Sadece bir traduction Russe
50,381 traduction parallèle
Ben kimsenin zarar görmesini istemedim ama insanların benim bir canavar değil sadece bir insan olduğumu anlamanızı istiyordum.
Я не хотел никому причинять вреда, но люди должны понять, что я не монстр, я человек.
O da senin gibi sadece bir piyon mu yoksa?
Она тоже просто пешка, или она...
Evet ama sadece bir şansımız var.
Да, но у нас только один шанс.
O sadece bir beden değil.
Она не просто его сосуд.
Oradan çıkmanın sadece bir yolu vardı ve o da nefes alarak olmuyordu.
Выбраться оттуда можно было одним способом - вперёд ногами.
Sadece bir aile bu tarz bir büyü yapabilir.
Только одна семья ведьм сведуща в такой магии.
Bu sadece bir isim.
Это всего лишь имя.
Ben senin annenim ama sadece bir anne değilim.
- Я ваша мать, - Я МОГУ ОБЪЯСНИТЬ. но я не просто мама.
Yani keçi adam sadece bir adam mı?
козёл - это человек?
Hayır ben yapamam. Ben sadece bir elçiyim.
О, нет, я лишь посланник.
Benim için sadece bir sürü ses.
Для меня это просто шум.
Seni sadece bir nedenden hayatta tutuyorduk.
Мы сохранили тебе жизнь по одной причине.
Malikanede sadece bir tane kamera mevcut, o da binanın girişinde. Ama kat planlarına bakıldığında o gece ekstra üç çıkış daha kullanımdaymış.
В доме есть одна камера видеонаблюдения, в вестибюле, но судя по планировке этажей, в тот вечер было открыто еще три входа.
- Hayır sadece bir yerlere götürmüşlüğüm var.
Нет. Только по работе.
Sadece bir kez sigara molası verdik, bahçede on dakikalık bir mola hepsi bu.
Я разок отлучился на покурить, 10 минут побродил по саду, вот и весь отдых.
Sadece bir isim gerek bize, tek bir isim.
Все, что нам нужно - это только одна зацепка, одна важная деталь.
Sadece bir kez.
Это было только раз.
Gerçi sadece bir kere ofiste seviştik.
В самой генпрокуратуре - только раз.
Sadece bir personel kararında.
- По одному сотруднику.
Çünkü bu sadece bir saçmalık. Bunların hepsini söyle.
А эти обвинения - полная херня.
Ama sadece bir tane.
Но только один.
Hepsi sadece bir aydan mı?
И это всё за один месяц?
Bana kalırsa sadece bir şeyin kanıtı.
И я утверждаю, что она доказывает лишь одно :
Arayıp ilk olarak sana avukatlığa kısa bir süre ara vereceğimi söylemek istedim. Sadece bir yıl.
Я просто хотел, чтобы вы первая узнали о том, что у меня будет небольшой творческий отпуск от адвокатской работы, всего на год.
Sadece bir ofis.
Это лишь офис.
Sadece bir isim.
Это просто имя.
Onun oyununda ben de bir piyonum sadece.
Я был очередной пешкой в его игре.
Sadece beni takip et ve ben bir şey demedikçe sakın bir şey yapma tamam mı?
Просто... делай, как я, и не высовывайся, пока не скажу, лады?
Sonuçta ben sadece hayal gücünün bir parçasıyım.
В конце концов, я лишь в твоей голове.
Ama bu sadece senin cehenneminin bir parçası.
Но он лишь часть твоего Ада.
Belki büyük pislik bir buzdağını sadece ucu.
Возможно, они лишь вершина мерзопакостного айсберга.
Ama bir ay, bir yıl sonra zamanını bu duvarlara bakarak geçireceksin. Sadece sen ve hiçlik olacak. Gerçek biri ile konuşmak için delireceksin.
Но через месяц, через год, тебе надоест пялиться на эти стены, когда ты один и вокруг - ничего, тебя безумно потянет поговорить, увидеть живого человека, и ты расскажешь мне всё, что нужно.
Evet sadece yardıma ihtiyacı olan bir avcı var. Başka bir tane mi?
Ещё одному?
Sadece ben bir dinle.
Просто... выслушайте меня.
Sen sadece Lucifer'in çaresin yapışkan bir parçasısın.
Ты всего лишь докучливая гнусная шестёрка Люцифера.
Balıkçı ağları ve oltaları eskiden büyük bir sektördü. Ama artık Broadchurch'ta bu işi yapan sadece biz kaldık.
Производство рыболовных сетей когда-то было здесь основным, но сейчас в Бродчерче их делаем только мы.
Aynen öyle. Yaralıyken aradığınız ancak iyiyken terk ettiğiniz bir rahibim sadece.
Я священник, к которому люди обращаются, только когда им плохо, и покидают, когда хорошо.
- Uskumru var, kanca ve plastik sadece. - Bir şey yakalayabiliyor musun?
Я ходил на макрель, там не нужна наживка.
Jim doğruları istiyoruz sadece ve bir şekilde bulacağız.
Послушайте, Джим. Мы хотим правды. И мы ее добьемся.
Bir düzine kadar vardı sadece 6-7 kadarını yedik.
Их было около дюжины. Мы съели шесть или семь.
- Ben sadece kızgın bir kadınım.
- Я просто женщина, которая злится.
Zor bir dönem sadece, hepsi bu.
Это просто сложный период, и все.
İki kızı var ve bir tanesi daha sadece üç yaşında.
У него две дочери, одной из которых едва исполнилось три.
Sadece o da değil, bir sürü kişinin.
Не только ее, и других людей.
Bahçe de dahil. Sadece kırk saat önce ve bir şey bulamadık.
В том числе и тот сарайчик, 40 часов назад, и не заметили это.
Sadece sabah kahvemi içiyorum ama bir türlü şeker kâsesini bulamadım.
Я просто пью свой утренний кофе. Хотя и недоумеваю, куда делась сахарница.
Sadece nakde ihtiyacım var. Paramın bir güven fonunda olduğunu biliyorsun.
- Ты же знаешь, мои деньги в трастовом фонде.
- Olabilir. Ama seni burada görmek için kaybettiğim parayı düşündüğümde sadece tek bir şey söyleyebiliyorum.
- Может быть, но, скажу тебе, когда я думаю, сколько денег я потерял, чтобы увидеть тебя в тюрьме, у меня одна мысль :
Sadece bir hapşırık.
Все не имеет значения..
Bay McGill, size sadece tek bir sorum var.
Мистер Макгилл, у меня остался последний вопрос.
Sınırlı bir süre için şey sadece, biz size...
В сжатые... эээ... сроки только вас... мы можем э...
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169