Şeytanı traduction Portugais
12,196 traduction parallèle
Şeytanın bacağını kır derler.
É "muita merda".
Şeytanın bacağını kır.
Muita merda?
O ölümler için seni suçluyorum o akşam hissettiğin şeytanı.
Culpo-te por aquelas mortes, o mal que sentiste naquela noite.
Declan, şeytanın onunla konuştuğuna inanıyordu.
Portanto, o Declan julgava que o Diabo falava com ele.
Sonra sizin evinize geldim ve şeytanın gerçek olduğunu gördüm.
Então entrei na tua casa... e vi que o Diabo era real.
Benim bağımlı şeytanım, daimi misafirin olmadan hemen kes şunu!
Para, antes que o Demônio do Vício se torne o teu companheiro.
Şeytanın seninle konuştuğunu sanıyorsun.
Achas que Satanás fala contigo.
Arzu şeytanın dirgenidir.
O desejo é o tridente do Demónio.
- Şeytanın Amigoları.
- Satan's Cheerleaders.
- Şeytanın...
- Satan's Cheer...
İçindeki şeytanı dayakla çıkaracağım.
Vou espancar-te para sair o mal.
Ne yani, daha çok şeytan mı?
Mais demónios?
Kitabı okumak, insanların içine şeytan kaçması elektrikli testereyi, pompalıyı kapmak insanları doğramak.
Ler do livro, pessoas a serem possuídas, trazer a motosserra, o pau de fogo, retalhar pessoas.
Ama gerçek tarafından bakarsan, o şeytan dünyayı ele geçirecek.
A outra, forma correcta, é que o mal vai tomar conta do mundo.
Şeytan'ın Uşağı. Kendisine bir kral gibi tapılacak.
O Servo de Satanás, deve ser adorado como um Rei...
Belki Cehennem Azabı çekmiyor, Bay Thorn ama Şeytan var.
Ele pode não ser fogo e enxofre, Sr. Thorn, mas o Diabo existe.
Tanrı'nın gerçekten olduğuna, Şeytan'ın varlığına ve yanlış tarafta olduğuma inanmamı bekliyorsun, saçmalık.
Esperas mesmo que acredite que existe um Deus, existe um Diabo e eu estou no lado errado.
Yani beni gerçekten de şeytan gibi bir şey olduğuma inanmaya zorladı.
Ela realmente fez-me acreditar que eu era o diabo ou algo assim.
Şeytan.
Salve-nos, Senhor!
Şeytan! Tanrı'nın güçlü ellerinin altında naçiz ol!
Vai-te embora, Satanás, criador e mestre do engano, inimigo da salvação humana.
- Vahiy kitabını araştırıyormuş, Şeytan'ı yani.
Ela estava a investigar o Livro das Revelações, - o Diabo.
- Şeytan onunla konuştu. - Tamam.
Satanás falava mesmo com ele.
Şeytan kadar kurnaz.
Ela tem uma destreza absurda.
Randall gerçekten Şeytan'ın dölü.
O Randall é mesmo filho do Diabo.
Bu maymun tam bir küçük şeytan!
Aquela macaca... É uma diabinha!
Kısa süre sonra hepsi serbest bırakıldı. Kefaretse yalnızca Şeytan'ın feragatiydi.
Pouco tempo depois, foram todos libertados, tendo apenas de renunciar a Satanás como penitência.
- Dişi şeytan nerede olduğunu biliyor.
A diaba sabe onde é.
Şeytan'ın gözünü üzerimize çekmeden kapat şu çeneni artık.
Agora, cala a boca, antes que atraias as atenções do Diabo.
Umarım Şeytan'la nikâh kıyıp aynı yatağa girmek zorunda kalmazsın.
Meu Deus! Espero que não se tenham de casar com o Diabo para se juntarem ao clã.
Tam bir şeytan.
Ele é o demónio.
Şeytan boynuzu yaptırmanın pek revaçta olan bir şey olduğunu sanmıyorum.
Presumo que cornos de diabo não seja um pedido comum.
Şeytan şehri burası.
Estamos na terra de Satanás.
Şeytan boynuzları olan bir adam arıyorum.
Procuramos um tipo com dois pares de cornos.
Amına kodumun oğlu, şeytan onun aracılığıyla çalışıyor sanıyor, tamam mı?
O sacana pensa que o Diabo trabalha através dele, está bem?
Şeytan falan yok. Bundan dolayı, sen delisin.
Satanás não existe, logo, és louco.
Şeytan sana beni öldürmeni söylemedi, ben geldim buraya.
Satanás não te mandou matar-me. Eu é que apareci aqui.
- Çünkü Şeytan yoktu, unuttun mu?
- Porque Satanás não existe, não é?
Sanki şeytan saldırıyor da Tanrı onun içinde karşılık veriyordu.
Como se o diabo tivesse atacado e Deus estivesse dentro dela a dar luta.
"Dindar kitlenin reytinglerine çok bağlıyız, bu sivri kulaklarla Şeytan'a benzeyen bir karakteri evlerine kabul etmezler."
"Estamos muito dependentes dos números do Cinturão Bíblico, " e eles não aceitarão nas suas casas uma personagem que parece demoníaca, com orelhas pontiagudas. "
Bana Şeytan rolünü mü layık görüyorsun?
Está a escolher-me para o papel de Satanás?
Bu gemide Şeytan'la uzaktan yakından ilgisi olan biri var mı?
Há alguém nesta nave que sequer remotamente se pareça com Satanás?
Omzundaki melek ve şeytan gibiler aslında.
Na verdade, eles são como o diabinho e o anjo no ombro dele.
Bayan Mimi, çok özür dilerim. Özürler şeytan tüyü gibidir, Bay Amberson.
As desculpas são como as flores dente-de-leão, senhor Amberson.
budanın kendisi bile insanın içindeki seytanı yok edemez sen yapabilirmisin?
Nem mesmo Buda pode extinguir o mal de dentro do ser humano. Tu podes?
bir şeytan olarak görülmüşüm önceki hayatımın hikayesi bu işte
Viram-me como um demónio. Esta é apenas uma história da minha vida anterior.
şeytan maymun!
Macaco maligno!
Şeytan müziği söylediğini anlattım, o da dedi ki...
Disse-lhe que estavas a cantar música do diabo e ele disse...
Şeytan yavrusuyum ben, kanımda var.
Sou filho dum fuzileiro, está-me no sangue.
- Nakil emirleri, şeytan köpek.
Ordens de transferência, Fuzileiro.
Pekâlâ, şeytan köpekler.
Muito bem, Fuzileiros.
Şeytan.
Diabo.