English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / A dress

A dress tradutor Turco

6,795 parallel translation
You're telling me Diane Sawyer's going to put on a dress with puffy shoulders?
Diane Sawyer kabarık omuzlu bir elbise giyecek yani öyle mi?
If I wanted that, I could get it any Sunday at St. Joseph's for free from a guy in a dress who doesn't even know me.
Bunu isteseydim bir pazar günü St. Joseph kilisesine gidip beni hiç tanımayan siyah kıyafetli bir adama giderdim.
Now, that's how you wear a dress.
Elbise dediğin böyle olur.
"I am getting a manicure shopping for a dress."
"Ben manikür yaptırayım alışverie çıkayım"
She should really know how to wear a dress.
Nasıl bir elbise giymesi gerektiğini bilmesi.
Hey, Frank, does this club at the bowling alley have a dress code?
Frank, bowling pistindeki şu kulübün kıyafet zorunluluğu var mı?
Dash bought me a dress.
Dash bana bir elbise aldı.
Well, never was comfortable in a dress.
Zaten hiçbir zaman giyim konusunda iyi olmamışımdır.
It's not a frivolous thing, like a dress.
Bu takı gibi önemsiz bir şey değil.
You said you saw a girl in yellow dress.
Şu gördüğün sarı elbiseli kız.
If you get a stain on the dress, club soda and salt, but it has to be right away and you have to tell the dry cleaner that under no circumstance...
Elbise leke olursa, üstüne karbonat ve tuz dök. Ama hemen dökmelisin ve kuru temizlemeyi de uyarmalısın ki...
They think I'm the mother of some... that just stole a dress...
- Neler oluyor?
And he would, uh... he would make me lift up my dress, pull down my underwear... and he would take out a penknife and cut me...
Sonra... Elbisemi yukarı sıyırıp iç çamaşırımı çıkartıp elindeki çakıyla üzerime bir çizik atardı.
Is it a dork fancy dress competition?
En aptal kıyafet yarışması mı yapacağız?
A fussy dress with frills and bows would make you look like a barge.
Fırfırlı ve fiyonklu kabarık bir elbise seni duba gibi gösterir.
Not unless you've got a spare wedding dress.
Yedek bir gelinliğin varsa yardım edebilirsin.
I remember when we were kids he used to dress like a girl.
Çocukluğumuzu hatırlıyorum da. Kız gibi giyinirdi.
I mean, why else would she dress like a rebel and accept a food sample that could possibly send her into anaphylactic shock?
Yoksa neden öyle asi gibi giyinip, muhtemelen yediğinde kendisini anafilaktik şoka sokacak bir numuneyi kabul etsin?
Devil in a blue dress, dead ringer, bro.
Mavi elbiseli şeytan, ölü zili kardeşim.
- Well, dad, I appreciate your concern, and your criticism of everything I've ever done in my life, but I'm Gonna have to politely disagree with you, based mainly on the fact that you dress like a drug dealer.
- Tamam baba endişene minnettarım ve senin hayatımda yaptıgın herşey hakkında eleştirine de minnettarım Ama seni kibarca reddetmek zorundayım aslında Senin giyimin torbacı gibi.
- We ought to dress a little better.
- Biraz daha iyi giyinmeliyiz.
He's always having a go at me to dress up better.
Her zaman iyi giyin diye başımın etini yer.
You know, if I feel comfortable in the way I dress... then I am much happier, and I have a better time.
Fakat giydiklerimle kendimi rahat hissedersem çok daha mutlu olup daha iyi vakit geçiriyorum.
You want to dress like a man, hmm?
Adam gibi giyinmek istiyorsun demek.
You want to dress like a man?
Adam gibi giyinmek istiyorsun demek.
A bareback dress.
- Sırtı açık bir elbise.
Your charm more than makes up for the fact that you dress like a teenage boy.
Büyüleyiciliğin ergen çocuklar gibi giyinmeni telafi ediyor.
♪ or you'd like a 10-year-old dress ♪
♪ ya da 10 yıllık giysileri seversen ♪
I have spent half the day biting my tongue so I don't have to dress up like a fat Japanese man in a thong.
Günümün yarısını dilimi tutarak geçirdim o yüzden takunyalı şişman Japon adam gibi giyinmeye niyetim yok.
And look... a piece of her dress.
Bak... elbisesinden bir parça var.
Those belong to the genie's previous master... a pretty girl in a pretty dress.
O gözler cinlerin önceki ustasına ait... güzel bir elbise içindeki güzel bir kız.
I know, and it seems a bit ironic for Mr Bates to dress him.
Bay Bates'in onunla ilgilenmesi biraz ironik kaçıyor, biliyorum.
My wife, Esther, always did love to dress things up a bit.
Eşim Esther her dâim yaptığı işleri şaşaalı göstermeye bayılırdı.
Which is easy when you dress like a glam rock Ebenezer Scrooge.
Ki Ebenezer Scrooge'un glam rock hali gibi giyinince bu oldukça kolay.
She had long blonde hair, a white dress, heels.
O uzun sarı saçları vardı, beyaz bir elbise, topuklu.
His dress bespeaks a warrior.
Elbisesi savaşçı olduğunu gösteriyor.
Josh is not an idiot and I have not been able to fit into this dress for almost a year.
Josh aptal değil. Bir yıldır bu elbiseyi giyebilecek kadar zayıf değildim.
No, no, sorry, my friends are trying to dress John like a girl.
- Hayır, arkadaşlar John'u kız gibi giydiriyorlar.
The last time I heard you out, I ended up in Tijuana in a hotel room, in a wedding dress, while you escaped out the bathroom window
Seni son dinlediğimde, sen banyonun penceresinden polislerden kaçarken kendimi gelinlik içinde Tijuana'da bir otel odasında...
But, the thing is, last time I saw you, you were running away from Johanssen's followers in a wedding dress.
Ama seni son gördüğümde Johanssen'in yandaşlarından gelinlik giymiş bir şekilde kaçıyordun.
Car wreck in a nice dress.
Güzel bir elbisenin içindeki harabe.
It's a great dress.
Güzel kıyafet.
Mother spent a fortune on my dress, if she hasn't already told you.
Annem elbiseme servet ödedi. Gerçi söylemiştir zaten.
Can field-dress a moose...
Bir Amerikan geyiğinin derisini yüzebilir...
I can dress my baby like a pink lamb.
Bebegimi pembe bir kuzu gibi giydirebilirim.
Look, I can dress my baby like a geisha girl.
Bakin, bebegimi geysa gibi de giydirebilirim.
Can we... I want to say his plan was to dress like a ghost?
- Ve planı da hayalet gibi giyinmekmiş.
Because I actually brought a different dress that I'd like to wear.
Çok güzel. Ben de giymek istediğim farklı bir kıyafet getirmiştim aslında.
Because you were sprinting from a church in a wedding dress.
Kiliseden gelinlikler içinde hızla kaçıyordun da.
This dress would be a fine gift.
Gelinlik iyi bir hediye olur.
Have you ever made a wedding dress?
Gelinlik diktin mi hiç?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]