Yaşlılık traduction Russe
249 traduction parallèle
Özel bir rahatsızlığı yok, sadece yaşlılık.
Ничего особенного. Мне сказали... Состарился.
Onlar yaşlılık zamanlarım için.
Они мне на старость.
Önemli bir şeyi yok. Bunların hepsi yaşlılıktan. Hastalık değil.
ничего страшного, она просто стареет.
Benim uzmanlığım yaşlılık hekimliği.
я cпeциaлизиpyюcь в гepиaтpии.
"Gençlikte kuvvet, yaşlılıkta akıl"! Kırılma büyükbaba!
Не переживай, дедушка.
Yaşlılık ve somon, gençlik ve sardalya.
Старость с лососем, молодость с сардинами.
Matmazel, yaşlılık güzelliğin önünde eğiliyor.
Мадемуазель, зрелость приветствует красоту!
- Bazen fazla yazıyorum, yaşlılık işte.
- Я забыла один или два..... и написала два на всякий случай.
- Yaşlılık,
Старости.
Sonra yaşlılık, ölüm, toprak tadı.
Потом старение, смерть и прах.
Yani, yaşlılık, geniş çevrede gerçek yanlızlıksa, herşey sana bağlı.
Я хочу сказать, по-видимому, действительно одиноко громыхать в нём одному.
Yaşlılık, aptalca duygular mı demektir?
Разве старение означает ощущать себя дураком?
Onun gibi gözükmek isterdin ama - muhtemelen yaşlılık sanatında henüz körpe ve tecrübesiz olduğun için - çok çabuk rahatsız oluyorsun :
Ты хотел бы походить на него, но, - вероятно, вследствие твоей молодости и отсутствия опыта старости - тебя слишком быстро охватывает беспокойство :
- Bunlar yaşlılık lekesi, değil mi?
- Это же старческие пятна, не так ли?
Thor, o Yaşlılık`tı.
это была Старость.
Değişir ; kalp krizi, kanser... Kaza veya yaşlılık.
От болезней сердца, от рака, в авариях, от старости...
Yaşlılık korkunç bir şey.
Да... Старость не радость...
Toplumumuz büyüyen bir sorunun altında eziliyor. Yaşlılık problemi.
Мы сталкиваемся сейчас и будем сталкиваться в будущем с проблемой старости.
Yaşlılık, anıları, güzelliği ve gücü yok eder.
Старость разрушает память, красоту и отнимает силы.
" Ne yaşlılık var, ne de ölüm.
Нет старости и смерти.
Marie ve bahçıvanın da yaşlılık günlerini, güvence altına alacaksınız.
Помимо того, позаботьтесь о Мари и о садовнике.
Yaşlılık bunamasını görünce anlayabiliyorum.
Старческое слабоумие я способна распознать.
Ne bu şimdi, yaşlılık belirtisi mi?
Что это, признак старения?
- Yaşlılık.
Старость.
Ama büyüklüğün gençlikte kıymeti bilinmez, orta yaşta gururla karıştırılır yaşlılıkta görmezden gelinir ve ölümden sonra üzerinde tekrar düşünülür.
Величие не ценится в юности, зовётся гордостью в зрелые годы исчезает в старости и переоценивается в смерти.
Babil 4'ün son ortaya çıkışında araştırmak için gönderdiğimiz pilot yaşlılıktan öldü.
В последний раз, когда Вавилон 4 появилась пилот, посланный на исследование, умер от старости.
Cadılık çağı boyunca çirkin ve yaşlı olmak çok tehlikeliydi ama genç ve güzel olmak da pek güvenli sayılmazdı.
В Эру Колдовства опасно было быть старой уродиной, но и свежесть молодости не сулила надёжной защиты.
Cadılık çağında yaşlı bir kadının bariz bir şekilde fark edilebilen bir veya daha fazla özelliğinin olması onu mahkemeye sevk etmek için yeterliydi.
То, что выделяло старуху среди остальных, как правило, служило причиной суда над ней в эпоху Охоты на Ведьм.
Tüm erkeklerden : yaşlı erkeklerden, genç erkeklerden gül suyu kullanan genç ve yakışıklı erkeklerden ve aşağılık özel detektiflerden!
Всех мужчин : старых, молодых красивых, пользующихся розовой туалетной водой и почти мерзавцев-частных детективов!
Savaş ilan edildi, borsa çöküyor veya yaşlı bir adam sokakta vuruldu ve toplum hayatının sessiz merkezi bir anda alevlenir. Suları kaynar ve sessiz akıntıları yeni ve dolambaçlı yollarda kıvrılır.
"Ќачалась война", "рах на фондовой бирже", или "ƒобрый старик застрелен на улице" и тиха € жизнь общества внезапно всколыхнЄтс €, и побежит, набира € силу, поток, всЄ новыми, извилистыми пут € ми.
Ben savcılık yapıyorum. İkinci olarak, Yaşlı adamı ben de seviyorum.
Bo-втopыx, мнe oн тoжe нpaвитcя.
Yeter, seni aşağılık yaşlı adam!
Перестаньте, Вы, злой старик!
Kılıcımı yaşlı bir adamın kanına bulayarak lekelemek istemiyorum.
Называя моего сына предателем, я говорю, что вы лжете.
Yaşlı Corneille ve genç Moliere in dediği gibi Kararsız... lık.
Это то, что старый Корнель и молодой Мольер называли... ионом... напряжения ожидания.
O küçük kız... senden en azından 300 yıl daha yaşlı, Yazıcı.
Эта девочка... По крайней мере, на 300 лет старше вас, старшина.
Yaşlılık.
- Это невозможно, доктор.
Ölüm nedeni - yaşlılık.
- старость.
Yeteneksiz, iki yaşlı aktör, seni almaya gelmediler sana sıkı sıkı sarılıp diğer hepsine diz çöktürmeden birisini yıkamayacakları bir üçlü oluşturmadılar seninle.
Двое старых третьесортных актёров не пришли за тобой и не заключили тебя в объятия с такой силой, что вы стали бы одним целым, и завалились бы все трое, если бы одного из вас сбили с ног.
Yirmi yıl o kadar da çok değil. Yirmi yıl sonra ben yaşlı olacağım. İnan bana, kırkında..
Поверьте, в 40 лет вам бчдет казаться, что только теперь и начинается ваша жизнь.
Yaşlılık işte ne zaman ne olacağı belli olmaz.
Стариков... надо подбадривать.
İkizinden başka kim yaşlı adamın kılığına daha iyi bürünebilir?
Кто лучше сможет сыграть роль человека, чем его собственный брат-близнец? Да, эта мысль напрашивается, мой друг.
Bir parçası senin kardeşine bir parçası Kim-tsua'ya bir parçası da Kızıl Maymun'un yaşlı annesine.
Все эти разговоры не имеют никакого смысла.
Annemle Amiral Benbow Hanı'nı işlettiğimiz ve kılıç yarası olan esmer, yaşlı bir denizcinin ilk kez çatımız altında kalmaya geldiği zamana dönüyorum.
Я возвращаюсь к тому времени когда мы с матерью держали таверну Адмирал Бенбоу И когда старый загорелый моряк, со шрамом от сабли поселился под нашей крышей.
Hayatımın büyük kısmında bu yaşlı ormanlaydım. Gördüğüm tuhaflıklar oldu, ama bu akıl alır şey değil.
Да, но я прожил в этих древних лесах почти всю свою жизнь, и мне приходилось видеть странные вещи, но это - превосходит всякое воображение.
Ama sonra, bir kış gecesi şatoya, yaşlı bir dilenci kadın gelmiş, prense bir tek gül verip, karşılığında soğuktan korunacak bir yer istemiş.
Однажды темной зимней ночью к замку пришла старая нищенка, и предложила принцу волшебную розу, за ночлег и убежище от лютой зимней стужи.
Şimdi ne var, aşağılık yaşlı bunak.
Твою мать! Как ты мне надоел! Почему?
Birkaç yıl sonra çıkıp, yaşlı bir karıyla evlenirsin.
Слушай дальше.
Yüzbaşı Dax, ya benden 200 yıl daha yaşlısın yada benim torunumun çocuğuyla yaklaşık aynı yaştasın.
Лейтенант Дакс, вы либо старше меня на 200 лет или вы в том же возрасте что и моя правнучка.
Artık yaşlı bir adam olduğum için tam hatırlamıyorum, ama bir yıl...
Однажды... Я уже стар, и не помню в каком это было году.
On iki yıl önce daha yaşlı ve kıdemli birçok subay görevlerine sırt çevirdi ama sen doğru olan için direndin.
12 лет назад многие более старшие и опытные офицеры отвернулись от своего долга, но ты продолжил бороться за то, что было верным.
Yollar, sudan yapılmış, rüzgar ve soğuk Yaşlı bir adam yol boyunca yürüyor, mutsuz ve sıkıntılı. Kutsanmış anne Victoria için zafer!
дорожки были сделаны из воды, ветра и холода старик шел очень грустный и обеспокоенный слава к счастливой славе матери Виктории к рожденному новому, славе
yaşlı 147
yaşlılar 28
yaşlıyım 21
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı bir kadın 19
yaşlı cadı 18
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı dostum 27
yaşlılar 28
yaşlıyım 21
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı bir kadın 19
yaşlı cadı 18
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı dostum 27