English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Russe / [ D ] / Dayı

Dayı traduction Russe

4,389 traduction parallèle
Kingman, Arizona'dayım ve gelip beni buradan alman lazım.
Я в Кингмэне, штат Аризона, и я хочу, чтобы ты меня отсюда забрал.
- Drew Dayı.
Дядя Дрю.
Konu dayım, Indiana'ya gitmem lazım.
Это из-за моего дяди.
- Yeni dayınla tanışmak ister misin?
Хочешь познакомиться с дядей?
Büyükannenle büyükbabanın dayına hala isim seçemediklerini ve zaman kazanmanın geleneksel yolunu kullanıp konu değiştirdiklerini düşünüyorum.
Я думаю, что твои бабушка и дедушка до сих пор не придумали имя твоему дяде, и, используя сказочные традиции, тянут время.
En az 27 metre civarı aşağıdayız. Yüzeyi göremezsin.
Всё подсчитал... мы на глубине не меньше 30 метров.
Dayının karşısındaki sıranı kaçırmak istemezsin.
Ты ведь не хочешь пропустить свое обращение.
Jamie dayısı Colum'a sadakat yemini ederse sıradaki toprak sahibi o olacak.
Если Джейми присягнет на верность дяде, Колуму, тогда он будет претендовать на звание Лэрда.
Diğer dayısı Dougal bu noktada sizinle ayrı düşüyor.
Его другой дядя, Дугал, может с вами не согласится на сей счет, милочка.
İki dayısı da onu öldürme niyetindeyse neden buradan uzaklaşmadı?
Почему он просто не уйдет, если оба его дяди хотят его голову на пике?
- Evet. Aşağıdayım. - İyi misin?
Я внизу.
Aslında Quaker tarafından dayı hala akrabalığımız var.
В действительности, мы - целующиеся кузены на нашей квакерской братско-сестринской земле.
- O zamanlar hala Laval'dayız.
- Мы тогда жили в Лавале...
Tanrım sikik Laval'dayız!
- Ну блин, хорошо, это было в Лавале!
İnekler için iyi ama benim için? Yüzde 90'dayım.
Это хорошее отвлечение, но для меня, знаешь что?
- Neredesin? - Lockhart / Gardner'dayım.
Ты где?
Aylardır Salem'dayım. Sürüyle dost ve düşman edindim.
Я был в Салеме месяцами
Biz burada yukarıdayız, atlar aşağıda yarış alanında başlangıç pozisyonu için zorlanıyor.
Мы тут наверху, а там внизу лошадей загоняют к стартовому барьеру.
- Ben dışarıdayım.
Я буду снаружи.
Ben Lockhart / Gardner'dayım ve...
Я в Локхарт / Гарднер и не могу...
Bir şey yok, dışarıdayız.
Все в порядке, мы снаружи.
Ben Seattle'dayım.
Я сейчас в Сиэтле.
Dayım cenazeden sonra gelip annemin birkaç eşyasını alıp gitmişti.
Мой дядя забрал часть ее вещей после похорон.
Dayımın eşyalarını böyle karıştırmamalıyız.
Мы не должны так рыться в вещах моего дяди.
Ben Seattle'dayım.
Я в Сиэттле. Мы знаем где ты.
- Billy dayı.
– Дядя Билли!
1969'dayız ve ateş bile yakamıyorsun.
На дворе 69-ый, а вы не можете зажечь огонь.
Dayısı kraliçenin özel kâhyalığını yapıyordu!
Её дядя служил в Тайном Совете Королевы.
Dayımla beraber çok fazla açık artırmaya gitmiştim.
Я бывал аукционов раньше, с дядей.
Mitchell dayının çağrı cihazı olması.
Дядя Митчелл с пейджером.
- Şu anda bir toplantıdayım, gerçekten bilmiyorum.
У меня сейчас встреча, поэтому я не знаю наверняка...
Cary, ben burada yukarıdayım.
Привет, Кэри, я тут.
- Yukarıdayım.
Я наверху.
- Annem benim için geri gelecek mi, Dayı?
Дядя, моя мама вернется ко мне?
Yukarıdayız!
Мы наверху!
New Haven'dayım şimdi. Mazeretini kontrol ediyorum.
Я сейчас в Нью-Хейвене, проверяю его алиби.
"Beyaz Saray'dayız" partisinden ikiz tulumları.
Боди двойняшек, оставшееся от нашей "Мы в Белом доме" вечеринки!
Dayımın bir evi var ve anneme bir iş buldu.
У моего дяди есть дом и он нашёл работу маме.
- Dışarıdayım.
Я во дворе!
- Country Day Okulu'na gidiyorlar.
- В чем смысл? - Они ходят в Country Day School.
Ah, Jessica Day ve Nick Miller.
Джессика Дей и Ник Миллер.
Pekala, Day-Miller parti.
Отлично, вечеринка Дей-Миллер.
Nick Miller ve Jessica Day hayati tehlikesi olmayan ama gerekli bir deniz sebebi olan bir şey için kamaralarına dönebilir mi?
Ник Миллер и Джессика Дэй, не могли бы вы, пожалуйста, вернуться в свою каюту по неопасной для жизни, но важной официальной морской причине?
Ve bunu yaptım da. Ölene kadar da yapacağım.
And I will till the day I die.
ii günler, dostum.
G'day, mate.
- Kesinlikle öyleyim. Tüm gün.
- I totally am, like, all day.
Aşağıdayım adamım.
Я тут, приятель.
Mitchell'ın milattan kalma beyaz bir bebek bezinin içinde üç tel çarpuk çurpuk saçıyla hastaneden geldiği gün.
The day that Mitchell came home from the hospital in a very unfashionable white diaper with three strands of scraggly raggedy andy hair.
Miss Whitley, it's your first day here, but I will hold you in contempt.
Мисс Уитли, вы здесь сегодня первый день, но я вас привлеку за неуважение к суду.
Yani bir gün aklı başındayken bir hafta sonra tamamen aklını yitirip tımarhanelik mi olduğunu söylüyorsun?
So you're saying that she was sane one day and then institutionalized a week later with full-blown psychosis.
Eğer duruşmaya çıkarsam elimde Silvie'nin öldüğü gün Elena'nın hasta olmadığını ispat edecek kanıta ihtiyacım olur.
So if I'm going to trial, I need evidence that proves that Elena wasn't sick the day Silvie was murdered.
dayım 246
dayız 212

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]