Seviyorsun traduction Russe
3,508 traduction parallèle
Şakalar komiklikler seviyorsun sanıyordum.
Я думал ты любишь покуражиться.
Onu seviyorsun, değil mi?
Она тебе нравится?
Onları seviyorsun, ama kuru kuruya tahrik olmayı ne yapalım, değil mi?
Тебе они нравились. Но ведь они только дразнят, правда?
Demek karanlık şekler seviyorsun.
- Да, ты в стельку пьяная.
Onunla olmayı seviyorsun, değil mi?
Тебе же нравиться у него. Да?
Kendine bir bak. Beni seviyorsun.
јнна : ѕросто неверо € тно... ( поет ) " ы мен € любишь...
Peki, demek ki seviyorsun. Al şunu.
Конечно, вы любите туфли.
Çok güzelsin, komiksin ve işini seviyorsun.
Ты классная, забавная, любишь свою работу.
- Sade seviyorsun değil mi?
Ты ведь чёрный любишь, да?
Louise'i neden seviyorsun?
За что ты любишь Луизу?
Sembolleri çok seviyorsun.
Ты увлекаешься символами.
Onu yalnız şimdi seviyorsun çünkü o öldü.
Ты и любишь-то её потому, что её нет в живых.
Kendi bükülü tarzınla beni seviyorsun.
Ты ведь любишь меня как умеешь, по своему.
Şart koymayı seviyorsun, değil mi?
А, так вы еще и условия ставите, да?
Onu mu seviyorsun?
Ты любишь ее?
- Gözlüklerim olmadan mı seviyorsun beni?
Нравлюсь без очков? Мне идёт?
En çok hangisini seviyorsun?
Какая больше всех нравится?
- Beni bu yüzden çok seviyorsun.
За это ты меня и любишь.
Sadece parayı seviyorsun ve Dave'e hayır diyemiyorsun.
Ты просто любишь деньги и не можешь сказать нет Дэйву.
Viskini malt seviyorsun hâlâ değil mi?
Все еще любишь односолодовый?
Ne zamandan beri film seviyorsun?
И давно тебе фильмы нравятся?
Ama onu seviyorsun.
Но вы любите его.
- Işgın turtasını mı seviyorsun?
Из ревеня?
Bu küçük atı seviyorsun, değil mi?
Тебе нравится эта лошадка?
Biliyorum Mickey, beni seviyorsun.
Микки, я знаю. Ты любишь меня.
Çünkü sen Grayson'ı seviyorsun.
Потому что ты любишь Грейсона.
Ayrıca sen Harker'ı seviyorsun.
И к тому же Ты любишь Харкера
Vincent, beni seviyorsun sen!
Винсент, ты же любишь меня!
- Bu kelimeyi gerçekten seviyorsun, değil mi?
Пизда. - Ты обожаешь это слово, да?
Pembeyi seviyorsun, biliyorum.
Тебе нравится розовое.
- Sen de dansı seviyorsun, değil mi? - Şuna bak.
Ты ведь тоже любишь танцевать?
- Arka sokakları seviyorsun demek.
- Предпочитаешь трущобный шик?
Parfümü seviyorsun belli.
Вам нравится одеколон.
- Oyunları seviyorsun sanıyordum.
Мне казалось, ты любишь игры.
- Onu içten seviyorsun.
- Ты сильно ее любишь.
Sert seviyorsun, değil mi?
Тебе нравится пожестче, да?
Çamurun içinde seviyorsun, değil mi?
Нравится, когда тебя имеют?
- Seviyorsun.
- Нет, любишь.
Evet, seviyorsun.
Нет, ты её любишь.
- Hangi şekilde seviyorsun o hâlde?
Тогда, как вы любите её? Как?
Kanamayı seviyorsun galiba, ha?
Парень, тебе правда нравиться истекать кровью, а парень?
Ezra'yı seviyorsun.
Ты любишь Эзру.
Beni seviyorsun.
Ты меня любишь.
Erkeklerin birbirlerini sevdikleri gibi seviyorsun. Ve hala eşleri, çocukları ve ortak havuzları var.
Любишь так, как двое мужчин могут любить друг друга, и при этом иметь жен, детей и соединенные бассейны.
Hayvanları seviyorsun.
Ты любишь животных.
Adamla daha yeni tanıştın ama şimdiden onu benden çok seviyorsun.
Ты только что познакомилась с парнем, а уже любишь его больше, чем меня.
Seni seviyor, sen de onu seviyorsun.
Он любит тебя, а ты любишь его.
Fıstık ezmesini seviyorsun, değil mi?
Тебе нравится ореховое масло, да?
Bunu yalamayı seviyorsun, değil mi?
Тебе нравится его лизать, да?
Elbette seviyorsun.
Конечно ты любишь.
"Zannediyorum zıplamayı da seviyorsun, hı?"
Наверное много вокруг скакала, я прав?