Karıştır traduction Russe
4,807 traduction parallèle
Güvenlikten birisi, onu geç saatte arkadaki ofiste... -... bazı belgeleri karıştırırken yakaladı.
Один из охранников застал его в офисе после рабочего дня, копающимся в каких-то бумагах.
Yine de "Günlük yeni mumyalar" cümlesi biraz kafa karıştırıcı sayılır.
Увидимся на шоу. Стой. Нет, Мейбл, не слушай его.
Tüm bu annelik, Storybrooke ve tüm bu buz problemi ile ilgili sorumlulukların senin için ne kadar kafa karıştırıcı olabileceğini düşünemiyorum bile.
Не могу представить, как вам сложно справляться с малышом, со Сторибруком, с этой снежной проблемой.
Eğer çok yaşlı ve aptalsanız sosyal medya kafa karıştırıcı olabilir.
Социальные сети могут серьёзно сбивать с толку, если ты очень старый или тупой.
Eğer ilgini çekerse biraz appletini karıştırıyorum.
Выпить хочешь? Я делаю яблочный мартини, если тебе интересно.
İlginç bir şeyler var mı diye masanı karıştırıyorum.
Роюсь в твоем столе, ищу что-нибудь интересное.
Siz ikiniz orada ne haltlar karıştırıyorsunuz?
Какого черта вы тут вдвоем делаете?
Affedersiniz, delilleri karıştırıyorsunuz.
Извините... Вы испортите нам улики.
Komşularının evlerini karıştırıp boktan zevklerini eleştirebileceğin ücretsiz bir aktivite.
Бесплатное занятие, где ты можешь пошпионить за соседями и поосуждать их говно-вкусы?
Arkamdan iş karıştırıp geçmişimi kurcaladın ve bununla beni kontrol etmeye çalıştın hemde evli olduğun gerçeği ortadayken. Evet.
Ты откопала что-то за моей спиной, а затем... затем держала это в моей голове, всё это время скрывая тот факт, что ты была замужем!
Keşke erkek gururunu işe karıştırıp gizli tutmasaydın.
Если бы только он попытался не изображать "настоящего мужчину" и не хранил всё в тайне.
Hayır, işle arkadaşlığı asla birbirine karıştırmam.
Нет, я не смешиваю работу с личной жизнью.
Ne haltlar karıştırıyorsun?
Что ты со мной сделал?
Ne haltlar karıştırıyorsun sen? !
Какого чёрта ты здесь делаешь?
Maalesef karıştırıyorsunuz.
Боюсь, вы меня с кем-то спутали.
İki litrelik demir döküm kazan kullanarak insan kanı ekliyorsun, bir çay kaşığı kırmızı fosfor sonra insan saçı ile karıştırıyorsun. Hepsini pişiriyorsun... Ta ki, kara duman çıkana kadar, ve sonra...
Берём 2-литровый чугунный котёл... добавляем человеческую кровь, чайную ложку красного фосфора, приправляем человеческим волосом, подогреваем, пока не появится мрачный дым, и выходит...
Gördün mü aslında bu her zaman benim de kafamı karıştırmıştır.
Ну... э... [Мычит] Вообще-то, мне самому это толком не ясно.
Tavada ketçap karıştırıyorum.
Просто... Размешивал кетчуп в кастрюльке.
Şimdi de biraz zeytin yağı ekle. İki, üç ölçü kadar. Şimdi karıştır.
- Затем добавь немного оливкового масла, пару капель буквально...
Güzel ve yavaşça karıştır.
А теперь размешивай. Плавно и аккуратно.
Bu gerçekten kafamı karıştırıyor.
В моей голове настоящая путаница.
Benim yaptıklarım, senin yaptığın şey... Yargıç ve jüriyi oynamak, insanların aklını karıştırıyor.
То, что делал я, и ты, вся эта игра в суд присяжных, это затуманивает людям головы.
Elinde defterle kızı takip ediyor, notlar alıyor, yazıyor, çöpleri karıştırıyor...
Он всюду ходил за ней с тетрадкой и всё записывал, конспектировал, рылся в мусорке...
Kırılma ışık indeksi, her zamanki şeyler, silikon dioksit, potasyum ve çinko oksit ile karıştırılmış.
Коэффициент преломления света указывает на обычный диоксид кремния, смешанный с оксидами калия и цинка.
Kafa karıştırıcı.
Это сбивает с толку.
Bu ikisini sürekli karıştırıyorum.
Я всегда их путаю.
Taşınma usullerin çok kafa karıştırıcı da.
Потому что ваши способы двигаться дальше очень запутанные.
Görgü tanıdığı farklı bir yerde gördüğü yüzü suçla ilgili olanla karıştırıyor.
Свидетель путает человека, который совершил преступление с тем, кого видел в совсем другой ситуации.
- Bazen satıcılar kendi özel karışımlarını yapmak için kokainle başka uyuşturucuları karıştırır.
- Иногда дилеры смешивают кокаин с другими наркотиками, делают свою смесь.
Kafalarını sağlam bir polis hikayesiyle karıştırıyorum.
Я охмуряю их крутой полицейской историей.
Karıştırıp bekliyorsun.
Перемешиваешь и ждёшь.
Hayır ama arama eğitimlerini onların çöplerini karıştırmakta kullanıyor.
Нет, она развивает свои навыки следопыта, копаясь в мусоре.
- Çöpleri mi karıştırıyorsun?
Роешься в урнах?
- Çok kafa karıştırıcı ve çok çok hoştu.
- Ой. Эй, ты что с ней сделал, - Он просто меня смутил и был очень милым.
Herkesin kafasını karıştırıp gittiniz.
Ты оставил всех в смятении.
Belki de kibir ve gururu birbirine karıştırıyoruzdur.
Может быть, мы путаем высокомерие с гордостью.
Dean de onun bagajını karıştırıyordu.
and Dean is rooting around in his trunk.
- Kafamı karıştırıyor.
- Это сложно для меня.
Sanırım bu, şu anda Ralph için fazla kafa karıştırıcı olur.
Я думаю, что сейчас Ральф воспримет это слишком тяжело.
Biramı falan fondiplemiyorum. Glütensiz Alman biramı biraz Fransız şarabıyla karıştırıyorum. Buna schmorgeswein deniyor, zarif ve kültürel bir olay.
Я не потягиваю пиво, я дегустирую ряд безглютеновых немецких лагеров в паре с французскими винами.
Eşyalarımı mı karıştırıyorsun Michael?
Майкл, ты рылся в моих вещах?
Belki de denize karışmış ve şimdiye Hawaii yolunu yarılamıştır.
Или их смыло в море, и сейчас они уже на полпути на Гавайи.
Buğday çekirdekleri ise el değmeden çıkarılmıştır. Eğer herkes...
И зёрна пшеницы не местные, так что всем следовало бы...
Papa Midnite'la ruhları geri yollamak için büyüleri karıştırıyoruz.
- Посмотри, что ты наделал!
Belki de DJ'in kafası karışmıştır, cümbüşte falan olduğunu sanıyordur.
Может диджей перепутал и он думает, что он на вечеринке.
Cinderella'da, üvey kardeşler ayakları ayakkabıya girsin diye ayaklarını kesmişlerdir, ve en sonunda da gözleri güvercinler tarafından çıkarılmıştır.
В "Золушке" сводные сёстры отрезали свои пальцы на ногах, чтобы туфелька им подошла, и глаза им в конце выклевали голуби.
Çok kafa karıştırıcı bu.
Я хочу сказать, что это запутано.
Bazı şeyleri birbirine karıştırırız.
Всё перемешивается.
Kafan karıştı sanırım, değil mi?
Полагаю, это сбивает с толку, да?
Sanırım meth göğüslerimden kan dolaşımıma karıştı.
Я думаю, что мет просочился в мою кровь - через грудь.
Bu fırın eldivenleri konusunda kafam karıştı.
Меня смущают эти рукавички.