Şok traduction Portugais
6,891 traduction parallèle
- Bu şok.
- É o choque.
Şok geçiriyorum.
Vou entrar em choque.
Şok bu!
É o choque.
Sanıyorum hepimiz olaydan dolayı şok olmuştuk.
Ficamos chocados pelo facto de ter acontecido.
- Geçici şok geçiriyor.
- Está a entrar em choque temporário.
Salem'daki günahkârlık ve ahlaksızlığın boyutlarını keşfedince şok oldum.
Estou chocado por descobrir a extensão de depravação e imoralidade em Salem.
Şok dalgası analizi, X ışını çalışmaları, sıkıştırıcı tasarımı, hepsi gitmiş.
A análise das ondas de choque, estudos de Raio-X, projecto de adulteração, não há lá nada disso.
Akley'in adamları, kendi şok dalgası çalışmalarını yayınladılar.
Os rapazes do Akley. Eles estudaram ondas de choque.
Akley'in şok dalgası çalışmaları gerek.
Preciso dos estudos sobre as ondas de choque do Akley.
- O zaman bana şok dalgası çalışmalarını getir.
Vá buscar o estudo sobre as ondas de choque.
Şok dalgası çalışmalarına ihtiyacımız var.
Caramba. Precisamos daquele estudo sobre as ondas de choque.
Doktor onu hemen şok cihazı ile hayata döndürmeye çalışmış ve o esnada ben 911'i aradım.
O médico tentou ressuscitá-lo com um desfibrilador, foi quando liguei para o 112.
Ailem ve ben şok geçiriyoruz. Ayrıntıları bilmek istiyoruz.
Eu e a minha família estamos em choque e desesperados por detalhes.
Eşinizin kalbindeki kalp pili arızalı, sürekli şok veriyor.
O desfibrilador no pacemaker da sua mulher tem um defeito, e dá-lhe choques.
Şok kelepçeleri, onları sadece senin için yaptım.
Algemas de choque, fiz estas de propósito para ti.
Son günlerdeki aşırı şiddet dolu davranışlarınız şok edici öldürmeye meyilli ve affedilemez olarak görülüyor.
O seu comportamento violento recentemente foi descrito como chocante, homicida e imperdoável. Como é que se explica?
Şok vericiydi.
Foi um grande choque.
Şok edici.
É algo de muito chocante.
İnanın bana, ben de sizin kadar şok oldum.
Estou tão chocado quanto vocês.
Kubbeye ilk dokunduğunda sana ufak bir şok verir.
Quando tocares na Cúpula pela primeira vez, vai dar-te um pequeno choque.
Belki şok halindedir... belki de beyni uyuşturucudan o kadar... körelmiştir ki normal bir insan gibi duygularını paylaşamayacak hale gelmiştir.
Talvez esteja em estado de choque ou talvez o cérebro dele esteja tão danificado pelas drogas que já não consegue comportar-se como um ser humano.
Ollie, Gelecekleri hal gerçekten şok edici.
É chocante aquilo em que se tornam.
Ama şok terapisi yardımcı olur o konuda.
Mas a terapia de choque ajuda.
Şok dalgaları bölgede ve dünyada devam etmekteyken yönetimimiz bu korkunç eylemin cevapsız kalmasına izin vermemeye karar verdi.
Enquanto as ondas de choque continuam na região e no mundo, esta Administração decidiu que não pode deixar este ato chocante passar em branco.
- Evet. Şok edici mi oldu?
Fica assim tão chocado com isso?
Önce büyük bir şok yaşadı. Ama şu anda tedbirli de olsa iyimser.
Foi um grande choque para ela, ao princípio, mas... ela está, cautelosamente optimista.
- Kardiyojenik şok geçiriyor sanırım.
- Acho que ele está em choque cardiogénico.
Sanırım şok olmuştum.
Acho que estava em choque.
Monsenyör Norris devreye sokacağım kişiydi. - Şok oldum.
O Monsenhor Norris é a pessoa a quem irias puxar esses cordelinhos.
Dr. Jennings'in ölüm haberi bizi şok etti.
A notícia sobre o Dr. Jennings foi um grande choque.
Eğer zamanımı israf etmek istiyorlarsa buraya şok tabancası ve mahkeme kağıdıyla birini gönderebilirler.
Eles podem mandar alguém aqui com uma intimação e um taser.
Her şeyi sök.
Desmonta tudo.
Katla, kaldır ve içine sok. Tamam mı?
Estica, alisa e põe por baixo, está bem?
Benim kimseye boyun eğmeyeceğimi aklına sok...
Tens de perceber que eu não obedeço a ninguém...
Kolunu dik tutup bıçağı kalbe olabildiğince sert bir şekilde sok.
Aponte para cima e depois... o mais forte que conseguir no coração.
Bana Akley'in şok dalgası çalışmaları gerek.
- Preciso do estudo das ondas de choque do Akley.
Benim 4 yılım yok, beni makineye geri sok.
Não tenho quatro anos. Coloque-me outra vez na máquina.
Kontrole sok öyleyse.
Então assume o controle delas.
Yerine sok şunu.
Põe-te a andar.
Şok oldu.
Ficou boquiaberta.
Parayı öde, kızı sağ salim geri al, o adamı bul sonra da parayı ağzına ağzına sok!
Justine, liga-me ao Adam Stapleton e diz-lhe que é importante, por favor. Fora do chinês, no cimo de Rawson Lane?
Dilini içeri sok.
Põe a língua de fora.
Jimmy'nin işlerini yoluna sok.
Ajuda o Jimmy.
- Sasha sakagindan sok bunu.
- Sasha. Enfia mesmo na têmpora dele.
Ordumuz firar ediyor. Bay Toad onları tekrar sıraya sok!
O nosso exército está a desertar, Sr. Sapo, coloque-os de novo em formação!
O kuş beynine bunu sok, anlıyor musun?
Portanto, vê se percebes isso, ouviste?
Bakınca "çevir de götüne sok" gülüşünden yaptı.
Quando ela olhou para si, fez-lhe aquele sorriso de "vá-se lixar".
O zaman sen de küreğini suya sok.
Portanto, pega no teu remo. Vemo-nos hoje à noite.
Seri davran, sok ve çıkart, sok ve çıkart.
Estocadas rápidas : dentro e fora, dentro e fora.
Sok tesekkür ederim.
Muito obrigado.
Septik şok.
Já viste?
sokak 96
sokakta 53
sokaklarda 17
şok oldum 31
sokağa çıkma yasağı 17
sokrates 16
şok edici 22
şokta 25
sökül paraları 17
sokakta 53
sokaklarda 17
şok oldum 31
sokağa çıkma yasağı 17
sokrates 16
şok edici 22
şokta 25
sökül paraları 17