em que concordei em juntar-me a si na sua missão e permiti que a sua estrela entrasse na minha esfera, a sua esposa estava presente para testemunhar a sua ascensão.
Oraya yeni bir yıldız getirmek istiyor, tamam mı?
Ele quer alguém daqui.
Pop yıldızı kariyerimiz ile ilgili çalışıyoruz ama onun sesi benimkinden daha iyi.
A trabalhar nas nossas carreiras musicais, mas a voz dela é melhor do que a minha.
Mert Yıldız Keyifli Seyirler.
- SÉRIE 3
İki yıldır onu hiç görmedim ve çok farklı insanlarız.
Não a vejo há 2 anos, e somos muito diferentes.
- Yıldız Savaşları!
- Mission Impossible!
Onca yıldır bu evi boş tutmanız.
Manteve esta casa vazia todos estes anos.
Biraz ezikçeydi. Ama olay şu ki Bruntouchables olarak çağırıldığımızda hazırız ve hazır kalmalıyız. Çünkü James anti-programlamadan çıktığında dünya bizi tekrar çağırabilir.
Mas questão é que, quando os Brintocáveis são convocados, estávamos prontos e devemos permanecer preparados, porque assim que o James acabar de se desprogramar, o mundo pode contar connosco novamente.
Takımın yeniden toparlanması yıldız oyun kurucu Jesse Frontera'ya bağlı.
Terá que ser o "quarterback" Jesse Frontera a fazer a equipa recuperar.
Rock yıldızı.
Estrela rock.
Kampüsten kaçırıldığını düşünürsek, hepsine şüpheli muamelesi yapmalıyız.
E, uma vez que ele foi raptado em pleno "campus", temos que considerá-los a todos como suspeitos, certo?
30 yıldır şampiyon olamıyoruz ve bu sezon en iyi şansımız.
Não ganhamos um campeonato há mais de 30 anos, e esta temporada era a nossa melhor oportunidade.
1985 yılının ocak ayında Steven tarafından yoldan çıkarıldığınız o sabahı hatırlıyor musunuz?
PRIMA DO STEVE Em 1985, lembra-se daquela manhã de janeiro em que o Steven a fez sair da estrada?
15 yıldır bu dava yüzünden uykularımız kaçıyor " dediler.
COFUNDADORES DO PROJETO "Há 15 anos que perdemos horas de sono com este caso."