Across the street tradutor Turco
3,228 parallel translation
We are pinned down. He's got a gunman with.50 cal across the street, shooting through a window.
Tuzağa düşürüldük.Camın önünden 50'lik Calibar ile ateş ediyor.
Hey, we'll be across the street getting gas.
Hey, caddenin karşısında benzin alıyoruz.
She lives right across the street, you know.
Sokağın karşısında oturuyor, biliyorsun.
Mr. Cockburn lives across the street from us.
Mr. Cockburn sokağın karşısındaki evde yaşıyor.
It's just a shame I have to live across the street from ground zero.
Senin gibi rezil bir insanın... karşısında yaşamak zorunda olmam ne kadar yazık.
On one occasion, Dr. Larson was walking to her car. She saw Mr. Tilman across the street.
Bir gün, Doktor Larson arabasına giderken sokağın karşısında Bay Tilman'ı görmüş.
All I had was a gun handle across the street, and an anonymous letter.
Elimde sokağın karşısında duran silahlı bir adam ve isimsiz bir mektup vardı.
And then one night, I saw him parked right across the street from my friend's apartment.
Sonra bir gece, arabanın arkadaşımın evinin karşısında durduğunu gördüm.
I'm Karen Walter, I live just across the street.
Ben Karen Walter, sokağın karşısında oturuyorum.
I'm across the street if you need me.
Bana ihtiyacınız olursa, sokağın karşısında olacağım.
And... my best guess is the grocery or the Boston Market across the street.
Bana göre arama ya karşı caddedeki bakkaldan ya da Boston market'den yapılmış olabilir.
Speaking of bringing things back... did you hear there's a new tenant moving in across the street?
Eski şeyleri geri getirmekten söz etmişken... Caddenin karşısına taşınan yeni kiracıyı duydun mu?
And now he's working across the street from us.
Ve şimdi de, cadde üzerinde bir yerde çalışıyor.
Mm-hmm. Been waiting across the street for an hour.
Bir saattir sokağın karşısında bekliyorum.
Isn't there an Italian place across the street?
Yolun karşısında İtalyan bir yer yok muydu?
Across the street, there's enough five-star brisket to feed cowboys stadium.
Sokağın karşısında, beş yıldızlı bir et stadyumu var ve yeter.
I like to watch the flames from across the street.
Caddenin karşısından alevleri izlemeye bayılırım.
One of those voices was Ben, who was across the street with a gun.
Seslerden birisi Ben'e aitti. Ki kendisi yolun karşısına geçerken bir silah taşıyordu.
Across the street from Haven House, guarding the chosen one..
Seçilmiş kişiyi korumak amacıyla Sığınak Evi'nin çarprazındaki caddede.
And there's a sedan parked across the street. U.S. Government plates. Tinted windows.
Ayrıca sokağın karşısına camları filmli, devlet plakalı bir araba park etmiş.
There are two cars parked on the shoulder across the street.
Cadde kenarında park halinde iki araç var.
They were parked across the street, right over there.
Sokağın karşısında, şuraya park etmişlerdi.
It's Crown Hotel just across the street, room # 706.
Caddenin karşısındaki Crown Oteli'nde, 706 numaralı oda.
Across the street had the Germans a piano to use.
Yolun karşısında, Almanların gittiği bir piyano barı vardı.
Why? Maybe because he lives across the street from Isaac.
Isaac'in karşısındaki evde oturduğu için olabilir.
Yeah, Mrs. Emerson grows those in her backyard across the street.
Sokağın karşısındaki Bayan Emerson arka bahçesinde yetiştiriyor.
We talked to neighbors on both sides, and across the street.
- Gören olmamış. Her iki yandaki ve karşıdaki komşularıyla konuştuk.
We now get 80 % of our electricity from the apartment building across the street.
Elektriğimizin % 80'ini yolun karşısındaki apartmandan alıyoruz.
Got a good image from the bank across the street.
Kafenin karşı sokağındaki banka kamerasından iyi görüntü yakaladık.
- Black van across the street.
Siyah bir araç sokakta duruyor.
You know, I saw him standing across the street when I was coming in this morning.
Bu sabah işe gelirken caddenin karşısında duruyordu.
You see those people across the street?
Caddenin karşısındaki insanları görüyor musun?
Have you seen my roses across the street, George?
Caddenin karşısına ektiğim gülleri gördün mü, George?
They came across the street, five of them, a couple carrying pick handles, and they walk up on the porch, where my mother stood.
Beş tanesi sokağın karşısına geldi, 2 tanesinin elinde kazma sopası vardı ve annemin olduğu verandaya doğru yürüdüler.
This one was in a spy van across the street.
Bu yolun karşısında bir ajan minibüsünde duruyordu.
He's the kid from across the street.
Bu karşı sokaktaki çocuk.
His name's Robbie And he lives across the street
Onun adı Robbie ve karşı sokakta yaşıyor.
And there were so many cars across the street, and nobody's supposed to be there.
Sokağın karşısında bir sürü araba vardı orada kimsenin olmaması gerek.
It's Alex from across the street.
Ben sokağın karşısındaki Alex.
You can't just run across the street and not tell me.
Bana söylemeden sokaktan karşıya öylece koşamazsın.
Across the street.
Sokağın karşısında.
I'm posting a car across the street - -
Yolun karşısına bir araba gönderiyorum.
It's right across the street from his office.
Ofisinin önündeki caddenin karşısında
Steve, Stan Edwards's secretary said he just left the office to meet Danny across the street at Ala Moana park.
Steve, Stand Edwards'ın sekreteri, az önce ofisten ayrılıp, Danny ile sokağın karşısındaki Ala Moana Parkında buluşacağını söyledi.
There is an office space rented in the building across the street from Brindell Research.
Brindell Araştırmanın karşısındaki binada kiralık bir ofis var.
I got a real cop across the street.
Sokağın karşısında gerçek bir polis var.
Now I can't run across the street.
Şu an sokağın karşısına bile koşamıyorum.
Four dismembered bodies scattered across London, transported by the Thames as far as Rainham, some dumped as close as Pinchin Street.
Dört parçalanmış ceset, Londra'nın çeşitli yerlerine bırakılmış. Thames nehri tarafından Rainham'a kadar sürüklenmiş. Bazıları Pinchin Caddesi yakınlarında çöpe bırakılmış.
800's across the street, so...
800 de karşı sokak.
Well, there are probably six abandoned buildings on this street alone, not to mention all the buildings across from the motels you checked out, any one of which someone could have camped out in.
Sırf bu sokakta bile altı tane kullanılmayan bina vardır. Ayrıca baktığınız oteller dışında da bir sürü bina var. Hepsinde de birileri kamp kurabilir.
Just run across the street.
Hadi ama.
across the line 42
across the river 26
across the board 21
across the border 18
the street 35
the streets 29
street 118
streets 17
across 61
across town 17
across the river 26
across the board 21
across the border 18
the street 35
the streets 29
street 118
streets 17
across 61
across town 17