Alıştım artık traduction Russe
104 traduction parallèle
Alıştım artık, umurumda değil.
Я привык к побоям. Мне всё равно.
Alıştım artık.
Я привыкла.
- Alıştım artık.
- Ничего, я уже привыкла.
Alıştım artık.
– Я привыкла.
Alıştım artık. İstersen bunu Noel hediyesi olarak kabul et.
Если Вы станете счастливее, дав мне пощечину,... то пусть это будет моим рождественским подарком.
Alıştım artık.
Я привык к ним.
Ama alıştım artık.
Впрочем, я уже привыкла.
- Sorun değil. Alıştım artık.
- Все в порядке.Я привыкла.
Alıştım artık.
Да, привык уже.
- Buna alıştım artık.
Я к ней привык.
Alıştım artık.
Привыкла.
Alıştım artık.
я привык.
Alıştım artık.
Я привыкну к нему.
- Oldukça büyüleyici değil mi? - Alıştım artık.
Мило беседуют.Я тоже бывало.
Alıştım artık.
Я легкая добыча.
Umarım alırsın. Ben o hırsıza çalışmıyorum artık. İt gibi çalıştırıp para vermiyordu.
Попытка не пытка.Я на него горбачусь, а как насчет бабок - так у него нет.
Aslında artık bu halime alıştım.
Я интроверт.
Ben artık sakin, sessiz köy hayatına alıştım.
Я уже слишком привык к тихой простой сельской жизни.
- Alıştım artık.
- Мы уже привыкли.
Bana yine hintyağı verdiler, ama anlasınlar artık neredeyse 20 yıldan sonra alıştım buna, etkisi olmuyor. "
Меня снова поят касторкой, не могут понять, что за двадцать лет я привык и это бесполезно. Почему я должен это читать?
Alıştım artık.
Ругайтесь, я уже привыкла к етому.
Ama ben artık alıştım.
Но я уже привыкла.
Artık yarım adam olmaya alışmıştım.
Я привык быть мужчиной лишь наполовину.
Ona geri dön gitsin ben de artık alıştığım hayatıma geri döneyim.
Лучше помиритесь, и я заживу нормальной жизнью.
Artık alıştığımız gibi.
Мы привыкли к этому.
İlk uyandığımda nerede ne olduğumun farkına varamamıştım. Artık alıştım. Düzgün otur.
Сначала только, просыпаюсь и въехать не могу - где я что я.
Artık buna alıştım.
- Да, я смирилась.
40 yıldan sonra, artık alıştım.
Я 40 лет привыкал к этому.
Bir süre sonra 2046 nihayet yeniden dekore edildi. Ama ben artık 2047'ye alışmıştım.
Номер 2046 скоро отремонтировали, но я к тому времени уже привык к номеру 2047.
Artık bu duruma alıştım diyebiliriz.
Hу, cкaжeм тaк, я к этому уже привык.
O zamana kadar, alışmıştım ona artık.
К тому времени я уже как-то привык к нему.
Alıştım artık.
Я привык.
Gelmeyecek ama geçen gece, Ryan'la geç saatlere kadar çalıştık, ve nereden öğrendiyse artık, alışveriş merkezi ve çadır olaylarını öğrenmiş ve... ben de, ona, tam olarak anlatmamıştım bunları.
Она и не идёт. Но мы с Райаном провели вместе прошлый вечер за работой и она как-то узнала про универмаг и про палатку. - А я ни слова ей не сказала про это.
Başladığımız noktayı ve bu çocukların artık diğer sınıfları karıştırmayacağını göz önüne alırsak
Учитывая то, с чего мы начинали и то что эти дети не мешают другим ученикам..
- Artık buna alıştım. Geberesice!
Просто потому что я уже к этому привык...
Çünkü artık buna alıştım, tamam mı?
Я к этому привыкла, ОК? - Он здесь.
Sanırım artık beni şaşırtmana alıştım.
Я не поражусь, если бы ты был удивлен мной.
İnan bana artık garip şeylere çok alıştım.
О, поверьте, я начинаю привыкать ко всему странному.
Gençken ismimden nefret ederdim ama sanırım artık alıştım.
Я так его ненавидела, когда была младше, но... теперь, похоже, просто привыкла.
Artık alıştım ama kötü tarafı şu eğer ona karşı çıkarsam şirret olan ben olurum.
Ну, просто это выбрано так наобум, а самое скверное - если я буду против, я - стерва.
Sanırım tüm yükü kendim taşımaya alıştım ama ya artık buna gerek yoksa?
Кажется, я настолько привыкла тянуть лямку в одиночку, но что, если теперь я буду не одна, а?
Artık alıştım ona.
Я его уже даже не замечаю.
Alıştım artık.
Мне не привыкать.
Bunu yapmaya artık alıştım.
Говорю что думаю.
Sanırım artık buna alıştım.
Думаю, к этому я смогу привыкнуть.
Artık senin gitmene alıştım sayılır.
К твоим исчезновениям мне не привыкать.
Artık alıştım
Я привык.
Çekimler bitince ve bandajlarla ağrı kesicileri alıp eve geldiğimde lise mezunu bir dublör olarak çalıştığım için ve ailem olmadan büyüdüğüm için her zaman "özür dilemek" zorunda kaldığım zaman hayat dolu iş arkadaşlarımın artık yürüyemez hale geldiklerini görünce ayrıca babam vefat ettiğinde...
Когда я возвращалась со съёмок вся в бинтах ; когда мне приходилось извиняться за то, что я необразованная сирота ; когда узнала, что улыбавшийся мне вчера друг больше не сможет ходить, и когда погиб мой отец, только музыка Оска помогала мне.
Mi Ho, sanırım artık pirinç yemeye alıştın.
Давай покушаем! ты уже привыкла к рису?
Sarayda çalışırken demir ağacına yumruk atmaya alıştım da artık bir şey hissetmiyorum.
Я тренировалась на деревьях возле дворца. Теперь ничего не чувствую.
Belki de dönmeyeceğine... alıştırmalıyım artık kendimi.
Надо попробовать свыкнуться с мыслью, что ты не придёшь.
artık 611
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artık dayanamıyorum 176
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artık dayanamıyorum 176
artık çok geç 412
artık var 39
artık her şey bitti 29
artık gidebiliriz 26
artık senin 35
artık korkmuyorum 38
artık güvendesin 54
artık önemi yok 34
artık gidebilir miyim 65
artık gidebilirsiniz 36
artık var 39
artık her şey bitti 29
artık gidebiliriz 26
artık senin 35
artık korkmuyorum 38
artık güvendesin 54
artık önemi yok 34
artık gidebilir miyim 65
artık gidebilirsiniz 36