English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Ç ] / Çalışmıyor

Çalışmıyor traduction Portugais

4,840 traduction parallèle
Çocuğun kafası pek çalışmıyor sanki?
Não tem lá muita coisa entre as orelhas, pois não?
- Bu çalışmıyor!
- Não está a funcionar!
Pekâlâ! Görünüşe göre muhteşem devasa pahalı makinen çalışmıyor.
Bem, então, parece que a tua grande e dispendiosa máquina não funciona.
Neden bu gökyüzü ve bu yaban beni kurtarmaya çalışmıyor?
Porque é que este céu e esta selva não estão a tentar resgatar-me?
Çalışmıyor!
Não funciona!
O çalışmıyor.
Isso não funciona.
- Sifon çalışmıyor!
Não descarrega!
- Asansör çalışmıyor.
- O elevador está fora de serviço.
Asansör çalışmıyor.
O elevador está fora de serviço.
Odamdaki telefon çalışmıyor.
O telefone do meu quarto não funciona.
Çalışmıyor çünkü aktive edilmedi.
Isso é porque não está ligado.
- Aptal kart çalışmıyor.
- Olá, o estúpido do cartão não funciona.
Çalışmıyor.
Não funciona.
Televizyon yok, telefonlar çalışmıyor.
Não há televisão, os telefones não funcionam.
Roketlerim çalışmıyor.
Os meus propulsores estão inoperacionais.
Biliyorum ama sadece veda etmek istedim ve cep telefonu çalışmıyor.
Eu sei, mas queria despedir-me e o telemóvel dele está desligado.
Ne olursa olsun. Artık burada çalışmıyor.
De qualquer maneira, ele não trabalha mais aqui.
Hiçbir numara çalışmıyor Dudu.
Nenhum número está a funcionar Dudu.
Bir resim gibi gerçekçi olmaya çalışmıyor. Bir resim.
Ele não procura ser exato, como uma foto ou um retrato.
Çalışmıyor, değil mi?
Isso não está a funcionar, está?
Burada hiçbirşey çalışmıyor, flaplar kırık. Geri dönülmez noktadayız.
Não tenho ailerons, estabilizadores, elevadores, e se conseguir chegar até aí, não tenho travões inversos.
- Çalışmıyor!
- Não quer ligar!
Çalışmıyor!
Não vai pegar!
tamam ama şimdi çalışmıyor.
Tudo bem, não há de ser nada.
Oltam çalışmıyor.
A cana não funciona.
Çünkü çalışmıyor.
Porque não funciona.
Şu an çalışmıyor ama bu fikir aklıma geldiğinde çalışıyordu.
Sim, é o meu carro. Não funciona, mas funcionava quando tive essa revelação.
Kaptan, dümen çalışmıyor.
- Capitão... O leme não está a responder.
Beraber çalışıyor muyuz çalışmıyor muyuz?
Vamos trabalhar juntos ou não?
Ya Nora ve sen gelmiş geçmiş en iyi hemşirelersiniz, ya da o hastanede başka kimse çalışmıyor.
Ou tu e a Nora são os melhores enfermeiros de todos os tempos, ou mais ninguém trabalha naquele hospital.
Böbreklerin yeterli çalışmıyor, karaciğerin zayıf.
Os teus rins não funcionam, o figado funciona mal.
Buradaki hiçbir şey çalışmıyor.
Nada neste sitio funciona.
- Malın biri sigorta kutusunu patlatmış ocak çalışmıyor. Yarına kadar elektrik olmayacak.
Algum idiota queimou a caixa de fusiveis e agora o fogão não funciona.
- Saatler neden çalışmıyor?
Porque não têm relógios que funcionem.
- Saatler çalışmıyor mu?
Relógios que funcionem?
Yates artık bizimle çalışmıyor.
O Yates já não trabalha para nós.
Çin'e çalışmıyor o.
Ele não trabalha para o Governo Chinês.
Belki öyleydi ama artık yalnız çalışmıyor.
Talvez fosse, mas já não está mais a trabalhar sozinho.
Çalışmıyor.
- Não está a funcionar. Estou?
- Sen restoranda çalışmıyor musun?
Não trabalhas num restaurante?
Benim kartım çalışmıyor.
O meu cart � o n � o est � a funcionar.
- Alexa artık burada çalışmıyor.
- A Alexa já não trabalha aqui.
Frenler çalışmıyor!
Os travões não funcionam!
Yapmaya çalışmıyor muyum sence?
Não acha que estou a tentar?
Yıllardır her şeyin parasını ben veriyorum. Sırf bu ay o çalışıyor ama ben çalışmıyorum diye kızımızın velayetine ortak olma hakkım yok mu?
Eu tenho cuidado de tudo há anos, e por um mês em que ela trabalha e eu não, eu não tenho o direito de compartilhar a guarda de minha filha?
Klima iki saattir çalışmıyor.
O ar condicionado não funciona há duas horas.
Neden çalışmıyor?
Não está a funcionar.
Kimseye zarar vermeye çalışmıyor.
Quer impedir um ataque.
Bir yıl önce, Pekin'deki bir ticari anlaşmada birlikte çalışmıştık asıl önemli olan şu ; babası politbüroda çalışıyor.
Trabalhamos juntas num acordo comercial em Pequim, há um ano atrás, mas, o problema é que o pai dela faz parte do Comité Executivo.
Bunu yapan adamlar bu odadaki hiç kimse için çalışmıyor.
não trabalham para ninguém nesta sala.
- Şey diyeceğim Roxette çalıyor ve en güzel kısmı gelmek üzere.
- Olá. Ouve, está a dar os Roxette e está a chegar àquela parte boa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]