Yok etmek traduction Russe
2,562 traduction parallèle
Muirfield'ın kısa bir süre için saldırıya açık olduğunu ve onları yok etmek için ihtiyacım olan her şeyi Meyve Bahçesi'nde bulabileceğimi söylüyordu.
Он сказал, что Мюрфилд будет какое-то время уязвим, и что он хочет найти все необходимое, чтобы раскрыть их в Саду.
Evet. Birlikte olabilmemizin tek yolu, bir şekilde hayat kurmamızın tek yolu, Muirfield'ı yok etmek.
Единственный способ для нас быть вместе и иметь нормальную жизнь - уничтожить Мюрфилд.
Jason'ı öldürüp kanıtları yok etmek için teknesini yaktın mı?
- Так, ладно. Я спрошу лишь раз.
Neden onun işini yok etmek isteyeyim ki?
Какой мне интерес уничтожать его работу?
Adam başından vurulmuş bagaja atılmış sonra da delilleri yok etmek için araç ateşe verilmiş.
Этому парню выстрелили в голову, засунули его в багажник, а затем подожгли машину, чтобы уничтожить улики.
Şey yok etmek için çalıştı.
Пытался заставить кое-что исчезнуть.
Gördüğün her şeyi yok etmek istiyorsun.
Ты хочешь уничтожить все, что ты видишь.
Senin ölümünle birlikte Ejderha Tarikatı'nı yok etmek için son şansım da kaybolup gidecek.
Ведь с вашей смертью, исчезнут и мои шансы стереть Орден Дракона с лица земли.
Beni yok etmek için binlerce masumu katletmen gerekmez.
Тебе не нужно убивать тысячи невинных, чтобы уничтожить меня.
- Adam tanınmış biri. Onu yok etmek çetrefilli bir iş olur.
Будет сложно заставить его исчезнуть.
Decima makineni yok etmek istemiyor.
Десима не хотят уничтожать твою Машину.
Bay Bond planım seni Dünya'ya atılacak bir nükleer bomba taşıyan bir uzay gemisine bağlamak ve seninle beraber insanlığı yok etmek.
Хорошо, мистер Бонд, я планирую привязать вас к космическому кораблю, на борту которого ядерная бомба, которая будет сброшена на Землю и уничтожит и вас, и все человечество!
O seni ve bu direnişi, yok etmek isteyen sistemin bir parçası.
Она – часть системы, которая хочет уничтожить тебя, и все, что ты делаешь.
Bu şekilde onları yok etmek için hiçbir şansım yok.
Так мне ни за что не уничтожить гигантов.
Tesisi yok etmek için patlayıcıları yerleştirin.
Взорвите здесь все.
Bütün yapacağın belgelerde tahrifat, çabucak paranı almak ve delili yok etmek.
Все что мне будет нужно - документы от доктора и быстро получить свою оплату. И доказательств нет.
Sonra, Erika fark etmeye başladığında ikisini de yok etmek zorunda olduklarını fark ettiler.
А потом, когда появилась Эрика, они поняли, что им придется убрать их обоих.
Düşler Ülkesini'ni yok etmek için mi buradasınız?
Вы хотите уничтожить Неверленд?
Kaybolmuş çocuklar neden sihiri yok etmek istiyorlar?
Зачем вам уничтожать магию?
Sihiri yok etmek istediğimizi de kim söyledi?
Кто сказал, что мы хотим уничтожить магию?
Böyle güzel bir beyni yok etmek büyük ayıp.
Как досадно, что придется разрушить такой прекрасный разум.
General Shaw'un itibarını yok etmek için yüzüme karşı yalan söyledi.
Он врал мне в лицо, ради того чтобы уничтожить репутацию Генерала Шоу
Lannisterlar bizi yok etmek istiyor.
Ланнистеры хотят нас уничтожить.
Tamamen yok etmek.
Разгромили всухую.
Efendim neden bizi yok etmek istesin?
Почему мой лорд хочет уничтожить нас?
Birisi ekibimi yok etmek istiyor!
Кто-то пытается убрать мою комманду!
- Neden Dünya'yı yok etmek istiyorsunuz?
- Информация.
Isyancı ajanlar şehir vardı onu yok etmek isteyen savaş olmadan...
Агенты повстанцев были в городе, пытаясь разрушить его без войны...
Ve kulelerinden birini yok etmek savunmalarını geçici olarak etkisizleştirip geminize bir şans verecek.
И разрушив одну из башен мы временно нарушим энергосистему позволяя вашему кораблю вылететь
Bu yüzden Bayan Peralta, Dr. Kadar'ın farkına vardığı o aşırı güç... güç alanını yüksek enerjiyle aşırı yükleyip yok etmek için kullanılacak.
Следовательно, мисс Перальта излишек мощности, который обнаружил доктор Кадар на самом деле нужен чтобы уничтожить сеть подав мощнейший заряд энергии обратно к сети и вызвав ее перегрузку.
Bogato'daki Amerikan Büyükelçiliği'ni yok etmek için.
Чтобы уничтожить посольство США в Боготе.
İşiniz insanları bağlamak, onları arkadaşınız yapmak, manipüle etmek, ve sonuç olarak yok etmek.
Ваша работа разрабатывать людей, сделать их своими друзьями, манипулировать ими, и в конечном итоге уничтожить их.
Bunu yapabilmemin tek yolu programı komple yok etmek.
Единственный способ это сделать – полностью уничтожить программу.
Evet. Ayrıca onu evinde ziyaret etmek de yok.
И больше не ходить к ней домой.
Ben onu dinle derim. Eğer yeni bölge savcı yardımcısı Muirfield'ı yok etmen için sana yardım etmek istiyorsa, o hâlde şansı bol olsun.
Я хочу сказать, слушай, если новый помощник прокурора хочет помочь тебе поймать этих парней из Мюрфилда, то у него достаточно власти.
Evet, kendimi ifade etmek için kuklaya ihtiyacım yok.
Да, и мне не нужны куклы, чтобы выразить свои мысли.
Lily canım, nefret etmek yok.
Лили, милая, мы не ненавидим.
idam etmek istediğin adam artık yok. Tamam, Daniel. Yavaş ol.
Помедленнее, Дэниел.
O yüzden iptal etmek için çok geç değil. - Yok ya, varım ben.
Ни за что, я в деле.
Bu gece bizim görevimiz bu miniklerin anne babalarını memnun etmek. Aksi hâlde isyan çıkarırlar ve bizim yeterli personelimiz yok.
Сегодня наша работа - сделать крошечных делателей людей счастливыми, или они взбунтуются, а нас и так не хватает.
Ama pes etmek için hiçbir sebep yok.
Но нету ни одного повода сдаваться.
Yok, birkaç hafta içerisinde, Stephen Hawking'in ekibi kara deliklerin hidrodinamik benzetimlerini test etmek için Kuzey Denizi'ne bir sefer düzenliyor.
Нет, через пару недель команда Стивена Хокинга отправляет экспедицию на Северное море для гидродинамической симуляции черных дыр.
Ama unutma... Kütle merkezine ateş etmek yok.
Только помни... не убивай.
İnsanlara yardım etmek zorundasın diye bir kanun yok.
Ну да.
Sana yardım etmek gibi bir isteğim yok.
Я не желаю помогать вам.
su anki kültürümüzde hizmet etmek diye bir sey yok.
Культура современности не твердит нам "Служи!".
Duygularını belli etmek yok.
Запомни... непроницаемое лицо.
Devam etmek için çok şey yok, Şerif.
Не густо, шериф.
Bir eş ve bir metresi var için hesaba, hiçbir personel ile bir konak herhangi bir tür, ve katil kim sözde yok onun en değerli sahip Onun cinayet aleti inşa etmek.
Есть жена и любовница, которых не учли, поместье без какой-либо прислуги, и убийца, который якобы сломал свой любимый инструмент, чтобы смастерить орудие убийства.
Yani yok etmek.
В смысле, разрушить.
Telefon etmek yok, mektup yazmak yok.
Ни звонков, ни писем.