Izliyordum traduction Russe
762 traduction parallèle
Seni izliyordum.
- Я наблюдал за тобой.
Olan biteni izliyordum ama kimse beni görmedi.
Спрячься где-нибудь.
- Geçit törenini izliyordum sadece.
- Я просто смотрела парад.
Seni izliyordum.
Я смотрела на тебя.
Seni izliyordum. - Dansa bayılıyorum.
- Я без ума от танцев.
Tüm hafta boyunca Harvey'i izliyordum.
я наблюдал за'арви всю неделю.
Ama bugün bir seferliğine seni mutlu gördüm. İçkileri yudumlarken seni izliyordum.
А сегодня увидел тебя такой счастливой
Aylardır onu izliyordum.
Несколько месяцев я наблюдал за ней.
- Evet, izliyordum.
- Да, наблюдал.
Gözlerimi dikmiş duvarı da izliyordum.
Также я пытался смотреть на стены.
8 gündür çok yakından izliyordum, bağlantıyı kaybetmiştik.
Ближайшую неделю за мной установили наблюдение и я потерял с ним всякий контакт.
- Sizi izliyordum.
- Следил за двумя парнями.
- Ne demek sizi izliyordum?
- Что ты имеешь в виду?
George şişeyi açarken onu dikkatle izliyordum.
Джордж обмотал пробку, чтобы знать, пил ли я его.
Seni izliyordum.
- Я наблюдал за Вами.
Belki de içinde olmam gereken oyunu bir kıyısından izliyordum. Gözümü karartıp içine girecek cesaretim yoktu.
У меня было впечатление, что я остановился в начале дела, которое мне предстояло, и что у меня не было сил, чтобы дойти до конца.
Seni izliyordum... biraz çırpınmana göz yumarak.
Я взглянул на вас, позволяя вам немного побороться.
İki yıldır onu izliyordum.
Я два года за ними наблюдал.
Camdan seni izliyordum.
Смотрела на тебя через окно.
- Bahçıvanla mı? - Evet. Geçenlerde onları,..... şatomun kulesinde izliyordum.
- Как-то я следил за ними,..... с башни замка.
Sizi izliyordum.
Я наблюдал за вами.
Ama çok yakından izliyordum.
Зато я очень хорошо наблюдал.
Her daim onu izliyordum, Eldorado'nun o beyhude boş günlerinde neredeyse kaybolmuş bir haldeydim.
Потерянный, я последовал за ним, в эти бесполезные и пустые дни в Эльдорадо было нечего делать.
- Oradalar. Her şey yolunda. - Evde televizyon izliyordum...
Они внизу, всё в порядке Я была дома, смотрела телевизор.
Başatan beri izliyordum seni.
Я была с тобой с самого начала.
Geçen akşam, Hanako'nun yemek yapışını izliyordum.
Вчера вечером, я наблюдал, как Ханако готовит ужин.
Ben de televizyonda şu... doğa filmlerinden birini izliyordum.
Я просто смотрел один из этих фильмов про природу по телевизору.
10 dakikadır seni izliyordum.
Я наблюдал за тобой 10 минут.
Olanları televizyonda izliyordum.
Я всё видела по телевизору.
Bir süredir seni izliyordum, Zeke.
Я наблюдал за тобой некоторое время, Зик.
Sizi izliyordum. Zira içeride neler döndüğünü biliyordum.
Я шпионил за вами потому что знал что происходит.
- Seni izliyordum.
- Я вот всё наблюдаю за тобой.
Buradan seni izliyordum.
Я наблюдал за тобой отсюда.
Televizyonu dinlemiyordum anne. Sadece izliyordum.
Но я же не слушаю ящик, только смотрю.
Uzak Doğu'da olanları izliyordum ama kapatıverdi.
Я тут смотрел про Дальний Восток и он переключил канал.
Sanki kendi oğlumuzmuş gibi başarılarından gurur duyarak hiç aklına geliyor muyuz diye merak ederek ve belki de ufkunu birazcık bizim genişlettiğimizi varsayarak ufkunun nasıl genişlediğini hiç hatırlamasa bile izliyordum.
гадая, думал ли он когда-либо о нас, и надеясь, что он немного расширил свои горизонты, даже если не мог воспомнить, каким образом они были расширены.
Sizi izliyordum.
Я за вами следил.
Gece boyunca seni izliyordum.
Я наблюдал за тобой весь вечер.
Bir süredir sizi izliyordum.
Кое-какое время я не свожу с вас глаз.
- Bende maçı izliyordum.
Как поживаете? - Ничего.
Seni izliyordum.
- Я за вами следила.
- Onu izliyordum!
- Я смотрел это!
Seni cenazede izliyordum, kalbim nasıl da küt küt atıyordu.
Я смотрела на тебя там, на похоронах, и у меня сердце обливалось кровью.
Uzun zamandır bunun peşindeydim, bunu izliyordum.
Я уже давно над этим раздумываю. И всё это довольно скверно.
Seni izliyordum. Onu gözetliyorsun.
Я видел, как ты шпионишь за ней.
Önceleri oyunları izliyordum.
Поначалу я просто следил за игроками, принюхивался.
Seni izliyordum.
Я хочу смотреть на вас.
Seni izliyordum.
Пока только смотрю.
İzliyordum. Seni gördüm, dostum!
Я глядел тебя по телеку, старый!
Nathan Junior'ın gelişmesini uzaktan uzağa izliyordum.
Наблюдая развитие Натана-младшего издали, гордился его достижениями, словно собственными,
Chicago'nun... en büyük eroin satıcılarından birini izliyordum.
Я состоял при крупном наркоторговце из Чикаго.