A girlfriend tradutor Turco
7,713 parallel translation
They're things you'd give to a... a girlfriend or a a mother.
Bunlar sevgiline ya da annene vereceğin hediyeler.
Did you know Hunter had a girlfriend?
Hunter'ın kız arkadaşı olduğunu biliyor muydun?
Have a girlfriend, have a home.
Sevgilim var. Evim var.
You have a girlfriend?
Senin bir kız arkadaşın mı var?
I have a girlfriend so can't make out with you.
Benim kız arkadaşım var yani seninle sevişemem.
It would be weird if he never had a girlfriend at that age and with that face.
Bu yüzle ve bu yaşta hiç kız arkadaşı olmaması garip olurdu.
Tae Song, did I have a girlfriend perhaps?
Abi, benim bir kız arkadaşım mı vardı yoksa?
Really, it's a disgusting and repulsive habit, and that's why you don't have a girlfriend.
Bu iğrenç ve tiksindirici bir alışkanlık ve bu yüzden hiç kız arkadaşın yok. Gerçekten soruyorum. Hangi kadın bir kül tablasını öpmek ister ki?
I don't think I'm ready to talk to you like a girlfriend so just stop me before I talk to you like a girlfriend.
Seninle normal bir kız arkadaşın gibi konuşmaya hazır değilim henüz. Kız arkadaşınmış gibi konuşmaya başlayınca durdur beni lütfen.
I got a girlfriend's kid, Don.
Bir kız arkadaşımın çocuğu Don da var.
What's your story? You got a girlfriend?
- Senin hikâyen ne, sevgilin var mı?
- Do you even have a girlfriend, Doug?
- Sevgilin var mı bari Doug?
'Cause last night, you said you didn't have a girlfriend.
Çünkü dün gece yok demiştin?
I don't have a girlfriend.
Kız arkadaşım yok.
I have a girlfriend, sort of.
Sevgilim var benim, yani gibi gibi.
I have a girlfriend.
Benim kız arkadaşım var
One of them has a girlfriend.
İçlerinden birinin sevgilisi var.
Have you ever had a girlfriend?
Daha önce bir kız arkadaşın oldu mu?
- Charlie had a girlfriend.
Charlie'nin bir kız arkadaşı vardı.
- He had a girlfriend?
Kız arkadaşı mı vardı?
- Do you have a girlfriend, is that it?
- Kız arkadaşın mı var? Bu yüzden mi?
No, and he has... not that it matters, he has a girlfriend.
Ve yani.. önemli değil. - Bir sevgilisi var..
I don't have a girlfriend.
- Kız arkadaşım yok ama.
I don't have a girlfriend.
Benim kız arkadaşım yok ki.
I don't ever remember Ben ever having a girlfriend.
Ben'in kız arkadaşı olduğunu bile hatırlamıyorum.
I finally have a girlfriend, and she's much prettier than a canty-loupe.
Ayrıca kendisi yastıktan çok daha güzel.
- Don't you even have a girlfriend?
- Sevgilin de mi yok? - Yok.
- No. - Have you never had a girlfriend?
- Hiç sevgilin olmadı mı?
There is a girlfriend.
Kız arkadaşın varmış demek?
So, do you have a wife or a girlfriend or anything?
Karın, sevgilin falan var mı?
Wait a minute. That's Fairbanks'current girlfriend, Tabitha.
Bu, Fairbanks'in şu anki kız arkadaşı Tabitha.
I wonder, did Kramer glean his girlfriend's plan and then pass a warning on to his client?
Merak ediyorum da Kramer kız arkadaşının planını öğrenip müşterisini uyarmış olabilir mi?
Who would make a great girlfriend. Look.
Daha iyisini mi bulacaksın?
I will be Vaughn Tom Tucker, a gruff, spitting, punch-you-in-the-gut sailor man who's taking a little break on dry land, but just until my girlfriend, Cangela, gets out of lady jail.
Ben aksi, sürekli tüküren, gördüğünü yumruklayan denizci Vaughn Tom Tucker. Sevgilisi, Cangela hapisten çıkana kadar karada biraz zaman geçiriyorum.
The red-eye? What do I look like, a 24-year-old who's too afraid to break up with his college girlfriend?
Üniversitedeki kiz arkadasin ayrilmaya korkan yirmi dört yasindaki biri gibi mi görünüyorum?
Apparently, he has a new girlfriend, a new home and a new job.
Görünüşe göre, yeni bir kız arkadaşı, evi ve işi olmuş.
When they left the restaurant, his girlfriend hugs me and leaves me a huge tip.
Restorandan ayrılırlarken Kız arkadaşı bana sarıldı ve bana büyük bir bahşiş bıraktı.
Well, I'm supposed to jump out of a plane with my girlfriend.
Kız arkadaşımla beraber uçaktan atlamam lazım.
Because most of my relationships are epic fail videos, so this time I thought I should just do what he wants and be a good girlfriend because I care about him.
Çünkü ilişkilerimin çoğu aslında birer inanılmaz hata videosu. Bu yüzden bu sefer dedim ki o ne istiyorsa onu yaparım ve iyi bir kız arkadaş olurum. Çünkü onu önemsiyorum.
I'm taking my car, my girlfriend, and this guys'trip is now officially a bisexual weekend.
Arabamı, kız arkadaşımı alıyorum... ve bu adamın gezisi resmen "güle güle seksüel hafta sonu" olmuyor.
This little park in Myrtle Beach, and this kid is insulting his girlfriend, saying that she's never gonna make it because she had a harelip and stutter.
Myrtle Beach'deki küçük parkta çocuğun biri kız arkadaşını "sen bunu başaramazsın çünkü sen tavşan dudaklı ve kekemesin" diye aşağılıyordu.
What the fuck was in your mind when you decided that your girlfriend's daughter, who happens to call you "daddy," was a good choice to suck your cock?
Sana baba diyen, kız arkadaşının kızına sakso çektirmeye karar verirken aklından ne geçiyordu amına koyayım he?
It doesn't matter if it is a couch, a ballerina or my ex-girlfriend.
Koltuk, balerin ya da eski sevgilim olması fark etmez, dokunmanı istemiyorum.
We just have to get used to a new girlfriend every two weeks.
Sadece iki haftada bir yeni bir kız arkadaşa alışmamız gerekiyor.
A girlfriend's a perfect cover.
Bir kız arkadaş mükemmel bir yol.
You'll never take a picture of my girlfriend again!
Sevgilimin fotoğrafını bir daha asla çekmeyeceksin!
I didn't know Lund had such a young girlfriend!
Lund'un bu kadar genç bir sevgilisi olduğunu bilmiyordum!
Girlfriend, I guess, makes him feel more like a man. Sometimes I'm not sure I know how to do that.
kız arkadaş, sanırım onu biraz daha fazla erkek gibi hissettirir bazen emin değilim nasıl yapıldığını biliyorum.
So, are you married now or a like, girlfriend?
Peki, şuan evli misin veya kız arkadaşın falan?
I think I might have taken out a hit on my girlfriend.
Korkarım kız arkadaşımı halletmesi için yanlışlıkla bir katil tuttum.
And yet, on this bright, sunny, Boston afternoon, a talking teddy bear is about to marry his girlfriend, proving two things.
Hal böyle iken, bu parlak, güneşli Boston akşamüstünde konuşan bir oyuncak ayı sevgilisi ile evlenmek üzere iki şeyi kanıtlarcasına.