A giraffe tradutor Turco
302 parallel translation
The old-time hunters used to think it was a cross between a giraffe and a zebra.
Eski avcılar, zürafayla zebra kırması olduğunu sanırdı.
Looks like a giraffe and I love him.
Bir zürafayı andırıyor ve ben onu seviyorum.
Is it a giraffe?
- Bu bir zürafa mı?
No, not a giraffe.
- Hayır, zürafa değil.
He looks like a giraffe and I love him.
Zürafa gibi görünüyor ama onu seviyorum.
And that one for a giraffe.
Bu da bir zürafa için.
When Brad doesn't come home nights, you'll know the blonde he's sitting up with is a giraffe.
Brad'in eve gelmediği gecelerde, Bir zürafa ile birlikte uyumadığını bir sarışınla olduğunu bileceksin.
It makes you look like a giraffe with a goiter.
Guatrı olan bir zürafaya benziyorsun.
- What colour is a giraffe?
- Zürafa ne renk?
- We got a giraffe and a zebra.
- Bir zürafa ile bir zebra yakaladık.
I need another Italian song like a giraffe needs a strep throat.
Başka bir İtalyan şarkısına ihtiyacım var. Örneğin içli bir şey.
It's a giraffe.
Zürafa.
- A giraffe piano.
- Bu bir piramit piyano!
He looked like a giraffe.
Bir zürafaya benziyor.
Want a giraffe for the birthday boy?
Bir zürafa ister misin doğum günü çocuğu?
That's not a giraffe, that's a dinosaur.
- O zürafa değil, dinozor.
That's a dinosaur, not a giraffe.
O dinozor, zürafa değil.
You are a girl, and you're a girl with as much talent for disguise as a giraffe in dark glasses trying to get into a "Polar Bears Only" golf club.
Sen bir kızsın, ayrıca, Kutup Ayılarına ait golf kulübüne siyah gözlükle tedbili kıyafet girmeye çalışan bir zürafa kadar yetenekli bir kızsın.
No, that's a giraffe.
Hayır, zürafa.
- Look, a giraffe!
- Bakın, bir zürafa!
Anywhere it wants, a giraffe with a sore throat and two in the front seat, two in back, and one in the trunk.
Nerede isterse, boğazı ağrıyan bir zürafa ve ikisi öne, ikisi arkaya, biri de bagaja.
It's a giraffe, drinking.
Bu, su içen bir zürafa.
We have a giraffe.
Bir zürafamız oldu.
Technically, it's for a giraffe, but I think I can let it out a little.
Teknik olarak zürafa için. Sanırım birazcık genişletebilirim.
That's good. At least we know it's not a giraffe.
En azından, zürafa olmadığını biliyoruz.
A giraffe can kick a man's head off, but you wouldn't call them "fierce."
Bir zürafa, çifte atarak, adamın kafasını çevirebilir ama onlara bu yüzden vahşi diyemezsiniz.
He looks like a giraffe in drag.
Sürüklenen bir zürafa gibi.
That's a dog owned by a giraffe.
Sahibi zürafa olan bir köpekti bu.
Anyone can make a giraffe.
Herkes zürafa yapabilir.
They were like a family of farmers who've been given a giraffe... and don't know what to do with the creature except to harness him to the plow.
Kendilerine bir zürafa hediye edilmiş çiftçi ailesi gibiydiler ve akıllarına tek gelen, hayvana koşum takımı vurup toprağı sürdürmekti.
You can't tell on a giraffe.
Bir zürafaya bakarak bunu söyleyemezsin.
And so you see, Scouts, all you need is a bar of soap, and a dull knife and you can make nifty soap sculptures like these. Here's a giraffe.
Gördüğünüz gibi İzciler, sadece bir kalıp sabun ve kör bir bıçak kullanarak böyle şık heykelcikler yapabilirsiniz.
I'm high as a giraffe ass right now.
Kafam zürafanın kıçı kadar yukarda şimdi.
How will you kiss a giraffe?
Bir zürafayı nasıI öpebileceksiniz?
I'll make you a giraffe.
Sana zürafa yapayım mı?
Make me a giraffe.
Bana bir bak.
Um... are you a giraffe?
Sen zürafa mısın?
Are you a giraffe?
Sen bir zürafa mısın?
Especially good are the artist's paintings of animals, beasts and birds, among which we can make a note of the deer, lion and giraffe.
Sanatçının özellikle hayvan, yaratık ve kuş resimleri güzel. Hele bunlar arasında geyik, aslan ve zürafalar ayrı bir güzel.
It's a giraffe.
Bir zürafa.
If I know a song of Africa... of the giraffe... and the African new moon lying on her back... of the ploughs in the fields... and the sweaty faces of the coffee pickers... does Africa know a song of me?
Eğer bir Afrika şarkısı biliyorsam... zürafalardan... ve Afrika'nın uzanmış yatan yeni ayından... tarlalardaki pulluklardan... ve kahve toplayanların terli yüzlerinden söz eden... Afrika benim şarkımı bilir mi?
An ugly bird, like a red giraffe.
Nazik olayım dedim, aptal beni öpmeye kalkıştı.
We found a sick baby giraffe.
Hasta bir bebek zürafa bulduk.
I won't need that giraffe for about a half an hour.
Şu zürafaya yarım saat daha ihtiyacım yok.
You're right. Could have said it was a trained giraffe.
Eğitimli zürafanın yaptığını da söyleyebilirdi.
Drops us like a newborn giraffe- - kerplop!
Bizi yeni doğan bir zürafa yavrusu gibi tepe üstü bıraktın gittin.
If anything goes wrong, make a sound like a dying giraffe.
Eğer birşey ters giderse ölmek üzere olan zürafa sesi çıkartın
What's a dying giraffe sound like?
Nasıl bir ses bu?
Sounds like a dying giraffe.
Sanki ölen bir zürafa sesi.
A beautiful giraffe sweater, a joke? All right.
Güzel zürafalı bir hırka aslında bir şaka demek!
But how can I be that giraffe and blade of grass, and a human?
Fakat ben nasıl hem zürafa, hem gübre, hem de insan olabiliyorum?