English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / A time machine

A time machine tradutor Turco

846 parallel translation
This is a time machine.
Bu bir zaman makinesi.
Even if you had invented a time machine, what of it?
Bir zaman makinesi icat etmiş bile olsan, ne olur?
Then it is a time machine?
Yani, bu zaman makinesi mi?
First, I'd have to get them into a time machine and get them back to the 16th century.
Onu bir zaman makinesine koyup... 16. yüzyıla gönderirim.
I simply invented a time machine.
Bir zaman makinesi icat ettim, hepsi bu.
My name is H.G.Wells. I came here in a time machine.
Buraya bir zaman makinesiyle geldim.
I came here in a time machine.
Buraya bir zaman makinesiyle geldim.
Does nature contrive it so that even with a time machine, you can't intervene to prevent your own conception, for example?
Böyle bir zaman makinasıyla bile bilincimizi koruyarak zamanda atlamalar yapmak doğanın kurallarına uygun mu?
There's no difference between a flying saucer and a time machine.
Uçan bir daireyle bir zaman makinesi, aynı.
Are you telling me that you built a time machine out of a DeLorean?
Bana, bir zaman makinesi yaptığını mı söylüyorsun? - Hem de bir DeLorean ile?
The way I see it, if you're going to build a time machine into a car, why not do it with some style?
- Bana göre ise eğer bir arabaya zaman makinesi monte edilecekse, neden şık bir araba olmasın?
I came here in a time machine that you invented.
Buraya senin icat ettiğin bir zaman makinesi ile geldim.
I got a time machine.
Bir zaman makinem var.
Jennifer... I don't know how to tell you this, but you're in a time machine.
Jennifer, bunu sana nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama bir zaman makinesinin içindesin.
I didn't invent the time machine to win at gambling. I invented a time machine to travel through time!
Zaman makinesini kumarda kazanmak için değil, zamanda seyahat etmek için icat ettim!
So, Doc Brown invented a time machine.
Demek Doktor Brown bir zaman makinesi icat etmiş.
I came here in a time machine that I invented, and tomorrow I have to go back to the year 1985.
Buraya kendi icat ettiğim bir zaman makinesiyle geldim ve yarın 1985 yılına geri dönmek zorundayım.
You would call it a time machine.
Bu UFO bir nevi zaman makinesi olarak da adlandırabilirsiniz.
A time machine, you say?
Zaman makinesi demek?
The best way to do this would be in a time machine, but even Bryson Gore and the Royal Institution can't lay on a time machine for us, so we have to use fossils.
Bunu yapmanın en iyi yolu, bir zaman makinesi varlığı ile olurdu ancak Bryson Gore ve Kraliyet Enstitüsü bizlere bir zaman makinesi sağlayamadığından fosilleri kullanmamız gerekecek.
It was as if he'd gotten into a time machine and seen each of Cain's personality splitting traumas as it occurred.
Sanki zaman makinesine binmiş ve Cain'de kişilik bölünmesine yol açan travmaları o anda görmüştü.
You ever ridden in a time machine before?
Daha önce zaman makinesine bindin mi?
I need me a time machine with a loud radio to take me where I'm going.
Bana radyosu olan bir zaman makinesi gerek gideceğim yere götürecek.
Kel, it's not a time machine.
Kell, o bir zaman makinesi değil.
Gee, if only I had a time machine.
Tanrım, eğer bir zaman makinem olsaydı.
- This IS a time machine!
- Bir zaman makinesinin içindeyiz!
Buy a time machine.
Zaman makinesi alarak.
" One, Poochie needs to be louder, angrier and have access to a time machine.
Bir : Poochie'nin sesi, daha çok ve daha kızgın çıkmalı ve bir zaman makinesi olmalı. İki :
But surely by this time this machine had become a great danger to you.
Ancak elbette bu saatten sonra, bu makine sizin için büyük bir tehlikeye dönüşmüştür.
Well, we'll have a fine, new, well oiled machine in place of the old one, and this time we'll put the Normans into it instead.
Güzel, iyi yağlanmış yeni bir makinemiz olacak. Eskisinin yerini alacak, ve bu sefer bizim yerimize Normanları onun içine koyacağız.
I have a machine which is capable of crossing the barriers of time and space.
Zaman ve uzayın engellerini aşan bir makinem var.
All the time I thought my mother was unhappy because she didn't have a washing machine or anything like that.
Bunca zamandır annemin mutsuz olduğunu sanıyordum. Çamaşır makinesi veya öyle bir şeyi olmadığı için.
Apart from being a full-time stapling machine, he can also give a cat influenza.
Tam zamanlı zımba makineliğinin yanı sıra kediye grip bulaştırabiliyor.
As President of the United states of America I can now tell you, the people of the entire world that as of 3 Am. eastern standard time the defense of this nation and with it, the defense of the free world has been the responsibility of a machine.
Amerika Birleşik Devleri Başkanı olarak tüm dünya halklarına Doğu Standart Saati sabah 03 : 00 itibariyle bu ulusun ve bu ulusla birlikte tüm özgür dünyanın savunmasının bir makinenin sorumluluğuna geçtiğini ilan ediyorum.
You have a computer-voice time code on your answering machine, and when I played back the tape, I was able to place the time of the shots at exactly 4 : 02.
Ona gelen her şey doğrudan Theresa'nın hayır kuruluşlarına gidecekti. Pekala. Fakat, bilmeniz gerekiyorsa, poliçeler oldukça etkileyici idi.
If you go back to the past in a time-machine and kill your great-grandmother... would there still be your present self?
Zaman makinesiyle geçmişe gider ve büyük büyük anneni öldürürsen... Şimdi olur muydun?
I'm a little pressed for time, so when you get done with that machine...
Sonra bana fazladan 10 dolar sıkıştırdı. Her neyse, bu adam...
For the time being, you can put a little machine here.
Bir süreliğine, küçük makineleri buraya koyabilirsiniz. Sadece küçükleri.
Finally, the end product of this remarkable set of links and relays is a hard copy which comes out of this machine showing in this case, the wonders of Europa which were recorded for the first time in human history, today.
Sonunda, bu müthiş birikimin sonucu olarak sinyal ve işlemler sonrasında bu makinede somutlaşarak Europa'nın gizemleri olarak insanlık tarihinde bir ilke dönüşüp kaydoluyor.
I'll get you on a machine and have you buffed up in no time.
Bir alete başlayacaksın ve kısa zamanda forma gireceksin.
At precisely 1 : 21 a. m. And zero seconds, we shall catch up with him and the time machine.
Saat tam 1.21 ve sıfır saniyede... onunla ve zaman makinesiyle tekrar buluşacağız.
She believes that a machine called the Terminator which looks human of course, was sent back through time
Yokedici adını verdiği insan görünüşlü makinenin... zamanda yolculuk yaparak onu...
My oh-so-obsessively pregnant beloved has taken time to unplug herself... from the ultrasound machine and send me a fax.
Ah! Takıntılı hamile sevgilim. Arada kendini fişten çekmesi lazım.
This is a 20th century time machine.
Bu 20. yüzyılın zaman makinesi.
No, no, I can invent a small flying machine, but it may take me some time.
Hayır, hayır, küçük bir uçan makine yapabilirim. ama biraz zaman alabilir.
See, I've been traveling with a companion in my time machine and we've just come back from the future.
Bir arkadaşla zaman makinemle yolculuk yapıyorduk ve gelecekten buraya geldik.
You see, I have sort of a club of fellow inventors back in England and I've never been quite able to convince them that my time machine was functional.
Bak, benim İngiltere'de bir çeşit icatçıların üye olduğu bir kulübüm var ve ben onları çalışan bir zaman makinem olduğuna ikna edemedim.
Senator, I believe that the Machine opened up a wormhole a tunnel through space-time, also known as an Einstein-Rossen Bridge.
Senator, Makine'nin uzay-zaman içinde Einstein-Rossen Köprüsü olarak da bilinen bir tünel açtığın sanıyorum.
I'll justjump in my time machine, go back to the 12th century and ask the vampires to defer their prophecy while you take in dinner and a show.
Sorun değil, bende zaman makinesine binip 12. yüzyıl'a giderim ve vampirlerden kehaneti birkaç gün ertelemelerini rica ederim. Sende rahatça gezip tozabilirsin.
I told him, with the nature of his disease and the time he's been on the machine he's unlikely to live more than a couple minutes.
Ona söyledim, hastalığının türü ve makineye bağlı kaldığı süre göz önüne... ... alınırsa birkaç dakikadan fazla yaşayamaz.
Crazy idea he's got about a... time machine?
Zaman makinesi gibi çılgın fikirleri var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]