English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / Admit what

Admit what tradutor Turco

718 parallel translation
Later on, when it was too late to do anything... she was afraid to admit what had happened.
İş işten geçtikten sonra da size olanları anlatmaya korkmuştur.
Admit what?
Neyi kabul edeyim?
Admit what, sir?
Ne itirafı, efendim?
Admit what, sir?
Neyi itiraf, efendim?
- Admit what?
- İçeriye ne?
Maybe she'll admit what really happened.
Gerçekte ne olduğunu itiraf eder belki.
Admit what?
Neyi?
They must be made to admit what is happening.
- Neler döndüğünü itiraf etmeliler.
Look, Professor, swallow your pride and admit what I am.
Bak profesör, gururunu bir kenara koy ve ne olduğumu gör artık.
Don't you think it's time for you to admit what you did wrong?
Neyi yanlış yaptığını itiraf etme zamanın gelmedi mi sence?
At least I had the guts to admit what I felt.
Ben, hiç değilse duygularımı açıklama cesaretini gösterdim.
Admit what you did.
Yaptığını kabul et.
Even if I told you what was the matter with you, you wouldn't admit it.
Sana ne olduğunu söyleseydim bile kabul etmezdin.
Show her what she has to expect if she refuses to admit her guilt.
Neler olacağını gösterin ona suçunu itiraf etmeyi reddediyorsa.
I wouldn't admit it at the time, but what woman would?
O zaman kabul edemezdim, zaten hangi kadın ederdi ki?
I have to admit that what Mr. Sharp says is perfectly correct.
Bay Sharp kesinlikle doğru söylüyor.
- So you admit you're Mr Durand? - Yes, that's what I mean.
- Mösyö Durand olduğunuzu kabul ediyorsunuz?
What a despicable character, but as much as i hate to admit it, very brilliant.
Ne iğrenç bir adammış ama ne yalan söyleyeyim, çevirdiği dümen müthişmiş. Doğru, inkâr edemem.
If I'd had anything to do with what's happened, I'd admit it.
Olanların çözümüne yardım edecek bir şeyim varsa, buyurun sorun.
- Anyway, I never admit it. - What's the matter?
- Yine de hiçbir zaman itiraf etmem.
Why don't you admit to yourself what we both knew the moment we met?
İlk karşılaştığımız andan beri bildiğimiz şeyi neden kendinize itiraf etmiyorsunuz?
What will you gain by making me admit I hate Him, you fool?
Ondan nefret ettiğimi bana kabul ettirerek ne kazanacaksınız, sizi aptal şey?
There is no objection, I admit, to an aunt being a small aunt... but why an aunt, no matter what her size may be... should call her own nephew her uncle... I can't quite make out.
Teyze'nin yaşının küçük olmasına bir itirazım yok, ama niye bir teyze, yaşı ne olursa olsun, kendi yeğenine amca diye hitap eder, işte bunu anlayamıyorum.
This is somewhat oversimplified, I admit but it will give you an idea of what we are up against.
Kabul ediyorum, fazla basit bir şema... ama neyle karşı karşıya olduğumuz hakkında bir fikir verecektir.
There's a lot of sense in what you say and I have to admit it.
Anlattıklarında bir anlam var, kabul etmem lazım.
What does she admit?
- Neyi kabul etti öyleyse?
I hate to admit it, but I guess that's what I said.
İtiraf etmekten nefret ediyorum ama söylemek istediğim gibi söyledin.
That's what I felt, but... I've got to admit I'm beginning to think there's something... to this education bit, too.
Ben de öyle düşünüyorum, ama... itiraf etmeliyim, şu eğitim konusu... kafamı kurcalamaya başladı.
But you've got to admit that as the only doctor in town... I have a certain interest in what we might call "the municipal state of health."
Ama kabul etmelisiniz ki, kasabanın tek doktoru olarak... kasaba halkı üzerinde tedirginlik oluşturduğunuz kanısındayım.
What you can do is admit that those men were not trying to escape.
Yapabileceğin tek şey bunun bir firar teşebbüsü olmadığını kabul etmek.
All right so I admit it, so what?
Tamam, itiraf ediyorum.
You don't know what a prism is, now, admit it.
Prizmanın ne olduğunu bile bilmiyorsun, İtiraf et.
What else do you admit to?
Başka ne itiraf edeceksiniz?
What else do you admit to, Mrs Wallner?
Başka ne itiraf edeceksiniz, Bayan Wallner?
What are you insinuating? Well nothing, but you'll have to admit she's a grown woman not a minor.
- Ne ima ediyorsunuz?
I admit it wasn't the most pleasant scene to walk in on, but nobody asked you to walk in on it. You know what? You're right.
Beni bu şekilde yakalamanın güzel sahne olmadığını biliyorum ama kimse senden beni basmanı istemedi.
But you'll admit you did oblige me by what you did.
Ama beni, buna mecbur bıraktığını kabul etmelisin.
Intrigued me immensely, those things that you told me about, what happens. I, uh... Well, I freely admit it, I, uh, decided to follow you here.
Bana anlattığınız şeyler başınıza gelenler beni gerçekten çok etkiledi ve sizi buraya kadar takip ettim.
So you won't admit it. What I said, will happen.
İtiraf etmiyorsunuz demek.
I won't admit that until I know what's troubling you.
Problemin ne olduğunu öğrenene kadar bunu kabul edemem.
What about the lord of the manor? I must admit I don't really know where he fits in.
- Nerede gömülü olduğunu hakikaten bilmiyorum.
The former prime minister managed to escape and arrived in London via Switzerland. I must admit that what happened in France had traumatized me greatly.
1939'da uçuş subayı olan Pierre Mendès-France Vichy rejimi tarafından firar etmekten suçlandı ve Clermont askeri mahkemesinde hüküm giydi.
Though I admit that's just about what I wrote. I simply suggested the superior man may have the right, though not legal, to allow his conscience to overstep other obstacles, if so demands the realization of his idea which may be beneficial.
Temel olarak, kanuni olmasa da üstün kişinin böyle bir hakkı olabileceğini ve eğer düşüncesi faydalı bir amaca hizmet edecekse vicdanını ve diğer engelleri aşabileceğini ileri sürdüm.
What you have done.... You're open to criticism, to admit mistakes...
Özeleştiri yapmaya partiye zarar veren hataları kabul etmeye açık oluyorsunuz.
What I can't stand about Monty is, he won't admit it.
Ama Monty bunu kabul etmeye yanaşmıyor.
What? So you admit something happened to them?
Yani onlara bir şey olduğunu mu söylüyorsunuz?
I see what you're getting at and admit there are contradictions.
Kesinlikle anlıyorum Söylemem gerekiyor ki Belki belli çelişkiler vardır
Gentlemen, after what's happened no board at any waxworks, will ever admit you.
Beyler, tüm olanlardan sonra, bir daha hiçbir balmumu heykeline girmenize izin verilmeyecektir.
What we really need is to get some of our national heroes to admit they've had it.
Bu hastalığı kaptığını itiraf edecek ulusal kahramanlara ihtiyacımız var. Pekâlâ.
Seriously, I have to admit I don't know what's going on right now.
Şu an neler olup bittiğini bilmediğimi itiraf etmeliyim.
You want me to admit to a murder I didn't commit so you can reduce a drug charge? What?
Siz benden yapmadığım bir cinayeti kabul etmememi mi istiyorsunuz, bunu yaparsam uyuşturucu cezamı mı indireceksiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]