Yıldızlar traduction Portugais
4,283 traduction parallèle
Yıldızların yazdığı yemek kitapları satıyorum.
Estou a vender livros de auto-ajuda de cozinha feitos por estrelas de "reality shows".
Evet ve açıkçası, bunu dert etme çünkü ona senin büyük yıldız olduğunu söyledim ve diğer yıldızlar gibi olmadığını.
- Mas não te preocupes com isso. Eu disse que uma superestrela não gastaria tempo com ela.
- Film yıldızlarını oynamak ister misin?
Quer brincar de Estrelas Porno? - Quero.
Kampa gidiyoruz, sırt üstü yıldızları izliyoruz.
Ir acampar e deitar a ver as estrelas.
Benimle bilim yıldızlar ve gezegenler hakkında sohbet etti.
Falou de ciência, das estrelas e dos planetas.
Peki, film yıldızlarının yapmaya korktukları şeyleri babam yapıyor.
Bem, ele faz todas as coisas que as estrelas de cinema não se atrevem a fazer.
Artık yıldızlar karmasındasın.
Esta é uma equipa de estrelas!
Öylesine sakin ki. Hele bir de yıldızlar...
É tão tranquilo, e espera até veres as estrelas.
Metin tablosunu hızlandırın lütfen. Pop yıldızları garip şeylere inanırlar.
Acelerem o autofeed, as estrelas pop acreditam em coisas malucas.
Onunla yıldızlar liginde oynamıştım.
Joguei na Pop Warner com ele.
Yıldızların altında piknik yapar mıyız?
Podemos fazer um piquenique debaixo das estrelas?
Tam kapasite çalışan ilk film yıldızlarındandır.
É um dos primeiros artistas a confessar
* Toplanabilir fırtına bulutarı çarpışabilir yıldızlar *
Podem reunir-se nuvens de tempestade E podem colidir as estrelas
- Meteorlar, kuyruklu yıldızlar...
- Meteoros, cometas...
Yıldızlar bizimle beraber.
Os astros estão connosco...
Olduğu yerde aniden absorve ediveriyor. Ve yıldızlar kayboluyor...
De repente, absorvem a matéria e as estrelas acabam por...
Dünya liderleri olsun, yıldızlar olsun, rezil politikacılar olsun, herkesin içini dökeceği kişi olarak ün yaptınız.
Com seis best-sellers, uma reputação como a única com que os homens se abrem, líderes mundiais, famosos, políticos desonrados...
Büyük yıldızlarız.
Somos como estrelas.
Yıldızlar nekadar güzel bu gece.
Aposto que as estrelas vão estar bonitas esta noite.
"Yıldızlar parlarken karanlık gecede"
In obscura nocte sidera micant.
Geçen yıl Geleceğin Yıldızları yarışmasında birinci oldum.
Fiquei em 1º. lugar na competição de Future Stars.
Ay ve yıldızlar.
A lua e as estrelas.
Belki yıldızlar hizaya girmişti.
Talvez as estrelas estejam alinhadas.
Yıldızlar yoktur, çalışanlar vardır.
Nenhumas estrelas.
Yıldızlar salonunda yemek yiyeceğiz.
Jantar na Starlight Room.
Ben derim ki bir şişe şampanya alıp yıldızlar eşliğinde bornozlarımızı giyelim.
Sugiro arranjarmos uma garrafa de champanhe... olharmos para as estrelas e esquecermos os fatos de banho.
Benim yıldızlar salonuna gidip ödemeleri toplamam gerek.
Tenho o meu número na Starlight Room e apetece-me um pastel.
Ve gecenin karanlığında gizli ve çok özel bir gölde gergedanlar, münzevi hayatlarından çıkıp uzaklardan gelip yıldızların altında buluşuyor.
E aqui, no abrigo da escuridão, num charco secreto e muito especial, os rinocerontes abandonam a sua normal vida solitária, e vêm de quilómetros em redor para se encontrarem debaixo das estrelas.
Ya da yıldızları öldü.
Ou os astros morreram.
Pembe yıldızlar yağıyor.
As estrelas rosadas... estão... a cair.
Pembe yıldızlar dizi dizi yağıyor.
As estrelas rosadas... caem... alinhadas.
Pembe yıldızlar dizi dizi yağıyor.
As estrelas rosadas caem alinhadas.
- Pembe yıldızlar yağıyor.
- As estrelas rosadas caem.
- Pembe yıldızlar yağıyor.
Venham para aqui!
- Pembe yıldızlar dizi dizi yağıyor.
As estrelas rosadas caem.
Yıldızlar ışıl ışıl parlıyor. ~
As estrelas estão brilhando
Yıldızların altı daha serin.
Está mais fresco sob as estrelas.
Profesyonel futbol takımları yok trafiği berbat ve porno yıldızlarına prezervatif taktırıyorlar.
Não têm uma equipa de futebol profissional, têm imenso trânsito, e obrigam as estrelas pornográficas a usar preservativo.
Sonraki nesil porno yıldızlarının nereden geleceğini sanıyorlar?
Como raio esperam obter uma próxima geração de estrelas pornográficas?
Kaleido Yıldız Sistemi nötron yıldızlarını patlatarak çıkan enerjiyi güçlü bir ışık kaynağına dönüştürüyor.
O nêutron móveis destruídos. Convertê-la em uma poderosa fonte de energia...
Ligin en büyük yıldızları şehirde ve onları canlı görmek isterseniz yarın Aloha Stadyumundaki Hawaii Havayolları sahasında olun. Onuncu arayana bedava bilet vereceğim.
As maiores estrelas do NFL estão na cidade e se quiserem vê-los ao vivo no campo Hawaian Airlines no estádio Aloha amanhã, vou dar bilhetes para o décimo a ligar.
Annem ve babam, Foghat'ın bile başaramadığı şeyi yaptılar doğdukları yerin marketinde yıldızları oldu.
E a mãe e o pai tinham uma coisa que o Foghat nunca teve. Estrelas no corredor dos vegetais do supermercado da sua cidade natal.
Cam partiyi, Lily'nin yıldızlar gibi giyindiği fotoğraflarıyla süsleyecek.
O Cam está a decorar a festa com fotos da Lily vestida de variadas estrelas...
Yani yıldızlar arası ulaşımı sağlayacak bir araç icat etmelerine rağmen telefonlara zenci bir kadının baktığı yeri mi diyorsun?
Onde inventaram a dobra espacial interestelar, mas uma senhora negra ainda atendia o telefone espacial?
TV izlemek yerine, televizyon yıldızları tarafından yazılmış çocuk kitaplarını okuyabiliriz.
Em vez de ver televisão, podemos ler os livros para crianças escritos pelas estrelas televisivas.
Yıldızlar.
Estrelas.
Tavana parlayan yıldızlar yapıştırmış çünkü burada uyuyormuş.
Ele tinha estrelas no teto porque dormia aqui.
Tavandaki parlayan yıldızları gördüm odasındakiler gibi.
Vi as estrelas coladas no teto. Daquelas que brilham nos quartos dos miúdos.
Tam rock yıldızlarının aşırı dozdan öldüğü odalardan.
Parece um quarto de uma estrela de rock.
Gece yıldızlarının kayışını izliyorum
A ver as estrelas a passar
Buralara kadar gelen o kızları düşünmeden edemiyorum. Yetenekli olduklarını ve bir gün birisinin onları bir yıldız yapacağını umut ederek yaşıyorlar.
Estou sempre a pensar em todas aquelas raparigas que vem para cá, a pensar que têm talento, à espera que alguém as transforme em estrelas.