Kanıyorsun traduction Russe
519 traduction parallèle
Artık kendi başına mı yıkanıyorsun?
- Ты теперь сам моешься? - Угу.
Kanıyorsun!
У тебя кровь.
Kanıyorsun!
У вас кровь!
500 dolara bahse girerim ki tıkanıyorsun.
Ставлю 500 баксов, что ты обосрёшся.
Kanıyorsun.
У вас идет кровь!
Gazetede okuduklarına kanıyorsun.
Можете верить газетам, дело ваше.
- Kanıyorsun
- У тебя кровь.
Aman, Tanrım, kanıyorsun!
Господи, у вас кровь. Что случилось?
Kanıyorsun!
У тебя кровь течет!
- Burnun kanıyor. Tanrım! Kanıyorsun.
У тебя кровь из носа!
Bu kan lekesini neden bıraktın? Mezbaha mı işlettiğini sanıyorsun?
Зачем ты оставил пятна?
Kızdığımı düşünüyorsun, bana inanmıyorsun. Sana kanıtlayacağım.
Я не сержусь и докажу это.
Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
Что ты этим докажешь?
Deli olduğunu mu kanıtlamaya çalışıyorsun?
Надеетесь после такого безумного жеста вас признают невменяемым?
Çılgın fikirlerinin haklılığını kanıtlamak için bizi kullanıyorsun, ama hiç yardımcı olmuyorsun.
Вы связались с нами, чтобы доказать Ваши сумасшедшие идеи,... а не помочь нам.
Kanımı kaynatıyorsun sevgili Celestine.
Вы мне снитесь.
Gece yerine gündüzleri yaşadığın için bu şehirde bir efsanesin. Varlığının bir kanıtı olarak kansız cesetler bırakıyorsun.
Вы легенда в городе, живя нормально днем, отдыхая ночью, оставляя обезкровенные тела как доказательство Вашего существования.
Ne kanıtlamaya çalışıyorsun?
Вы что вытворяете?
Dünya'nın zayıflığına dair kanıtla yuvaya döndüğümüzde neler olacağını biliyorsun. Anlıyorsun.
Думаю, что понимаете.
- Nefes aldığını söylüyorsun, kan pompalıyorsun, sıcaklığını koruyorsun.
- Вы сказали, что вы дышите, качаете кровь, поддерживаете температуру.
Sen kanıyorsun, Kirok!
У тебя кровь, Кирок.
Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
Ты сошел с ума? Что ты хочешь доказать?
Erkekliğini böyle mi kanıtlıyorsun?
Ах, это так ты доказываешь свою мужественность?
- Bir şey kanıtlamaya çalışmıyorum. Çalışıyorsun.
Я не собираюсь ничего доказывать, дружище.
Ne kanıtlamaya çalışıyorsun dostum?
Что ты пытаешься доказать?
Çok nadir başarıyorsun illa ki bir yerde tıkanıyor oyun.
Тем не менее, у тебя редко всё сходится ; всегда наступает момент, когда игра стопорится :
- Orantılar doğru. - Bunu kanıtlamaya can atıyorsun.
Все пропорции верны.
Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
Я сказал, хватит! - Сильней! У тебя швы разошлись.
Sen de benim kanımı taşıyorsun.
Кому же это делать, как не мне? Ты ведь кровь от моей крови!
Okudum. Her gece kan ter içinde uyanıyorsun. Hayır dedim!
Вы просыпаетесь каждую ночь, простыни мокрые от пота...
Bir kaç kanıt bularak dünyayı kurtarabileceğini mi sanıyorsun?
Думаешь если найти доказательства, то мир воскреснет?
Birşey mi kanıtlamaya çalışıyorsun?
Ты можешь только уйти.
Kanıt yok, anlıyorsun değil mi?
Нужны доказательства.
Benden kanıt istedin. Gösterdim. Şimdi bana inanmıyorsun.
Сам просишь подтвердить мои слова и все равно не веришь мне.
Yakınlığa ihtiyacın var ve bunu karşına çıkan ilk kişide arıyorsun.
Вотты и привязываешься к первой встречной.
Gerçekten kanıyorsun!
Но у тебя действительно идет кровь!
Her tarafı kan yapıyorsun.
Не залей здесь все кровью.
- Baba, o kan. - Yanılıyorsun.
Папа, это кровь.
Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? İneklerle takılıyorsun.
[Skipped item nr. 204]
Burda başkalarının işine karışıyorsun... başkalarının elindeki kanı koklayarak... aynı zamanda hastalarına yardım mı ediyorsun?
Вынюхивать тут... высматривать кровь на чужих руках... и притворяться что вы помогаете своим пациентам.
Sen, Johnny, sahte olmaktan korkuyorsun... Öyle olmadığını kanıtlamak için her dövüşe atılıyorsun.
Ты, Джонни, боишься, что ты - липа, так что ты кинешься в любой бой, чтобы доказать, что это не так.
Hala bunların komplo olduğunu mu kanıtlamaya çalışıyorsun?
Ты все еще пытаешься доказать, что это какой-то заговор?
Kendi kanından olan birini parasından yoksun mu bırakıyorsun?
Ты действительно лишишь свою плоть и кровь денег?
Şu ana kadar yapılmış en önemli Bajoran resmine bakıyorsun. B'hala'nın var olduğunu gösteren bilinen tek kanıt. Ve tek söyleyeceğin "hmm" mı?
Ты смотришь на самую важную из когда-либо написанных баджорских икон... на единственное доказательство, что Б'Хала существовала... и единственное, что можешь сказать - это "хм"?
Kanıt bırakır mı sanıyorsun?
Вы думаете, он оставил бы доказательства?
Kanımca bölge bölge çok vakit harcıyorsun :
Мой разум подсказывает, что ты тратишь много времени на раздельное мытьё...
- Yanılıyorsun, kanıtlayayım.
- Ты ошибаешься. И я тебе это докажу.
Ateşli, tutkulu ve kan ter içinde seks yapıyorum Sen ne alıyorsun?
Завидуешь, что у меня есть жаркий, страстный, потный, дикий секс. А у тебя что есть?
Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun, genç bayan?
Что вы пытаетесь доказать, барышня?
- Yoldaş general, şüphelinin... aleyhinde şu ana kadar hiçbir kanıt bulamadım. - Şaka yaptığını mı sanıyorsun? Andor Knor... bence masumdur.
Товарищ генерал, я обязан доложить, что доказательства не найдены, и, что я абсолютно уверен, что Андор Кнорр - невиновен в обвинениях его в сионизме и в попытке переворота в Народной Республике.
Sen kan banyosu yapan savaşçıyı arıyorsun.
Ты ищешь воина окропленного кровью.