Across the border tradutor Turco
809 parallel translation
- Right across the border. - To change horses.
Atları mı değiştireceğiz?
But you can be across the border in a few hours, Lieutenant.
- Ama birkaç saat içinde sınırı geçebilirsiniz Teğmen.
He could be across the border by now, and safe.
Şimdiye kadar sınırı geçip kaçmış olurdu.
We'll get across the border before it gets light... and when we do, I won't lose a minute sending for Bonnie and the baby.
Sabah olmadan sýnýrdan geçmiţ olacađýz. O zaman Bonnie ile bebeđi yanýmýza getirmek için bir dakika bile kaybetmeyeceđim.
I still got a ranch across the border and it's a nice place.
Hala sınırın öte tarafında bir çiftlik evim var ve güzel bir yerdir.
Curley's going to see that you get to my place across the border.
Curley sınırın ötesindeki evime gitmene yardım edecek.
In two minutes, I shall be across the border.
- Kesinlikle doğru. İki dakika içinde sırını geçebileceğim.
Dr. Tobel is to be across the border before dawn.
Dr. Tobel şafaktan önce sınırdan geçmiş olacak.
But how can we get across the border and through France?
Peki nasıl sınırı geçip Fransa boyunca gideceğiz?
Max carried him on his back for seven miles across the border.
Max O'nu yedi mil boyunca sınıra kadar sırtında taşımış.
Mr. Holmes is of the opinion that he's escaped across the border to the United States.
Bay Holmes'un görüşüne göre sınırı geçerek Birleşik Devletlere kaçtı.
He says you got to hightail it out of here... if you want to kiss him good-bye... before he beats it across the border.
Dedi ki, eğer o sınırı geçmeden buradan ayrılıp yanına gitmezsen onu tamamen kaybedeceksin ve bir daha asla göremeyeceksin onu.
Well, I've just made a deal to get us across the border into Mexico.
Bizi Meksika sınırından geçirecek bir anlaşma yaptım.
- You upset him. When I told him I killed Mildred, he had me across the border.
Mildred'ı öldürenin ben olduğumu söylediğimde beni ülke dışına kaçırmaya hazırdı.
Just across the border, I saw plenty of sheep and cattle getting along together fine.
Sınırın biraz ötesinde, birçok koyun ve sığırın yanyana gayet güzel otladığını gördüm.
By tonight, you'll be safely across the border.
Bu gece güvenli bir şekilde sınırın öbür tarafına geçirileceksiniz.
We gotta get across the border fast.
Sınırdan çabuk geçmeliyiz.
Tell Ben and Rube to run the cattle across the border...
Ben ve Rube'a söyle sürüyü sınırdan geçirsinler.
So. If they're headed for Flora Vista... That means they're fixing to trade the gold across the border and ride away rich.
Yani eğer Flora Vista'ya doğru gidiyorlarsa bu altını sınırın gerisinde bozdurup zengin olacaklar demektir.
You know, Miss Prescott... I've heard a great deal about the American sense of humor... but to attempt to smuggle a worthless watch across the border... is most unusual.
Amerikan mizah anlayışı hakkında çok iyi şeyler duymuştum ama değersiz bir saati sınırdan gizlice kaçırmaya çalışmak bu çok garip bir şey.
Scatter across the border.
Sinira dagilin.
- They think he may have slipped across the border.
- Sınırı geçmiş olabileceğini düşünüyorlar.
Evan, how are we gonna get it across the border?
Evan, sınırdan nasıl geçeceğiz?
Get away from here, across the border!
Buradan gidin, sınırı geçin.
We get enough drifters coming across the border
Sınırdan buraya cebinde 5 kuruş olmadan gelen yeterince dilenciye sahibiz.
I'll do it every time you go chasing across the border.
Sınırın ötesine takibe gittiğin her sefer yapacağım.
How will you get across the border, without an automobile, without a visa?
Otomobilsiz ve vizesiz sınırı nasıl geçeceksiniz?
He'll get across the border easy, with some tricks.
Birkaç hileyle, sınırdan kolayca geçecektir.
- And the first time across the border.
- Evet ilk kez sınırdan geçiyoruz.
Across the border again?
Tekrar sınırı mı geçeceğiz?
Schwartz is driving your car across the border.
Schwartz arabanızı sınırdan geçirecek.
Just across the border about 300 miles from here.
Tam sınırın karşısında, buradan yaklaşık 450 kilometre ötede.
Across the border.
Sınırdan öteye.
You see, we'd rustled more than a thousand head at Haciendo Puerto across the border, but those Mexicans trailed us back here.
Biz Hacienda Puerto'dan binden fazla hayvan çaldık fakat Mexica'lılar bizim arkamızdan buraya kadar geldiler.
You would have to get the fastest car you could find... and be across the border before he heard about it.
Dünyanın en hızlı arabasına binip... imparator duymadan sınırı geçmek zorunda kalırsın.
Arabs from across the border have been infiltrating the valley... for the last three or four nights.
Araplar sınırdan son üç gecedir vadiye sızıyorlar.
How come Paul got mixed up smuggling those wetbacks across the border?
Nasıl oldu da Paul o Meksikalı göçmenleri... sınırdan kaçırma işine bulaştı?
Now, get across the border.
Şimdi, Sınırı geçin.
- Could he be across the border... in Chihuahua?
- Sınırı geçmiş olabilir mi... Chihuahua da?
Tonight they intend to take you forcibly across the German border.
Bu gece sizi zorla Alman sınırından geçirme niyetindeler.
Part of a mechanized battalion cutting southeast across the Egyptian border.
Mısır sınırını geçerek güneydoğuya giden bir mekanize taburdanmış.
- I'm going across the border.
Sınırı geçeceğim.
For when the sun is low... and the cold wind blows across the desert... there are those of Indian blood... who still speak of Pearl Chavez... the half-breed girl from down along the border... and of the laughing outlaw... with whom she here kept a final rendezvous... never to be seen again.
Her zaman güneş batsa da ve her zaman soğuk rüzgarlar çöllerde esip savursa da hala o kızılderililerin kanı vardır orada. Onu anlatan kızılderililerin. Pearl Chavez'i anlatanların.
When he got across, the Missouri border gangs jumped him... stole the herd, killed all his men.
Karşıya geçtiğinde Missouri sınır çeteleri sürüsünü çalıp adamlarını öldürmüş. - Kötü talih.
And from there across the Romanian border to -
Oradan Romanya sınırına varıyorlar, ve oradan da...
As flames engulfed the Fourth and Fifth Fortresses, First Fortress, under commander Washizu, came under assault from Inui's men, some 400 strong, who poured across our border full force.
Alevler Dördüncü ve Beşinci Kale'yi yok ederken, Kumandan Washizu komutasındaki Birinci Kale, sınırımızı geçen Inui'nin güçlü 400 adamı tarafından ani bir saldırıya uğradı.
We can drive up to the border and look across, hmm?
Sınıra kadar gidelim ve öte tarafa bakalım, ha?
Holed up across the Chinese border.
Çin sınırının içindeler.
She forced her reluctant secretary to drive her from Paris across the Swiss border home to Geneva and to her mother.
Kendisini isteksiz sekreteriye Paris'ten İsviçre sınırına Cenova'daki eve..... annesine sürmeye zorladı.
Patrol was taken by a Russian airborne unit and flown by helicopter across the Manchurian border to a place called Tonghua.
Devriye, bir Rus hava birliği tarafından alındı Ve helikopterle uçurularak Mançurya sınırında Tonghua adı verilen bir bölgeye getirildi.
Your organisation, Mr Midnight, brought a batch of these canisters across the Canadian border.
Sizin organizasyonunuz, Bay Midnight, Kanada sınırından bu kutulardan bir grup getirdi.