Şiddet yok traduction Portugais
181 traduction parallèle
Pekala, şiddet yok.
Muito bem. Nada de violência.
Şiddet yok!
Violência, não!
Şiddet yok.
Não quero ser bruto.
Şiddet yok.
Nada de violência!
Olay yok. Şiddet yok, anlaşıldı mı?
Dizem que roubei a exploração petrolifera.
Bill, şiddet yok!
Bill, nada de violência!
Suç yok, ceza yok, şiddet yok, yasa yok polis yok, hakim, lider ya da patron yok.
Não há crime, castigo, violência, leis polícias, juízes, governantes ou patrões.
Şiddet yok, tamamen profesyonelce.
Nada de violência, puro profissionalismo.
Şiddet yok, lütfen.
Nada de violência, por favor.
Şiddet yok!
Nada de violências!
Artık şiddet yok ve şu bahsedilen zekanın birazını kullanmaya başla.
- Cresça. Sem violências, comece a usar um pouco a inteligência que suponhamos que tem.
Ama bugün Arap öğrenciler yok şiddet yok.
Mas hoje näo há estudantes árabes nem violência.
Bu da artık kesinlikle şiddet yok demek.
As novas regras significam que não há mais violência nas ruas.
Kırbaç yok, ip yok, şiddet yok.
Nada de chicotes, cordas e agulhas.
Doğamda artık şiddet yok. Ama sen istiyorsan öyle olsun hıyar.
A violência já não está na minha natureza, mas se assim o queres...
Şiddet yok, Mishinka.
Sem violência, Mishinka.
Şiddet yok, bela yok.
Sem violência nem javardice.
"Şiddet yoksa, zafer yok."
"Não há intensidade, não há vitória."
Şiddet yok.
Sem violência.
Müdür Glynn'den aldığım tek emir çok basit : Şiddet yok.
Minha ordem do diretor Glynn é simples : nada de violência.
Bir şartım var : Şiddet yok.
Uma condição : nada de violência.
- Hepsi bu mu, şiddet yok mu?
- É tudo, nada de violência?
Para kazan, ama şiddet yok. Tamam mı?
Deixamo-lo embolsar, mas nada de crimes violentos, certo?
Şiddet yok dediler!
Eles disseram sem violência!
Durun! Şiddet yok! Ateş etmeyin!
Parem, sem violência, sem tiros!
Aksi takdirde şiddet galip gelecek ve hayat yok olacak.
Sem estas virtudes, a vida será feita de violência.
Krasnogorski'nin "Temel Şiddet Motivasyonları" nı öneririm ya da Serov'un "Tek Taraflı Kendini Yok Etme Telkinleri" ni...
Contra as carências modernas, sugiro a "A Motivação Primária para a Violência", de Krasnogorski ou "A Sugestão Unilateral para a Auto-Destruição", de Serov.
İnsanın şiddet güdülerini uyandırmakta üstüne yok doğrusu.
Tem mesmo queda para provocar um homem.
Lok ve Kerak öldü... hastalığın getirdiği anlamsız şiddet içindeki Pasc tarafından yok edildiler.
O Lok e a Kerac estão mortos. Destruídos pelo Pasc e pela violência sem sentido que esta doença provoca nas vítimas.
Yüzeyde morluklar yok, şiddet izi yok.
Não há lividez à superfície, não há sinais de rigidez.
bütün imkanlarımızı kullanmalıyız yoksa bu şiddet dalgası toplumumuzu yok edecek.
Temos de pôr em campo todos os recursos ou a violência destruirá a nossa comunidade.
"Şiddet ve işbirliği yok."
"Recusar cooperação. Sem violência e pacífico."
Şiddet belirtisi yok.
Não há sinais de violência. Mas...
Bu yüzden şiddet için bir neden yok.
Não há razão para violência, Não é este tipo de situação,
Transexualistlikle şiddet arasında hiçbi bağlantı yok.
Não existe correlação entre transexualismo e violência.
Sorun yok memur bey, bu Jack Willis. Washington Büro'da, Şiddet İçeren Suçlar bölümünde çalışıyor.
Este é o Agente Jack Willis do Dep. de Crimes Violentos da Agência de Washington.
Şiddet uygulamana gerek yok, tamam mı?
Poupa-me a indignação, está bem?
Bundan şüphem yok, Binbaşı. Ama görünen o ki, geçmişindeki şiddet, sonunda onu yakaladı.
Major, não duvido disso, mas parece que a violência do passado finalmente o apanhou.
Görünen o ki, şiddet düşünceleri toplumunuzdan tamamen yok olmamış.
Aparentemente, banir o pensamento violento não o fez desaparecer.
- Şiddet içeren bir şey yok.
Nada violento.
Doktorun şiddet uyguladığına dair kayıt yok.
Ainda não há registos de violência da parte do médico.
Oyunlarının içinde hiç birazcık daha şiddet içerenleri yok mu?
Você não tem nada ai com um pouco mais de violência?
Şiddet olduğuna dair bir belirti yok. Bu yüzden polisin gelmesini bekleyeceğiz.
Nao há nenhum sinal vital por isso vamos esperar até que a policia chegue.
Şimdi, özerklik hariç hiçbir şey yok şiddet grupları...
Hoje só existem grupos isolados, autônomos e violentos.
Hiçbir şiddet suçu yok.
Crimes não violentos.
Jüri ölüm sebebi için hala dışarıda. Ama kamçı ve bağlama izlerini dikkate alırsak, hiç şüphe yok ki bu bir şiddet.
Ainda não foi determinada a causa da morte, mas... avaliando pelas marcas de chicote e de cordas, foi violenta.
Cesette fiziksel şiddet izi yok. Ama polis cesedin atılmış olmasından dolayı cinayetten şüpheleniyor.
Não há trauma físico, mas a polícia suspeita de homicídio, porque abandonaram o corpo.
Kanama dışında hiçbir şiddet izi yok.
Não há sinal de dano físico a não ser a hemorragia.
"Şiddet izi yok, seyahat planı yok."
"Nenhum sinal de violência, nenhum viagem marcada."
Şiddet yok, bunlar Tarkanlar!
Sem violência, eles são "tarkan".
KBK'miz organize değil, belki sabıkalı ama şiddet geçmişi yok.
O nosso "SNI" é desorganizado e não tem antecedentes de violência.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73